24 Şubat 2014 Pazartesi

BAŞARMAK


Başarmak için önce kendimize bir hedef koymak lazım. Bir hedef olmazsa başarmak diye bir şey olmaz. Önce hedefini koyucaksın sonra başarma yolunda ki ilk adımını atıcaksın. İnsanlar neden istedikleri bir şeyi başaramazlar çünkü sadece isterler bu insanlarda hedef yokluğu, irade zayıflığı, kısa vadeli düşünmek ya da uzağı görememek, alınganlık ve pasif direnç duygusu içerisinde yaşamak, motivasyon yetersizliği, negatif kurum kültürü, başarısızlık korkusu, standart ve kriter algısının olmaması, öğrenilmiş çaresizlik duygusu, hedefin gerektirdiği asgari yeterliliklere sahip olmamak, zaman kullanma bilincinin olmaması, objektif bir performans değerlendirme sisteminin olmaması, yanlış yorumlanmış kadercilik anlayışı, açık değil imalı iletişim kültürüne sahip olmak, sert gerçeklerle yüzleşme cesaretine sahip olmadığı için bu tür verileri görmezden gelmek vb. işte başarmak için önce bunları gerçekleştirmek gerek , üstlerindeki başaramama korkularını atmaları gerek. Başarmak için ümitsizliğe kapılmamak lazım eğer ki bir şeyi başarmak istiyorsan o hedefin peşinden yılmadan yıkılmadan koşucaksın. İnsanlar çok kez ümitsizliğe kapılır ama her ümitsizliğe kapıldıklarında da akıllarında hep bir hayalleri vardır. Hayaller olmasa hedef olmaz hedef olmasa başarmak olmaz. İnsanlar bulundukları konumlara hemen gelmiyorlar işte o büyük insanlar kendilerine bir hedef belirliyorlar ve ben bunu yapıcam diyorlar ve önlerine ne kadar olumsuz, kötü, onları pes ettircek bir çok neden gelse bile birçok kez düşseler bile hep kendi çabalarıyla düştükleri yerlerden kendi tırnaklarıyla kalkıyorlar. Bazı insanlar başaramamaktan korktuğu ve kendine güveni olmadığı için hayallerinden vazgeçtiği oluyor. William Shakespeare’in de dediği gibi ‘insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için,sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için. Ve yaşamaktan korkuyor, kendisi için değil, başkalarına göre yaşadığı için.’ İnsanlar isterse başaramayakları hiçbir şey yoktur. Zorluklar karşısında boyun eğmek doğru değildir. Önlerine çıkan fırsatları iyi değerlendirmelidirler. Yapamam, başaramam,korkuyorum gibi kelimeleri hayatlarından çıkarmaları gerek. Çünkü insanlar bazı zorluklar karşısında dibe vursalar bile ordan nasıl kalkılacağını yine kendileri öğreniyorlar ve bu kötü günlerin bir gün geçeceğini bilmeleri gerekiyor. Zorlukları gördükten sonra pes etmemeliyiz daha da hırslanmalıyız. Yaşadığımız kötü olaylardan bir ders çıkartıp hayata daha da pozitif  bakmalıyız, çünkü her bir zorluk bize umutların kapısını açar ve biz her düştüğümüzde hedefimize daha çok yaklaşırız, bazı insanlar her düştüğünde olmuyo işte yapamıyorum, başaramayacağım demeye başlar ve işte bu kelimeler o insanı hayata yenik düşürür. Biz yenik düşmemek için mücadele etmeliyiz yaşadığımız her şey aslında bizim daha çok kuvvetlenmemizi daha iyi düşünmemizi sağlar çünkü artık hayat bize bir şeyler öğretmiştir ve daha bilinçliyizdir. Nasıl ki her zaman gece olmayıp gündüzü de yaşadığımız gibi hayatta da yaşadığımız şeyler kalıcı değildir eğer ki çabalarsak düştümüz yerden ne kadar dizlerimiz kanasa da kalkmalıyız ve bu zorlukların bir gün geçeceğini bilmeyiz. Kitapta çok etkilendiğim bir hikaye vardı çok iyi basketbol oynayan bir çocuk bir kaza geçiriyor ve arabadan tek o kurtuluyor yalnız ayağını kaybediyor ve hiçbir zaman isyan etmiyor öfkelenmiyor. Protezi takılmadan önce tek bacağıyla top sektirmeye ve basket atmaya çalışıyor ve çok kez yere düşüyordu, protezi takıldıktan sonrada çalışmalarına devam etti yine birçok kez yere düştü ama tekrar kalktı devam etti yılmadan hala basket atmaya çalışıyordu his pes etmiyordu. Antrenmanlar da sağlam arkadaşlarından daha hırslıydı ve tekrar takıma seçildi ve lise maçında başlarda hiç basket atamadı ama ben bunu yapıcam dedi ve 11 basket attı ve maç sonunda annesine ‘anne ben neden bunun başıma geldiğini biliyorum’ dedi. Annesi şaşkınlıkla ‘neden?’ diye sordu ve çocuk şu cevabı verdi: ‘Allah benim bunun üstesinden geleceğimi biliyordu. Bunu bildiği için hayatımı kurtardı.’ dedi. Bu hikaye de olduğu gibi hiçbir zaman pes etmemek gerekiyor ve başımıza ne gelirse gelsin her şeyin bir sebebi olduğuna inanmamız ve bunlar için mücadele etmemiz gerekiyor.


                                                                  MİNE ALTINTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder