Başarmak için önce kendimize bir hedef koymak lazım.
Bir hedef olmazsa başarmak diye bir şey olmaz. Önce hedefini koyucaksın sonra
başarma yolunda ki ilk adımını atıcaksın. İnsanlar neden istedikleri bir şeyi
başaramazlar çünkü sadece isterler bu insanlarda hedef yokluğu, irade
zayıflığı, kısa vadeli düşünmek ya da uzağı görememek, alınganlık ve pasif
direnç duygusu içerisinde yaşamak, motivasyon yetersizliği, negatif kurum
kültürü, başarısızlık korkusu, standart ve kriter algısının olmaması, öğrenilmiş
çaresizlik duygusu, hedefin gerektirdiği asgari yeterliliklere sahip olmamak,
zaman kullanma bilincinin olmaması, objektif bir performans değerlendirme
sisteminin olmaması, yanlış yorumlanmış kadercilik anlayışı, açık değil imalı
iletişim kültürüne sahip olmak, sert gerçeklerle yüzleşme cesaretine sahip
olmadığı için bu tür verileri görmezden gelmek vb. işte başarmak için önce
bunları gerçekleştirmek gerek , üstlerindeki başaramama korkularını atmaları
gerek. Başarmak için ümitsizliğe kapılmamak lazım eğer ki bir şeyi başarmak
istiyorsan o hedefin peşinden yılmadan yıkılmadan koşucaksın. İnsanlar çok kez
ümitsizliğe kapılır ama her ümitsizliğe kapıldıklarında da akıllarında hep bir
hayalleri vardır. Hayaller olmasa hedef olmaz hedef olmasa başarmak olmaz.
İnsanlar bulundukları konumlara hemen gelmiyorlar işte o büyük insanlar
kendilerine bir hedef belirliyorlar ve ben bunu yapıcam diyorlar ve önlerine ne
kadar olumsuz, kötü, onları pes ettircek bir çok neden gelse bile birçok kez düşseler
bile hep kendi çabalarıyla düştükleri yerlerden kendi tırnaklarıyla
kalkıyorlar. Bazı insanlar başaramamaktan korktuğu ve kendine güveni olmadığı
için hayallerinden vazgeçtiği oluyor. William Shakespeare’in de dediği gibi
‘insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için,sevmekten korkuyor. Sevilmekten
korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor,
sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu
için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan
korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya
iyi bir şey vermediği için. Ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.
Ve yaşamaktan korkuyor, kendisi için değil, başkalarına göre yaşadığı için.’
İnsanlar isterse başaramayakları hiçbir şey yoktur. Zorluklar karşısında boyun
eğmek doğru değildir. Önlerine çıkan fırsatları iyi değerlendirmelidirler.
Yapamam, başaramam,korkuyorum gibi kelimeleri hayatlarından çıkarmaları gerek.
Çünkü insanlar bazı zorluklar karşısında dibe vursalar bile ordan nasıl
kalkılacağını yine kendileri öğreniyorlar ve bu kötü günlerin bir gün
geçeceğini bilmeleri gerekiyor. Zorlukları gördükten sonra pes etmemeliyiz daha
da hırslanmalıyız. Yaşadığımız kötü olaylardan bir ders çıkartıp hayata daha da
pozitif bakmalıyız, çünkü her bir zorluk
bize umutların kapısını açar ve biz her düştüğümüzde hedefimize daha çok
yaklaşırız, bazı insanlar her düştüğünde olmuyo işte yapamıyorum,
başaramayacağım demeye başlar ve işte bu kelimeler o insanı hayata yenik
düşürür. Biz yenik düşmemek için mücadele etmeliyiz yaşadığımız her şey aslında
bizim daha çok kuvvetlenmemizi daha iyi düşünmemizi sağlar çünkü artık hayat
bize bir şeyler öğretmiştir ve daha bilinçliyizdir. Nasıl ki her zaman gece
olmayıp gündüzü de yaşadığımız gibi hayatta da yaşadığımız şeyler kalıcı
değildir eğer ki çabalarsak düştümüz yerden ne kadar dizlerimiz kanasa da
kalkmalıyız ve bu zorlukların bir gün geçeceğini bilmeyiz. Kitapta çok
etkilendiğim bir hikaye vardı çok iyi basketbol oynayan bir çocuk bir kaza
geçiriyor ve arabadan tek o kurtuluyor yalnız ayağını kaybediyor ve hiçbir
zaman isyan etmiyor öfkelenmiyor. Protezi takılmadan önce tek bacağıyla top
sektirmeye ve basket atmaya çalışıyor ve çok kez yere düşüyordu, protezi
takıldıktan sonrada çalışmalarına devam etti yine birçok kez yere düştü ama
tekrar kalktı devam etti yılmadan hala basket atmaya çalışıyordu his pes
etmiyordu. Antrenmanlar da sağlam arkadaşlarından daha hırslıydı ve tekrar
takıma seçildi ve lise maçında başlarda hiç basket atamadı ama ben bunu yapıcam
dedi ve 11 basket attı ve maç sonunda annesine ‘anne ben neden bunun başıma
geldiğini biliyorum’ dedi. Annesi şaşkınlıkla ‘neden?’ diye sordu ve çocuk şu
cevabı verdi: ‘Allah benim bunun üstesinden geleceğimi biliyordu. Bunu bildiği
için hayatımı kurtardı.’ dedi. Bu hikaye de olduğu gibi hiçbir zaman pes
etmemek gerekiyor ve başımıza ne gelirse gelsin her şeyin bir sebebi olduğuna
inanmamız ve bunlar için mücadele etmemiz gerekiyor.
MİNE ALTINTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder