12 Aralık 2013 Perşembe

NASIL SİGORTA ACENTESİ OLURSUNUZ?

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre İstanbul’da yaklaşık 5 bin, tüm Türkiye’de ise 16 bin acente faaliyet gösteriyor. Bir acentede ortalama 3 kişinin çalıştığı göz önüne alınırsa sigortacılık sektörünün acentelik tarafında çalışanların sayısı 50 bine ulaşıyor. Buna bankalardaki sigorta personeli ve brokerler de ilave edildiğinde acentelik mesleğiyle ilgili çalışan sayısının 70 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Sigortacılıkta yaratılan prim üretiminin yüzde 70’i acenteler kanalıyla yapılıyor. Bir yanda sigortacılık sektörünün yıllık yüzde 20’lik büyüme potansiyeli acente sayısında artışı teşvik ederken, diğer yanda internet üzerinden satışın yasallaşması acenteler üzerinde baskı yaratıyor. Ancak “Teknoloji çağımızın yadsınamaz gerçeğidir” diyen Sigorta Acenteleri Birliği Başkanı Ayşe Kılıç’a göre, internet üzerinden satışı yüz yüze ve çapraz satışa dönüştürecek şekilde altyapısını oluşturabilen acenteler için bu gelişim olumlu sonuçlar verecek. Yani hemen her sektörde olduğu gibi altyapıyı teknolojiye uyumlu hale getiren acentelerin önü açık olacak. Peki her yıl ortalama yüzlerce kişinin başvurduğu bu mesleği yapabilmek için ne gerekiyor?

Acente açma prosedürleri

Sigortacılık alanında acente olarak faaliyet göstermek için öncelikle en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya en az iki yıllık aktüerya, pazarlama, risk yönetimi ve sigortacılıkla ilgili yüksek okullardan mezun olmak gerekiyor. Bu kriteri karşılayan kişilerin sigorta acentesi olabilmesi için acentelik geçmişi olması bir avantaj. Ancak lisans mezunları için bu gerekli değil. Nitekim ilk defa acenteliğe başlayanlara profesyonel bir acentenin şubesi ya da talisi olarak başlamak öneriliyor. Zaman içinde oluşan portföy neticesinde herhangi bir sigorta şirketine başvurarak acentelik alınabiliyor.
Öte yandan acente adayının ticari sicilinin temiz, Türkiye’de yerleşik ve 25 bin TL gibi bir malvarlığı olması gerekiyor.
Diğer kriterlere gelince... Sigorta acenteliği yapacak gerçek veya tüzel kişilerin Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen uygunluk belgesi alması gerekiyor. Uygunluk belgesi almak için başvurular, TOBB tarafından görevlendirilen odalara yapılıyor. İstenen belgeleri tamamlayan acentelerin talepleri TOBB tarafından müsteşarlığa iletiliyor. Müsteşarlıkça yapılacak değerlendirmede durumu uygun görülenler levhaya kaydedilmek üzere TOBB’a bildiriliyor. Bu bildirim, acenteler açısından uygunluk belgesi niteliği taşıyor. Uygunluk belgesi alan ve TOBB internet sitesinde liste halinde duyurulan acentelerin, levhaya kayıt olmak ve ruhsat almak için en geç altı ay içinde TOBB’a başvuruda bulunmaları gerekiyor. Sigorta acenteleri, levhaya kayıttan sonraki 6 ay içerisinde en az bir sigorta şirketiyle acentelik sözleşmesi yaparak başvuru yapılan odaya iletmek zorunda.
Acentelik koşullarını sağlayan gerçek ya da tüzel kişiler belirli bir teminat karşılığında şirketlerle sözleşme yapabiliyor ve ürettiği poliçe üzerinden komisyon alıyor. Komisyon oranları ürünlere ve şirketlere göre değişiyor. Halen ortalama bir acentenin çalıştığı sigorta şirketinden aldığı komisyon oranı yüzde 40’a kadar çıkabiliyor.

Kuruluş maliyeti ne kadar?

Bir acentenin kuruluş maliyetinin en önemli kalemini levhaya kayıt oluşturuyor. 2012 yılı ilk 6 ayı için levhaya kayıt için belirlenen ruhsat bedeli 7 bin 500 TL. Ayrıca bir ofisin kirası, döşenmesi ve personel maliyetini de hesaba katmak gerekiyor.
Ayşe Kılıç, sigorta acenteliğinin ek iş olarak yapılamayacağını yani ofis içinde başka meslekler/işler icra edilmesinin yasak olduğunu vurguluyor. Ayrıca müstakil bir ofise sahip olmak da zorunlu. Bunun için acenteler bir taahhütname vermek zorundalar.
Sigorta acentelerinin denetiminden sorumlu kurumlar, Hazine Müsteşarlığı Sigorta Müdürlüğü ve Sigorta Acenteleri İcra Komitesi, TOBB ve acentesi olunan şirket. Bu kurumlar aracılığıyla acentenin faaliyetleri denetleniyor.
Kendi işini yapmak isteyenler için ideal
Halen Türkiye’de faaliyet gösteren 16 binden fazla acentenin profiline ilişkin sağlıklı bir araştırma bulunmuyor. Ancak Sigortacılık Eğitim Merkezi (SEGEM) tarafından sigorta acentelerine verilen eğitimlerde yapılan anketlerden sağlıklı çıkarımlar yapmak mümkün. SEGEM verilerine göre acente ve teknik personelinin yüzde 6’sı ilköğretim, yüzde 45’i lise, yüzde 15’i ön lisans, yüzde 32’si lisans, yüzde 2’si de yüksek lisans mezunu.
Sigorta Acenteleri Birliği verilerine göre lise mezunlarının da önemli bir pay aldığı acentelerin yetki sahiplerinin büyük kısmının orta yaşlarda olduğu, yüzde 40’ının kadın olduğu ve acentelerin yanında ortalama 3 kişi çalıştığı biliniyor.
Sigorta acenteleri arasındaki başarı örneklerine bakıldığında SAB Başkanı Ayşe Kılıç’a göre her şeyden önce kendi işini yapmak isteyen, insan ilişkilerinde başarılı, teknolojiyi kullanmasını bilen sorumluluk sahibi kişilerin bu alanda başarılı olma şansı yüksek. Yani sohbet etmeyi seviyor ve ikna kabiliyetiniz yüksekse sigorta acenteliğinde başarı şansınız daha yüksek olabilir.
Kılıç, “Bugün sigorta acentesi ağı tüm Türkiye geneline yayılmış durumda. Eğitimli acente sayısındaki artış, halen Türkiye genelinde sayıları 100’ün üzerinde olan iki yıllık sigortacılık meslek yüksek okulları ile lisans eğitimi veren 7 üniversiteden mezun gençlere kariyer imkanı sağlamak suretiyle gerçekleşecektir” diyor. Ardından da bu alanda Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) ve sigorta şirketlerinin vereceği desteğin önemli olduğunu vurguluyor.

Kimler sigorta acentesi olabilir?

Acentelik faaliyetinde bulunacak gerçek ve tüzel kişilerin (ortakları dahil) aşağıdaki kriterleri karşılaması gerekiyor:
- Türkiye’de yerleşik olmak,
- Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak,
- Belirli suçlardan hüküm giymemiş veya ceza almamış olmak,
- Önceki ticari faaliyetlerinde iflas etmemiş ve konkordato ilan etmemiş olmak,
- Teknik personel vasıflarına sahip olmak,
- Asgari malvarlığı/sermaye şartına sahip olmak (25 bin TL),
- Mesleki sorumluluk sigortasını, beher tazminat talebi için teminatı en az 10.000 TL ve bir yıl boyunca tüm tazminat talepleri için teminatı en az 100.000 TL olmak üzere yaptırmak,
* Fiziksel, teknik ve idari altyapı ile insan kaynakları bakımından yeterli olmak...
Sözleşme yapma veya prim tahsil etme yetkilerine sahip gerçek kişi acenteler ile tüzel kişiliği haiz acentelerin yöneticilerinin ise en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya en az iki yıllık aktüerya, pazarlama, risk yönetimi ve sigortacılıkla ilgili yüksek okullardan mezun olması ve iki yıllık mesleki deneyimi kazanmış olması gerekiyor.

“Adil rekabet düzenlemeleri yapılmalı”

Sigorta Acenteleri Birliği Başkanı Ayşe Kılıç, acenteleri sigorta sektörünün lokomotifi olarak görüyor. Tüketicinin doğru bilgilendirilmesini ve bilinçlenmesini sağlayarak sektöre güven yaratan acentelerin haksız rekabete maruz kalmalarının devamı halinde sektörün de güdük kalacağını düşünüyor.
Kılıç’a göre sigorta sektörünün gelişebilmesi için öncelikle acentelerin geliştirilmesinin ve güçlendirilmesinin yolu açılmalı. Bu konudaki yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.



11 Aralık 2013 Çarşamba

Anahtar Teslim Proje (Turnkey Project)


        Çok uluslu şirketler “anahtar teslim proje”ler ile de dış pazarlara
girebilirler. Çok uluslu şirket, dışarıda anahtar teslimi bir proje aldığı zaman;
tüm faaliyetlerin planlanması ve gerekli tüm hazırlıkların yapılmasından
sorumlu olur. Projeyi tamamlandığında; faaliyetin yönetimi ile ilgili
tüm isleri, yetki ve sorumlulukları, eğitmiş olduğu yerel personele
devreder. Bütün bunların karşılığında da oldukça yüksek bir ücret alır.

        Çok uluslu şirketler, çeşitli türlerde anahtar teslim projeler alırlar.
Örneğin;“Fiat”, anahtar teslim proje adı altında Sovyetler Birliği zamanında bu
ülkede otomobil fabrikası kurmuştur. Yine, Rusya’da ki “Kama River”
kamyon fabrikası, anahtar teslim proje olarak Amerikan çok uluslu şirketleri
tarafından yapılmıştır. Anahtar teslim projeler, rekabet ortamında
sabırla beklenen kârlılığı yüksek projelerdir. Projenin alınabilmesi için,
buna talip olan firmalar; en ileri teknolojiyi, uzmanlığı ve kaliteyi içeren
çekici bir paket teklif etmek zorundadırlar.
         Anahtar teslim projelerin çoğu; daha iyi finanse edilmiş paketler teklif
etme yeteneğine sahip oldukları için, genellikle Avrupa ve Japon firmaları
tarafından alınmaktadır. Düşük ücretlerle isçilik yaptırma yeteneğine sahip
Hindistan, Kore ve Türkiye gibi ülkelerin ise, ileri teknoloji gerektirmeyen
 projelerde avantaj sağladıkları görülmektedir.

Vesaik Mukabili Ödeme


Tahsil, ihracatçının sattığı malların bedelini ithalatçıdan alabilmek için bir bankanın hizmetlerinden yararlanması demektir. Vesaik mukabili ödeme şeklinde, ihracatçı malları yükledikten sonra, ülkesindeki bir banka veya ithalatçının ülkesinde bulunan temsilcisi aracılığıyla, sevk belgelerini ithalatçının ülkesindeki bankaya tahsil talimatı ekinde gönderir ve karşılığının ödenmesinden veya düzenlediği poliçenin ithalatçı tarafından kabulünden sonra ithalatçıya teslim edilmesini ister. İthalatçının bankası, ithalatçı ödemeyi yapmadan, poliçeli işlemlerde ise, poliçeyi kabul etmeden, malı gümrükten çekebilmesi için gerekli olan belgeleri (sevk belgesi, fatura vb) teslim etmez.

Tahsil işleminde bankalar ihracatçıya karşı herhangi bir ödeme taahhüdü altına girmezler.
Tahsil işlemleri Milletlerarası Ticaret Odası'nın 522 sayılı "Tahsiller için Yeknesak Kurallar" isimli broşürüne tabidir.

Mal veya hizmetinin karşılığını tahsil işlemi bazında tahsil etmeye karar veren bir ihracatçı , derecesi ne olursa olsun bir riske giriyor demektir. Çünkü malının sevkini veya hizmetin yapılmasını, parasının ödeneceğini güvence altına almadan önce gerçekleştirmektedir. Bu nedenle tahsil işleminde ihracatçının;

- ithalatçıya karşı güveninin tam olması,
- ithalatçının ödeme gücü hakkında kuşkusunun bulunmaması,
- malın ithal edildiği ülkedeki siyasi, ekonomik ve hukuki şartların dengeli olması
gerekmektedir.

TİCARİ İŞLETMEDE TESLİM / EX WORKS (EXW)


 İsmi Belirtilen İş yerinde Teslim "Ex works" satıcının malları işletmesinde (fabrika,depo v.s.) alıcı emrine hazır tutmakla teslim yükümlülüğünü yerine getirdiği anlamındadır. Satıcı, aksi kararlaştırılmadıkça malın alıcı tarafından sağlanan bir araca yüklenmesinden yada malların ihraç gümrüğünden geçirilmesinden sorumlu değildir. Alıcı bu noktadan itibaren varış yerine değin , malın taşınması ile ilgili tüm gider ve risklerin yükümlülüğünü taşır. Bu terim tüm satış şekilleri içinde satıcı için en az yükümlülüğü ihtiva eden bir satış şeklidir.

Bu teslim şeklinde sözleşmede belirtilen satış bedeline yalnızca ambalajlanmış mal bedeli dahildir. Yani teslim tarihinden itibaren her türlü nakliye, yükleme, boşaltma ve sigorta masrafları alıcı tarafından ödenmektedir.

"İşyerinde Teslim", malların satıcı tarafından satıcının kendi kuruluşunda (imalathane, fabrika, depo vb.) alıcı için hazır hale getirilmesiyle satıcının yükümlülüklerinin sona ermesini ifade eder. Daha açık olarak ifade edilirse, eğer aksine bir hüküm bulunmuyorsa, satıcı, malları alıcı tarafından sağlanan araca yüklemek ya da gümrük çıkış işlemlerini yerine getirmek zorunda değildir. Malların satıcının kuruluşundan alınarak istenilen yere götürülmesiyle ilgili bütün masraf ve riskler alıcıya aittir. Bu açıdan bu terim, satıcı açısından asgari yükümlülük içeren bir nitelik taşır. Aynı terim, alıcının gerekli gümrük çıkış işlemlerini doğrudan ya da dolaylı olarak gerçekleştirme olanağına sahip olmadığı durumlarda kullanılmamalıdır. Böyle durumlarda FCA terimine başvurulmalıdır.

AKREDİTİF AÇMA ŞEKİLLERİ


Dönülebilir Akreditif (Revocable Credit)
Bu şekilde açılan akreditif önceden uyarma veya ihbar yapılmaksızın amirin istediği an iptal veya tadil edilebilir. İhbar eden banka tarafından tediye anına kadar akreditif amir tarafından iptal edilebilir. bu tip akreditif alıcıya azami elastikiyet sağlar. Satıcıyı mal bedelini tahsil etmek problemi karşısında bırakır. Bu nedenle dönülebilir akreditif satıcının alıcıya tam olarak güvendiği hallerde çok az kullanılır.

Dönülemez Teyitsiz Akreditif (Irrevocable, Unconfirmed Credit)
Bu akreditif, akreditif vadesinden önce lehdarın rızası olmaksızın tadil veya iptal edilemez.
Akreditifin lehdarı, belirtilen koşullara uygun vesaiki ihbar eden bankaya ibraz ettiğinde vesaik bedelinin akreditifin ödeme metoduna göre kendisine ödeneceğine dair akreditifi açan bankanın kesin bir taahhüdüne sahiptir. Akreditif teyitsiz olduğundan ihbar eden bankanın ödemenin yapılmasına ilişkin hiçbir sorumluluğu yoktur.

Dönülemez Teyitli Akreditif (Irrevocable Confirmed Credit)
Satıcının ülkesindeki teyit bankasının akreditife, amir bankanın talebi üzerine onun ödeme taahhüdüne ilaveten kendi taahhüdünü eklediği akreditif şeklidir.
Satıcı böylece kendi rızası olmadan tadil ve iptal edilemeyecek akreditif için vade dahilinde şartlara uygun belgeleri ibraz ettiğinde ülkesindeki bankanın akreditifi teyit etmesi dolayısı ile vesaik bedelinin kendisine ödeneceği konusunda kesin güvence içindedir.
Bu akreditif teyit bankasının alacağı yüksek teyit komisyonu dolayısıyla dönülemez teyitsiz akreditife nazaran pahalı bir akreditif şeklidir.

Antrepo Tanımı ve Tipleri


Antrepo; gümrüklenmiş ticari niteliğe sahip eşyaların konulduğu, gümrük mevzuatı vesair yasal düzenlemelerin uygulandığı kapalı veya açık alanlardır. Ticari nitelikli bir eşyanın üzerinde hak sahiplerinin sahip olma (mülkiyet) ile kullanım (tasarruf) hakları gibi iki önemli hakkı bulunmaktadır.

Kişiler uluslararası ticarete konu olan malın gümrüklenmesi ile birlikte; eşyanın mülkiyet haklarını üzerlerinde tutarlarken, gümrük vergisi, resim ve harçlar gibi borçları nedeniyle kamu idaresine (gümrük idaresi) tasarruf haklarını belirli süreliğine terk etmektedirler. Eşyanın üzerindeki vergi resim ve harçlar gibi kamuya olan borçları ödendiği zaman kamu üzerindeki tasarruf hakkını mülkiyet hakkına sahip olan kişiye devretmektedir. Bu nedenle kişiler kamusal borçlarını ödemedikleri takdirde eşyalar borç ödenene kadar kamu idaresinin gözetiminde antrepo adı verilen yerlerde depolanmaktadır. Söz konusu bu sürece ise antrepo rejimi adı verilmektedir.

Antrepolar kullanım şekline göre özel ve genel antrepolar olarak iki bölüme ayrılmaktadır. Özel antrepolar sadece işletmecisine ait malların depolandığı alanlar olarak tanımlanırken, genel antrepolar kullanıcı ve işletmecinin ayrı olduğu isteyen ve antrepo ücretini ödeyen herkesin antrepo hizmetinden yararlanabildiği yerlerdir. Genel antrepolar A, B ve F tipi antrepolar olmak üzere kendi içerisinde üç bölüme ayrılmaktadır. Özel antrepolar ise; C, D ve E tipi antrepolar olarak yine üç bölümden oluşmaktadır

PLANLI DÖNEMDE BANKACILIK SEKTÖRÜ

Planlı dönemde bankacılık sektörü önemli ölçüde devlet kontrolü ve etkisi altında kalmıştır. Mevduat ve banka kredilerine uygulanacak faiz oranları, banka komisyon oranları ve kredi limitleri, izlenen ithal ikameci politika doğrultusunda belirlenmiş; bankaların temel işlevi kalkınma planlarında yer alan yatırımların finansmanlarının sağlanması olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde:

- Yeni banka kurulması sınırlandırılmış,
- Banka sayısı 60′dan 44′e inmiş,
- Şube bankacılığı gelişmeye başlamış,
- Kalkınma ve yatırım bankacılığı teşvik edilmiş ve desteklenmiş,
- Özel ticaret bankalarının büyük bölümü holding bankası haline gelmiş,
- Türk Bankacılığı az sayıda büyük bankanın sisteme hakim olduğu oligopolistik yapıya dönüşmüştür.

Bu dönemde kurulan bankalar:

1962 – TC Turizm Bankası
1963 – Sınai Yatırım ve Kredi Bankası
1964 – Devlet Yatırım Bankası
1964 – Amerikan-Türk Dış Ticaret Bankası
1968 – Türkiye Maden Bankası
1976 – Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası
1977 – Arap -Türk Bankası

Uluslararası Hukuka Göre Eşyanın Kıymeti


Uluslararsı anlaşma hukumlerıne göre ithal eşyanın gümrük kıymeti eşyanın satış bedelidir. Ancak bir ithal eşyanın kıymetının satış bedeli yöntemıne göre belırlenebılmesi için alıcı ile satıcı arasında bır ılışkı olmamalı veya bır ilişki olsa bile bu ilişkinin fiyatı olumsuz yönde etkilemıyor olması gerekır. İthal eşyanın kıymetının satış bedeli yöntemıne göre belırlenmesınde aşagıdakı unsurlardan birisi söz konusu ise ilgili uluslararası sözleşmenın sekızıncı maddesı hukumlerıne göre bu unsurların eşyanın kıymetıne dahıl edılmesı gerekmektedır:
1) Satın alma komisyonları dışındaki komisyonlar ve tellaliye
2) Gümrük işlemleri esnasında söz konusu eşya ile tek eşya muamelesi gören kapların maliyetleri
3) İşçilik ve malzeme giderleri dahil ambalaj bedeli
4) İthal eşyanın üretiminde ve ihraç amacıyla satışında kullanılmak üzere alıcı tarafından doğrudan veya dolaylı olarak bedelsiz veya düşük bedelle sağlanan gerçekte ödenen veya ödenecek fıyata dahıl edılmemiş olan aşağıda sayılan mal ve hizmetlerin kıymetınden verilecek uygun mıktardakı pay:
* İthal eşyasına katılan malzeme aksam aksam parça ve benzerleri
* İthal eşyanın üretimi sırasında kullanılan araç gereç kalıp ve benzeri aletler
* İthal eşyanın üretimi sırasında tüketilen maddeler
5)Kıymeti belırlenecek eşyanın satış koşulu olarak alıcının doğrudan veya dolaylı olarak ödemesı gereken gerçekte ödenen veya ödenecek fıyata dahıl edılmemiş olan royaltı ve lisans ücretleri
6) İthal eşyanın tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması veya kullanımı sonucu doğan hasılanın doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmı.

1978 ve 1980 EKONOMİK KRİZLERİ

1978 Krizi

1978 yılına kadar gelen hükümetler,özellikle AP iktidarları daima günü kurtarmaya yönelik ekonomik kararlar alıyorlardı.İçerdeki refahı artırmak,ithalat yapmak ve borçları ödemek için borçlar alınmıştı.

Bu borçlar abartılı alındığı gibi gereken yerlerde de kullanılmıyordu.Halk tüketime teşvik ediliyordu.İthalat artmıştı.Düşük gelirli vatandaş lüks mallar talep ediyordu.

Otomobil fabrikalarının önünde kuyruklar oluşmuştu.İçeride montaj fabrikaları(yedek parça)
olmayan makinalar ve farklı markalarda traktörler ithal ediliyordu.

Dönemin hükümetleri düşük faizli kredileri hiç ödenmeyecekmiş gibi alıp kullandılar. Önemli miktarlarını da har vurup harman savurdular.

Yurtdışına indirimli kürk satışlarına geziler, otomobil fabrikaları önünde uzayan kuyruklar, onlarca değişik marka traktör ithalatı, gelişigüzel devlet sübvansiyonları bu borçlarla karşılandı.

1970 yılında 1.8 milyar dolar olan borcumuz, 1977 yılında 10 milyar dolara çıktı. 1978 yılında kısa vadeli borçların toplam borç içindeki payı yüzde 52′ye ulaştı. 1978′de kriz patladı.

1970 yılında 1.8 milyar dolar olan dış borç 1977 yılında 10 milyar dolarlara dayandı.Bu borçların çoğu da kısa vadeli borçlardı.Sonunda kriz patlak verdi.

Ardından iktidara gelen Ecevit hükümeti,4.planı hazırlama çabasına girdi.Ancak daha önce 1 yıllık geçiş planı hazırladı.

Fakat planı uygulayamadan 14 Ekim 1979 seçimlerinde başarısız olduğu için istifa etti.

Yerine gelen Demirel hükümeti’de ülkedeki karışıklıklar nedeniyle önemli kararlar alamadı.

1980 Krizi

Yukarıdaki faktörlerin devamı olarak OPEC ülkelerinin petrol fiyatlarını %150 artırması ekonomiyi tümden yıktı.

OPEC üyeleri petrol fiyatını 1979 ve 1980′de ikinci kez yüzde 150 oranında artırdı. Bu şok Türkiye’de işsizliği yüzde 20′lere fırlattı.

Enflasyon yüzde 63.9′a yükseldi. Pek çok temel tüketim maddesi karaborsaya düştü. Benzin, tüp, ampul bulunamıyordu.

Hükümet ekonomiyi yeniden işler hale getirmek için ünlü “24 Ocak kararları”nı yürürlüğe koydu ve TL yüzde 48,6 oranında devalüe edildi.

Issizlik %20 oraninda artti.Enflasyon %63’lere geldi.

Tüketim malları karaborsaya düştü,ülkede siyasi sorunlara kıtlıkta eklendi.

Hükümet bu durumdan kurtulmak için,Demirel ve Özal’ın hazırladığı 24 Ocak kararlarını uygulamaya koydu.

Enflasyonu kontrol altina almak, dış kaynak açığını kapatmak, kıtlıkları önlemek ve ekonomiyi yeniden işler hale getirmek için 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Tedbirleri uygulamaya konulmuştur.

Istikrar programiyla, Türk lirasi yüzde 32,7 oraninda devalüe edilmis, dogrudan ve dolayli ihracati tesvik edici uygulamalar baslatilmis, fiyatlarin idari kararlarla tespiti ilkesi terkedilmistir.

Daraltılan temel mal ve hizmet kapsamı dışında kalan mal ve hizmet fiyatlarının serbestçe tespiti olanağı getirilmiş,açık finansman yoluyla kamuya kaynak sağlanması yolu önemli ölçüde daraltilmıştır.

Sabit kurdan kontrollü dalgalı kur politikasına geçilmiş ve yabancı sermaye girişi özendirilmiştir.

Toplam talebin kontrolü yanında arz koşullarını geliştirmeye yönelik yapısal uyum kararlarının uygulanması, idari organizasyona ilişkin düzenlemelerle de desteklenmiştir.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) görevleri ve yetkileri nelerdir?


1) Kredi kuruluşları, nezdindeki tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarını sigorta etmek,
2) Sigortaya tâbi olacak tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının kapsamı ve tutarını, Merkez Bankası, Kurul ve Hazine Müsteşarlığının olumlu görüşünü almak suretiyle belirlemek,
3) Risk esaslı sigorta priminin tarifesini, tahsil zamanını, şeklini ve diğer hususları BDDK’nın görüşünü almak suretiyle belirlemek,
4) Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları nezdinde bulunan ve doğruluğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanan mevduat ve katılım fonunun sigorta kapsamındaki kısmını doğrudan veya ilan edeceği başka bir banka aracılığı ile kaynaklarından ödemek,
5) Denetlemeler sonucunda; kredi kuruluşunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin BDDK tarafından Fona devrini müteakip, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla, kısmen veya tamamen devir, satış veya birleştirilmesi işlemlerini gerçekleştirmek,
6) Denetlemeler sonucunda; BDDK tarafından bankanın faaliyet izninin kaldırılmasını müteakip, bankanın yönetim ve denetimini devralarak iflas ve tasfiye işlemlerini gerçekleştirmek,
7) Fonun menfaatlerini koruyucu anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri zamanında almak, ayrıca Fona ilişkin her türlü uyuşmazlığın adli ve idari merciler ile icra dairelerinde takibi, savunulması ve çözümlenmesi amacıyla gerekli işlemleri yapmak,
8) Finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz gelişmelerin BDDK'nın koordinasyonunda, diğer kamu kurumları ile birlikte tespitine yönelik çalışmaları yapmak ve bu çerçevede Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen olağanüstü tedbirleri derhal uygulamaktır.

ACENTECİLİK FAALİYETLERİNDE BULUNACAK GERÇEK KİŞİLERDE ARANAN NİTELİKLER


1.Türkiye'de yerleşik olması
2.Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması
3.Belirtilen haklardan hüküm giymemiş ceza almamış olması
4.İflas etmemiş olması ve konkordata ilan etmemiş olması
5.Teknik personel özelliklerini taşıması
6.Asgari malvarlığı şartını yerine getirmiş olması
7.Fiziksel,teknik,ve idari altyapı ile insan kaynakları bakımından yeterli olması

Mevduat Dışı Kaynaklar



Bankaların kullanabileceği bir diğer yabancı kaynak, bankaların borçlanarak fon elde etmeleridir. Bankalar bunu dört farklı biçimde yapabilmektedir. Öncelikle, tahvil ve bono ihracı yoluyla banka borçlanabilir; ancak, ülkemizde uzun yıllar yaşanan yüksek enflasyon nedeni ile Türk bankacılık sisteminin bu yöntemle sağladığı fonların toplam kaynaklar içindeki payı %0′a yakındır.

Bankalar açısından borçlanarak kaynak sağlamanın bir diğer yolu, merkez bankasından borçlanmaktır. Reeskont kredisi olarak adlandırılan bu fon kaynağının Türk bankacılık sisteminin toplam kaynakları içindeki payı oldukça düşüktür. TC Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen para politikası araçlarının kullanımına ilişkin değişiklikler sonucu, bankaların toplam kaynakları içerisinde TC Merkez Bankasından kullanılan kaynakların oranı yaklaşık %0′a gerilemiştir.

Bankaların kaynak sağlamada kullanabilecekleri bir diğer yol, sistemdeki diğer bankalardan borçlanmaktır. Bankalar arası (interbank) piyasalar aracılığı ile sağlanan bu kaynaklar genellikle kısa vadeli kaynaklardır. Aslında, bu kaynaktan sağlanan fonları, açılacak krediler için kaynak oluşturmaktan çok, bankaların rezerv açıklarını ve acil nakit ihtiyaçlarını karşılamada kullanılan kaynaklar olarak değerlendirmek gerekir. Nitekim Türk bankacılık sisteminde toplam kaynakların yaklaşık %7′si bu sayede sağlanmaktadır.

AŞKIN SİGORTA ve EKSİK SİGORTA

Sigorta Bedeli

Poliçede yazılı olan meblağ olup, hasar halinde sigortacının ödeyeceği en yüksek miktar budur.

Sigorta Değeri

Teminat altına alınan nesnenin piyasa rayicidir. İdeal olan, sigorta bedelinin sigorta değerine eşit olması, yani poliçenin piyasa rayiç değeri ile düzenlenmesidir. Böylece sigortalı, hasar halinde tazminatını eksiksiz alabilecektir. Ancak bu eşitlik olmaması halinde tazminat ödemelerinde önemli problemler ortaya çıkacaktır.

Sigorta Bedeli = Sigorta Değeri . İDEAL DURUM

Sigorta Bedeli > Sigorta Değeri . AŞKIN SİGORTA

Sigorta Bedeli < Sigorta Değeri . EKSİK SİGORTA

Aşkın Sigorta

Poliçede yazılı bedel, sigorta edilen malın değerinden daha fazla olduğunda Aşkın Sigorta sözkonusu olup, malın tümü hasarlansa dahi ödenecek tazminat rayiç değerle sınırlı olacağından, sigortalı boş yere fazla prim ödemiş olduğunu anlayacaktır.

Eksik Sigorta

Poliçede yazılı bedel, sigorta edilen malın değerinden az olduğunda Eksik Sigorta sözkonusu olup, ödenecek hasar poliçe üzerinde yazılı bedelle sınırlı olacaktır. Kısmi hasar durumunda ise, "yazılması gereken / yazılı bedel" oranında hasardan kesinti yapılacaktır. (Proporsiyon)

Sigortalının hasarını eksik olarak alması, sistemi aşkın sigortanın sonuçlarından çok daha kötü etkilemekte, sigortalıların yaşadıkları hayal kırıklıkları konusunda henüz poliçe yapılması safhasında, acentenin doğru ve yönlendirici bilgileri iletmesinin önemini bir kez daha gündeme getirmektedir.

Birden Çok Sigorta

1 – Müşterek Sigorta

Aynı menfaatin, aynı zamanda, aynı rizikolara karşı, aynı süreler için, birden fazla sigortacıya sigorta ettirilmesi haline müşterek sigorta denir. Sigortacılardan her biri, sigorta bedelinin tamamına nazaran sigorta ettiği bedel nispetinde sorumlu olur.

2 – çifte Sigorta

Değerinin tamamı sigorta ettirilmiş bulunan bir mal üzerindeki menfaatin sonradan, aynı kimse tarafından, aynı rizikolara karşı sigorta ettirilemez ; sigorta ettirilirse ancak aşağıdaki hallerde ve şartlarla geçerli sayılır.

a) Sonraki ve önceki sigortacılar uygun görüp, rıza gösterirlerse;

b) Sigorta ettiren kimse önceki sigortadan doğan haklarını ikinci sigortacıya devir ederse veya o haklardan feragat etmiş ise; Bu takdirde devir veya feragatın ikinci sigorta poliçesine yazılması lazımdır ; yazılmazsa ikinci sigorta sözleşmesi hükümsüz sayılır;

c) Sonraki sigortacının ancak önceki sigortacının ödenmediği tazminattan dolayı mesuliyeti şart kılınmış ise; bu halde önceden yapılmış olan sigortanın ikinci sigorta poliçesine yazılması lazımdır; yazılmazsa ikinci sigorta sözleşmesi hükümsüz sayılır.

3 – Kısmi Sigorta

Sigorta olunan menfaatin değerinin tamamının önceki sözleşme ile temin edilmemişse bu menfaat, geri kalan değerine kadar, bir veya birkaç defa daha sigorta ettirilebilir. Bu takdirde o menfaati sonradan sigorta eden sigortacılar değer bünyesinden dolayı sözleşmelerin tarihleri sırasıyla mesul olurlar. Aynı günde yapılmış olan mukaveleler aynı günde yapılmış sayılır.

Kısmi sigortada, sigorta bedelinin sigorta değerini aşması halinde sigorta değerini aşan kısım tarih sırası dikkate alınarak, sonraki sigortacılar tarafından yapılan sigortalar geçersiz hale gelir.

1 Aralık 2013 Pazar

Sigorta Aracılık Hizmetleri


2004 yılında kurularak faaliyete geçen vdf Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş, vdf Grup şirketleri ve müşterilerinin sigorta ihtiyaçlarını mevcut ve yeni ürünlerle karşılamak amacı ile faaliyete başlamıştır.

Bu doğrultuda çalışmalarını sürdüren vdf Sigorta, zamanla faaliyet alanını genişletmiş ve 2005 yılından itibaren çıkardığı FullPlan, FullLife ve FullKoruma gibi yenilikçi ürünlerle Doğuş Otomotiv bayileri ve anlaşmalı olduğu diğer bayiler ile müşterilerine hizmet vermeye devam etmektedir. Bu doğrultuda 2006 Ekim ayından itibaren de Doğuş Oto Pazarlama ve Tic. AŞ’nin Türkiye’de faaliyet gösterdiği tüm bölgelerde, Doğuş Oto müşterilerine ve 2009 yılı başından itibaren de Jaguar Türkiye Distribütörü Ortaklar Otomotiv müşterilerine sigortacılık hizmeti vermeye başlamıştır.

BANKALARIN KARŞILAŞTIĞI RİSKLER


*Kredi riski: Bankanın müşteriye kredi verirken verilen kredinin geri dönüp dönmemesi riskidir.
*ülke riski: Bankanın bulunduğu ülkeden kaynaklı zarar etme riskidir.
*Transfer riski
*Likidite riski: Bankaların nakit para sıkıntısından dolayı doğabilecek zarar riskidir.
*Piyasa riski: Finansal araç, hisse senedi, diğer menkul kıymetlerdeki dalgalanmalardan doğabilecek zarar riskidir.
*Operasyonel risk: Banka personeli. Banka içi veya banka dışı müdahelelerden doğabilecek risktir.

SİGORTA VE REASÜRANS ŞİRKETKERİNİN ORGANİZASYON YAPISI



Genel Müdürlük

Genel Müdür Yardımcılıkları

Hasar Müdürlüğü

Hukuk ve Rücu İşlemleri Müdürlüğü

Oto Sigortaları Müdürlüğü

Sağlık Sigortaları Müdürlüğü

Bölge Müdürlüğü

Organizasyon Müdürlüğü

BANKA BİLANÇO VE GELİR TABLOSU


Ticari bir işletme olarak bankaların belirli bir dönem içerisinde nasıl çalıştıklarını ve amaçlarına dönük olarak nasıl performans sergilediklerini değerlendirebilmenin yolu bankalara ait finansal tabloları incelemektir.Bunlar içerisinde en önemlileri bilanço ve gelir tablosudur.

Banka Bilançosu;işletmenin belli bir tarihteki mali durumunu yani varlık ve kaynak dağılımını gösteren tablodur.Çift taraflı kayıt sisteminin bir gereği olarak,bilanço bilinen bir temel özdeşliğe dayanır.

Banka Gelir Tablosu;işletmenin belirli bir faaliyet dönemi sonundaki faaliyet sonuçlarını göstermek ve işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği tüm gelirleri ile bu gelirlerin elde edilmesi sırasında katlandığı tüm maliyet giderleri ile net karını gösteren tablodur.

Sanayileşme Planı


CHP daha savaş resmen bitmeden savaş sonrası uygulayacağı ekonomik programı planlarken 1946 yılında hayata geçirmek üzere İvedili Sanayi planı hazırlamıştır. İvedili Sanayi planı 1930 lardan beri hazırlanan planların en gelişmişi ve yapısal olarak onların uzantısıydı. Planın amacı tarımdaki gelişme biçimini hedef alarak sanayileşmeyi gerçekleştirmektir.

Uygulanamamış 2. sanayi planı ile büyük paralellikler gösteren bu planda bölgesel amaçlar ve enerji kaynaklarına yakınlık göz önüne alınarak yeni endüstri kompleksleri öngörülüyor. Tarımda çeşitliliğe gidilerek sanayinin ihtiyacı olan ham maddelerin üretilmesi planlanıyordu.

Tamamen devletçi anlayışla hazırlanan ve yeni oluşturulan dünya üzerine ters düşen bu plan hayata geçmemiştir. ayrıca bu planın hayata geçirilmesi için dış kaynak talebi Amerikalılar tarafından reddedilmiştir.

Gümrük Müşaviri olmak için aranan şartlar nelerdir ?



a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,

b) Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak,

c) Kamu haklarından mahrum bulunmamak,

d) Taksirli suçlar hariç olmak üzere; affa uğramış olsalar dahi, ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis ya da kaçakçılık. Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, yalan yere şahadet, suç tasnii, iftira gibi yüz kızartıcı suçlar ile resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçları nedeniyle hüküm giymiş bulunmamak,

e) Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılmış olmamak,

f) Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi, siyasal bilgiler ve endüstri mühendisliği dallarında eğitim veren fakülte ve yüksek okullardan veya denkliği Yüksek Öğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı yüksek öğretim kurumlardan en az lisans seviyesinde mezun olmak,

g) Üç yıl süre ile gümrük müşavir yardımcılığı yapmak,

h) Yapılan sınavda başarılı olmak.

1980 DÖNEMİNDE TÜRK SANAYİ SEKTÖRÜNÜN TEMEL ÖZELLİKLERİ



Ölçek ekonomilerinden yararlanamayan küçük ölçekli üretim birimleri kurulmuştur.

Rekabet koşullarından uzak,uzmanlaşmamış üretim yapısı oluşmuştur.

Rekabet eksikliğinin yanı sıra,geri teknoloji kullanımı neticesinde kalitesiz üretim yapılmıştır.

İthal ikameci uygulamaların uzantısı ve iç pazarın yetersizliği nedeniyle tekelci-oligopolcü pazar yapısı oluşmuştur.

Yerleşim yeri seçimi nedeniyle alt yapı yetersizlikleri ortaya çıkmaktadır

BENZER EŞYANIN SATIŞ BEDELİ YÖNTEMİ


Satış bedeli yöntemine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymeti Türkiye’ye ihraç amacıyla satılarak kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen aynı eşyanın satış bedelidir. (Aynı veya yakın bir tarih deyimi; ithal edilen eşya ya da aynı veya benzer eşyaya ait birim fiyatın belirlenmesine imkan verecek ileri ve geriye doğru tespiti mümkün olan ilk tarihi ifade eder.)

Bu yönteme göre gümrük kıymeti belirlenirken, kıymeti belirlenecek eşya ile aynı ticari düzey ve yaklaşık aynı miktarda satılan aynı eşyanın satış bedeli kullanılır. Böyle bir satışın bulunmaması durumunda, farklı ticari düzey ve/veya farklı miktarlardaki aynı eşyanın satış bedeli, bu ticari düzey ve/veya miktar farkları göz önüne alınarak yapılacak düzeltmeden sonra kullanılır. Kıymet artış veya azalışına da yol açsa, düzeltmenin yapılabilmesi için makul olduğunun ve doğruluğunun kesin delillerle ispatı gerekir.

İthal eşyası ile söz konusu aynı eşya arasında, ithal eşyasının giriş liman ve mahalline kadar nakliyesi ile ilgili olarak yapılan nakliye ve sigorta giderlerinin satış bedeline dahil edildiği durumlarda, mesafe ve nakliyatın türünden doğan ciddi farklılıklar göz önüne alınarak satış bedelinde düzeltme yapılır.
Bu yöntemin uygulanması sırasında aynı eşyaya ilişkin birden fazla satış bedeli tespit edilirse, ithal eşyasının gümrük kıymetini belirlemek üzere bunlardan en düşük olanı kullanılır.

Teslim Şekilleri


1.Ticari İşletmede Teslim

2.Taşıyıcıya Teslim

3.Gemi Yanında Teslim

4.Gemiye yüklenerek teslim

5.Mal Bedeli veya Navlun

6.Mal Bedeli,Sigorta ve Navlun

7.Taşıma ücreti ödenmiş olarak teslim

8.Taşıma Ücreti ve Sigorta Ödenmiş Olarak Teslim

9.Terminalde Teslim

10.Belirtilen Noktada Teslim

11.Gümrük Resmi Ödenmiş Olarak Teslim

GEMİYE YÜKLENEREK TESLİM (FOB )


 Bu terim ile satıcının teslim yükümlülüğü belirlenen yükleme limanında mallar gemi küpeştesini açtığı andan itibaren yerine getirilmiş olur. Mallarla ilgili tüm gider yitik veya hasar rizikoları bu noktadan itibaren alıcı tarafından üstlenilir. Eğer gemi küpeştesi pratikte birşey ifade etmiyorsa (örneğin roll-on/roll-off veya konteyner taşımacılığında olduğu gibi) FCA teriminin kulanılması daha doğru olur.

"Gemi Bordasında Teslim" terimi, belirtilen yükleme limanında malların küpeşteyi (ship's rail) aşmasıyla satıcının malları teslim ettiği anlamına gelir. Bu durum, bu noktadan itibaren alıcının mallara ilişkin bütün masrafları, ziya ve hasarları üstlendiğini ifade eder. FOB terimi, satıcının malları ihracat için gümrüklemesini gerektirir. Bu terim, sadece deniz veya içsu taşımacılığında kullanılabilir. Eğer taraflar, malların gemi küpeştesini aşarak teslim edilmeleri niyetinde değillerse, FCA terimi kullanılmalıdır.

Mal Mukabili Ödeme Tarafları



İhracatçı( Drawer ,Exporter ,Principal):ihracatçı ihraç konusu malları ithalatçıya iletilmek üzere taşıyıcısına teslim eder.

Muhabir Banka: ihracatçının seçtiği bir bankadır. İhracatçının belgelerini ithalatçının ülkesindeki bankaya göndermektedir.

İthalatçı ( Dravee,Importer ): İthalatçı mallarını gümrükten çektikten sonra malların bedelinin transferi için amir bankaya müracaat ederek bedelini öder.

Tahsil Eden ( Amir Banka ): Amir banka tarafından tahsil edilen mal bedeli Türk Parası transfer belgesi veya Döviz Satış Belgesi düzenlenerek muhabir bankaya transfer edilir.

1958 İSTİKRAR TEDBİRLERİ

1958 de istikrar tedbirleri : büyük bir ekonomik buhran içine sürüklenen ülkeler iç ve dış istikrarı sağlamak için üzerinde uluslararası anlaşma sağlanan bir İktisadi İstikrar Önlemleri Paketi hazırlayarak uygulamaya koyarlar. Bu toplantılara, söz konusu ülkenin kredi sağlayacağı Batılı ülkelerle birlikte Uluslararası Para Fonu gibi mali kurumlar da katılırlar. Önlemler paketi uygun bulununca, bunun uygulanması karşılığında, söz konusu ülkeye yeni dış krediler verilir.

4 Ağustos 1958 İktisadi İstikrar Kararları Türkiye için bu şekilde hazırlanmış bir önlemler paketi idi. Karşılığında da özellikle ABD’den önemli ölçüde dış kredi sağlanmıştır.

* tl’nin değeri düşürülecek (1$ = 9 tl oldu)

* para arzı kontrol altına alınacak

* ithalat rejimi yeniden düzenlenecek

* kit fiyatları arttırılacak

* harcamalar azaltılacak

* yatırımlarda verimli ve kısa vadeli projelere öncelik verilecek.

Franchising almanın avantajları


Franchising ile risk üstlenmemiş hazır bir sisteme yerleşmiş olursunuz. Zaten tanınmış ve kendini ispatlamış bir marka ile işe başlamak hem reklam avantajı sağlar hem de müşteriniz hazır olur. Personeliniz eğitimli, sisteminiz oturmuş olacaktır. Tanınmış bir marka olduğundan kendini ispatlama, kendi standartlarını oluşturma gibi bir uğraşı gerekmez, hızlı bir şekilde pazara girmiş olursunuz.

Franchising almanın dezavantajları;
Franchising alındığında franchising veren şirketin belli standart ve kurallarına uymak zorunda kalındığından girişimci ve yaratıcı ruhu fazla olan kişilerde belli bir süre sonra tatminsizlik yaratabilir. Çünkü bu durum kendi iş modelini yaratma ve yeniliklere karar verme imkanını ortadan kaldırır.

Franchising ile kurduğunuz işletmenin çok yakınında aynı firmanın bir başka şubesinin açılması durumunda kazancınız düşecek, müşteriniz bölünecektir. Bu durum aslında uzun vadede franchising veren şirket için de dezavantajlı olmakla beraber benzer durumlara rastlanabilmektedir.

26 Ekim 2013 Cumartesi

Doğrudan İhracat


-İhracatçı firmanın yurt içindeki aracılardan yaralanmaksızın mal ve hizmetlerini uluslar arası hedef pazarlara ulaştırması durumuna doğrudan ihracat denilmektedir.
-İhracat aşamalarının ileri düzeylerindeki firmalar ihracat sürecindeki kontrollerini de arttırmak suretiyle doğrudan ihracata yönelmektedirler.
-Doğrudan ihracat yöntemi, dış pazarlara olan bağımlılığı yüksek ve büyük ölçekli ihracatçı firmaların tercih ettiği bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Uluslar arası pazarlara girişte doğrudan ihracata yönelen bir firma, ihracat yapılacak hedef pazarda bulunan aracı işletmelerle ve nihai alıcılarla doğrudan ilişkiye girerek ihracatı gerçekleştirir.
-Bu çerçevede, dolaylı ihracat ile doğrudan ihracat arasındaki fark, doğrudan ihracatta ihracatçı firmanın ihracat görevini diğer aracı firmalar devretmeyip, bu görevi kendisinin yerine getirmesinden kaynaklanır.
• Doğrudan ihracatta; pazarlama araştırması, fiyat belirleme, pazarlama iletişimi, lojistik faaliyetler, ihracat dökümantasyonu gibi görevler, firmanın ihracat departmanı tarafından yerine getirilir. Doğrudan ihracat genellikle dolaylı ihracata göre daha yüksek kar fırsatları yaratmaktadır. Doğrudan ihracat yapan firmaların üretim ve pazarlama maliyetlerini kontrol altında tutabilme özellikleri daha yüksek kar elde etme şansını da beraberinde getirmektedir.
-Doğrudan ihracat yöntemini seçen bir firma ihracat yapılması planlanan pazarda kendi satış ofisi yada şirketini kurabileceği gibi, yabancı ihracat aracılarından yararlanarak da ihracatı gerçekleştirebilmektedir.

Risk Yönetimi


Banka’nın risk politikaları ve uygulama esasları, 01.11.2006 tarih ve 26333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, “Bankaların İç Sistemleri Hakkında Yönetmelik”in 36. maddesi hükümleri dikkate alınmak suretiyle oluşturulmuştur.

Risk politikalarının amacı, T. Halk Bankası A.Ş.’nin, Bankacılık Kanunu’nda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde, misyon, hedefleri, kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmek ve mevduat sahipleri ile Banka hissedarlarının menfaatlerinin azami ölçüde korunmasını sağlamaktır.

“Risk Yönetimi Politikaları ve Uygulama Usulleri” çerçevesinde, Banka’nın alabileceği azami risk tutarının belirlenmesi amacıyla Yönetim Kurulu tarafından Banka’nın risk iştahı belirlenmiştir.

Uygulanan risk yönetimi politikaları, kredi- piyasa ve operasyonel risk unsurları bazında aşağıda yer almaktadır.

Kredi Risk Politikaları

Piyasa Riski Politikaları

Operasyonel Risk Politikaları

DENİZ KONŞİMENTOSU

Deniz konşimentosunda yer alan bilgiler:

a)Taşıyıcının adı ve soyadı veya ticaret unvanı

b)Kaptanın adı soyadı

c)Geminin adı ve tabiyeti

d)Yükletenin adı ve soyadı veya ticaret unvan

e)Alıcının adı ve soyadı veya ticari unvanı

f)Yükleme limanı

g)Boşalma limanı veya buna dair talimat alınacak yer

h)Gemiye yüklenen veya taşınmak üzere teslim alınan malların cinsi, ölçüsü, sayısı veya tartısı, markaları veya dıştan belli olan mal ve mahiyetleri

i)Navluma ait şartlar

Fob Teslim Şekli Nedir ?



      Tedarikçinin malzemeyi nakliye yapılacağı geminin güvertesine taşıyana kadar olan sorumluluğunu içerir. Fabrikadan liman gümrüğüne kadar olan taşıma masrafları ile, liman gümrüğü ve liman masrafları tedarikçiye aittir. Malzeme gemi güvertesine taşındıktan sonraki sorumluluk ise müşteriye aittir.

     Deniz taşımacılığında kullanılan bir terim olup, petrol fiyatları ile ilgili olarak CIF ile birlikte en sık kullanılan terimdir.Bu teslim şeklinde taşıma bedelini kim ödüyorsa taşıyıcıyı o belirler.Yani taşıyıcı alıcı tarafından belirlenir.

İhracatın Yararları ve Ülke Ekonomisine Katkıları


      Bugün işletmelerimiz için uluslararası pazarlar önemli bir yere sahiptir. Uluslararası pazarlar riski fazla, hem girilmesi , hem de girildikten sonrada içinde kalınması zor pazarlardır. Ancak rekabet edildiği takdirde iç pazarla kıyaslanamayacak ölçüde büyük satış ve kar potansiyeli taşırlar. İç pazarda başarılı olan firmalar uluslararası pazarlara girdiklerinde pazar paylarını genişleterek karlılıklarını arttırabilir.

      Dış pazara açılan firmaların iç pazardaki müşterilere olan bağımlılıkları azalır ve dolayısıyla iç pazardaki durgunluk dönemlerinden etkilenmezler. Firmaların uluslararası pazarlarda elde ettiği bilgi birikimi, yeni teknoloji ve yöntemler kendi ülke ticaretinin de gelişmesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca firmaların ihracat performansları arttıkça ülkede yeni iş olanakları oluşacak, işsizlik ve ülkenin dış ticaret açığı da azalacaktır. Örneğin ülkemizin ihracat performansı 2002 yılında yıllık %15’lik artış hızı ile ulaştığı yaklaşık 36,2 milyar dolar seviyesinden sonra İhracatçı Birlikleri kayıt rakamlarına göre 2003 yılında da %32,4 ’lük artış hızına erişmeyi başararak 47,9 milyar dolara varmıştır. 2004 yılında ise her ay ihracat rekorları kırılmakta ve ihracat performansımız gün geçtikçe artmaktadır.

Gümrük Müşavirinin Çalışma Yeri Neresidir ?


Gümrük müşavirleri tebligat adresleri ve çalışma yerlerini o yerin bağlı olduğu gümrük başmüdürlüğüne yazı ile bildirir. Birden fazla gümrük müşaviri bir tüzel kişilik oluşturarak çalıştıkları takdirde de, durumları hakkında aynı şekilde ilgili başmüdürlüğe bilgi verilir.

Gümrük müşavirlerinin çalışma yeri, gümrük işleri nedeniyle kendilerine yapılacak tebligat için kanuni ikametgah ve bu merkezin bulunduğu gümrüğün bağlı olduğu başmüdürlük veya başmüdürlük bulunmayan yerlerde müdürlük bölgesi için devamlı iş çevresi sayılır.

Serbest olarak çalışan gümrük müşavirleri veya tüzel kişilik şeklindeki gümrük müşavirliği şirketleri, yalnızca bağlı bulundukları derneklerin faaliyet alanlarında kayıtlı vergi mükellefiyeti bulunan kişiler hesabına tüm gümrük idarelerinde iş takibi yapabilirler.

Tüzel kişilik şeklindeki gümrük müşavirliği şirketleri üçüncü fıkradaki hükmün dışında diğer gümrük idarelerinde iş takibinde bulunmaları halinde şube açmak zorundadırlar. Şubede, şubenin bulunduğu derneğe kayıtlı, o mahalde ikamet eden ve faaliyet gösteren bir ortak sıfatıyla en az bir gümrük müşaviri bulundurulması zorunludur. Bu şekilde ortaklığı olan gümrük müşavirinin temsil ve ilzama yetkili olması ve ikamet belgesini her altı ayda bir bağlı bulunduğu derneğe ve başmüdürlüğe ibraz etmesi gerekmektedir.

DEVLETÇİLİK DÖNEMİ UYGULAMALARI


• Korumacılık

• Özel teşvik

• Devlet eliyle kurulması

Türkiye sanayi kredi bankası(TSKB) görevleri;
Sanayi kuruluşlarına kredi sağlamak
Milli sanayinin hammadde sağlamasına aracı olmak
Sanayicilere verilecek teşvikte aracılık etmek
Küçük üretici ve kooperatiflere hammadde ve kredi gibi olanak sağlamak olarak tanımlanır.
Sümerbank 1933 yılında sanayi ve bankacılık hizmetlerini yerine getirmek için kurulmuştur.

GÜMRÜK İDARELERİNDE UYGULANAN MEVZUATLAR


• GÜMRÜK MEVZUATI
• KAÇAKÇILIK MEVZUATI
• MALİ MEVZUAT
• DIŞ TİCARET MEVZUATI
GÜMRÜK MEVZUATI YASAL DÜZENLEMELERİ
• GÜMRÜK KANUNU
• GÜMRÜK YÖNETMENLİĞİ
• SAİR(DİĞER) MEVZUAT
GÜMRÜK KANUN
5 Şubat 2000’de yürürlüğe girmiş. Türkiye Gümrük birliği sürecinden sonra AB uyum çalışmaları ile avrupa’dan uyarlanmış temel metin olarak çıkmış. Ticaret ve gümrük bakanlığı sorumludur. On üç kısımdan oluşan içerikler:
1) Genel hükümler: kanunda geçen hükümler ve gümrük deyimlerinin izahı öncelikle yapılır.
2) Gümrük vergileri ile eşya ticareti konusunda öngörülen diğer önlemlerin uygulanmasına ilişkin unsurlar:
Eşyanın tarifesi; ürün kodlarıyla sınıflandırılması.
Eşyanın menşei; üretildiği yer.
Eşyanın kıymeti; üretim, sigorta, maliyet
3) Taşıtların kontrolü ve gümrük bölgesine getirilen eşya gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanıma tabi tutulana kadar uygulanacak hükümler.
4) Beyan ve beyanname konusunu ele alıp incelemiş, gümrük rejimlerine yer verilmiş.
5) Türkiye gümrük bölgesinden çıkan eşya
6) Muafiyet ve istisna uygulanarak ithali gerçekleştirilecek eşyalar neler olduğu konusu.
7) Sınır ticareti
8) Posta ile gelen- giden eşyaların tabi oldukları gümrük işlemleri anlatılmakta ve akaryakıt, kumanyalara ilişkin yasal düzenlenmelere yer verilmiş.
9) Eşya sahibinin gümrük vergisi ödeme zorunluluğunu ifade eder.
10) Diğer hükümler
11) Cezalar
12) İtirazlar
13) Yürürlükten kaldıran hükümler, geçici maddeler ve yürürlük: gümrük müşavir ve müşavir yardımcılarına uygulanabilecek disiplin cezaları konusudur.

BUHRANLI YILLAR VE SONRASI



Avrupalı yatırımcılar paralarını altın karşılığı para basmayı sürdüren ortamda ABD bankalarına yollamışlar ve newyork yeni dünya finans merkezi olmuştur. 24 Ekim 1929’da borsa çökmüş ‘kara Perşembe’ olarak bilinen bu tarihte borsada 4milyar doların üzerinde kayıp yaşanmış, 4000 banka batmıştır. Ekonomi daralmış.
Türkiye lirasının sterlini karşısında değer kaybetmesi sonucu 20 şubat 1930’da Türk Parasının kıymetini koruma hakkında kanun çıkarılmıştır.
T.C Merkez Bankası kurulmuştur.
1930 Ankara’da Birinci Sanayi Kongresini düzenlemiştir.

DEVLETÇİLİK DÖNEMİ UYGULAMALARI
• Korumacılık
• Özel teşvik
• Devlet eliyle kurulması
Türkiye sanayi kredi bankası(TSKB) görevleri;
Sanayi kuruluşlarına kredi sağlamak
Milli sanayinin hammadde sağlamasına aracı olmak
Sanayicilere verilecek teşvikte aracılık etmek
Küçük üretici ve kooperatiflere hammadde ve kredi gibi olanak sağlamak olarak tanımlanır.
Sümerbank 1933 yılında sanayi ve bankacılık hizmetlerini yerine getirmek için kurulmuştur.

BANKALARIN FONKSİYONLARI


1. FON AKTARIMI

2.HİZMET FONKSİYONU

3.KAYDİ PARA YATIRMA FONU

4.EKONOMİYE YARDIM FONU


FON AKTARIMI: Fon fazlası olandan fon eksiği olan para akışı finansal sistem içinde tasarruf edilen fonları fon fazlası olanlardan toplayıp fon ihtiyacı olanlara aktarır.

HİZMET FONKSİYONU: Bankalar mevduat toplamak ve kredi toplamak gibi temel işlevlerin yanı sıra çeşitli hizmet ürünleri sunan finans kuruluşlarıdır. Ürünleri sunarken çeşitli komisyonlar ve masraflar geliri elde eder.

Sigortacılık Genel Prensipleri



Sigorta branşları için geçerli olan ve ülkemiz mevzuatına da uyan ana prensipleri genel anlamda şu şekilde sıralayabiliriz:

1=Mutlak İyi Niyet Prensibi :
2=Sigortalanabilir Menfaat Prensibi :
3=Tazminat Prensibi :
4=Yakın Neden Prensibi :
5=Rücu Prensibi :

Bankaların Fon Aktarma Fonksiyonu


Bankaların en temel fonksiyonu, finansal sistem içinde tasarruf edilen fonları toplayıp, fon ihtiyacı duyanlara aktarmasıdır. Bunun karşılığında bankalar faiz geliri elde ederler. Sistem bankalara duyulan güven üzerine kuruludur.

Hizmet Fonksiyonu
Bankalar havale, çek, dış ticaret işlemlerinde aracılık, türev ürünlerle müşterilerin finansal risklerini yok etmek , fatura, vergi ve üniversite harçlarının tahsilatı gibi hizmetler sunarlar ve bunların karşılığında da belirli bir miktarda veya oranda ücret ve komisyon talep ederler. Ayrıca son yıllarda bankalar, elektronik bankacılık, büyük marketlerde finansal hizmetler, otomobil ve inşaat firmaları ile ortak kampanyalar düzenleyerek müşterilerine hizmet etmektedirler.

Kaydi Para Yaratma Fonksiyonu
Örneğin kanuni karşılık oranı 0,20 iken bankaya yatırılan 700 TL’ lik bir mevduat:1/0,2 x 700 = 3500 TL kaydi para yaratacaktır.

Para ve Sermaye Piyasasında Bankalar
Bankalar, MB para politikalarının ekonomiye doğrudan yansıtılmasında önemli bir rol üstlenirler. MB reeskont, APİ, karşılık oranları gibi para politikası araçlarıyla bankaların kredi mevduat hacim ve fiyatlarını doğrudan etkiler. Ayrıca Sermaye Piyasasında etkin çalışan bir bankacılık sistemi, ekonomiye uzun vadeli ve düşük maliyetli kaynak aktarılmasına aracılık ederek, üretim ve ekonomik büyümede önemli bir rol üstlenirler.

Sigortanın İşlevleri


-Sigorta, tüccar ve sanayicilerin, karşı karşıya kalabilecekleri tehlikeleri düşünüp, paralarını ihtiyat fonu oluşturmada kullanarak bağlamalarını önler. Böylece küçük bir prim karşılığında, bu tür fonlara yatırılacak kaynaklar yatırıma yönlendirilebilecek, bu da ticaret ve sanayinin gelişmesine katkıda bulunacaktır.

Sigortacılar, zaman içinde elde ettikleri geniş bilgi ve deneyim sonucu, hasarların azalması için alınması gereken önlemler konusunda, poliçe sahiplerine önerilerde bulunurlar. Özellikle yangın ve kaza sigortalarında, riziko müfettişlerinin belirlemeleri büyük önem taşır. Birçok rizikoya, ancak belirlenen önlemlerin alınması karşılığında teminat verilmektedir. İş kabulü ve fiyatlandırma esasları da bu konuda önemli rol oynamaktadır.

8 Ekim 2013 Salı

Aşkın Sigorta



    Sigorta bedelinin sigorta değerinden daha fazla olmasına aşkın sigorta denir. Bu durumda sigorta bedelinin sigorta değerini aşan kısmı geçersiz sayılır. Ancak sigorta konusu menfaatin değeri, sözleşmenin kurulması sırasında 'mutabakatlı sigorta- değer' ile belirlenmiş ise sigortacı, aşkın sigorta iddiasında bulunamaz.
   
     Sigortalı malın değeri sözleşme yapılırken taraflarca birlikte tespit edilmişse, sigortacı bu şekilde saptanmış değere, rizikonun gerçekleşmesi halinde itiraz etmeden, sigorta bedelini ödemek zorunda kalır.

IBAN Nedir?


Avrupa Birliği düzenlemeleri çerçevesinde, ülkeler arasında gerçekleştirilen para transferlerinin hızı ile kalitesini artırmak ve maliyetlerini düşürmek amacıyla International Bank Account Number-IBAN adı verilen uluslararası banka hesap numarası standardı geliştirilmiştir. IBAN bugün 33 Avrupa ülkesinde kullanılmaktadır.

IBAN’ın amacı Avrupa ülkelerindeki banka ve diğer finansal kurumlar aracılığı ile gerçekleştirilen para transferlerindeki hataları ve bundan doğan gecikmeleri engellemektir. IBAN sayesinde transfer edilen para daha hızlı ve hatasız bir biçimde göndericinin hesabından alıcının hesabına geçmekte; böylece, işlemlerde oluşan hatalardan kaynaklanan bekleme süreleri ve ek maliyetler ortadan kalkmaktadır

Sigortada Risk Çeşitleri


-Gerçek Riskler;riskle karşılaşan kişinin herhangi bir kazanç beklentisinin olmadığı risklerdir.

-Spekülatif Riskler;riskle karşılaşıldığı zaman taraflardan birinin kazanç sağladığı risklerdir.

-Temel Riskler;doğal felaketler,savaş gibi olaylardan kaynaklanan bireysel olmayan risklerdir.

-Özel Riskler;sınırlı sayıda bireyi etkileyerek münferit olaylar biçiminde ortaya çıkan risklerdir.

-Olağan Riskler;günlük hayatta daha sık karşılaşılan ve zararı ferdi olarak üstlenebilen risklerdir.

Kredi Skoru Neye Göre Hesaplanır?


Kredi Kayıt Bürosu, bu bilgileri net olarak paylaşmasa da, diğer ülkelerdeki hesaplamadan esinlenerek, yerli bankalar tarafından kurulmuş bu büro yurtdışındaki sistemlerdekine benzer verileri göz önüne alır. Kredi skorunuzu etkileyen bir çok faktör vardır. Bu faktörlerden en önemlileri ise şöyle sıralanabilir:

• Şu anki net geliriniz
• Geçmişte kullanmış olduğunuz krediler -Mortgage, ihtiyaç kredisi, konut kredisi, kredi kartları vb.-
• Kullandığınız kredi kartları, tipleri ve yapmış olduğunuz kredi kartı borcu ödemeleri
• Varsa şu an hala ödemekte olduğunuz bir borç
• Varsa karşılıksız çekleriniz ve batık kredileriniz
• Bankanızla kaç yıldır çalışıyor olduğunuz
• Ödeme tarihçeniz, geç ödemeler, borcun ne kadar geç ödendiği
• Yüksek borçlanma oranı
• Varsa daha önce kefil olduğunuz borçlar

1923-1929 Dönemi Türkiye Ekonomisi



1923 yılı geçmişle olan bağları kapsamında siyasi bir devrim olmasının yanında iktisadi açıdan da 1908 ve 1922 iktisadi politikalarının sürekliliği anlamını taşımıştır. Milli iktisat okulunun kalkınma ve modernleşmenin temelinde devlet desteği yaklaşımı 1923 sonrası iktisat politikalarına pusula olmuş ve sonraki dönemi etkilemiştir. Bu dönemde mevcut tekeller imtiyazlı yerli ve yabancı şirketlere nakledilmiştir. 1924 yılında İş Bankası kurulmuş ve bu kuruluşun özel bir önemi vardır. Siyasi kadrolara mensup siyasi kadrolara mensup aktörlerle sermaye çevreleri yakınlaşmıştır. Aynı zamanda bu dönemde yabancı sermaye hareketleri desteklenmiş ve yabancı yatırımlar önemli hale gelmiştir.Dönemin önemli gelişmelerinden diğeri 1923’te oluşturulan İzmir İktisat Kongresi olmuştur. Bu kongrede yeni rejimin karşılaşabileceği tüm iktisadi siyaset“title=”politika” >politika sorunları tartışılmış, tüccar, sanayici ve amele gruplarının oylarıyla karar alınmıştır. Kongre sonucunda iktisadi esaslar kabul edilmiş ve bunlar milli iktisat okulu kararlarıyla paralellik göstermiştir. Genel olarak kalkınmacı, yerli ve yabancı sermayeyi destekleyen, çiftçiyi özendirici, ekonomik hayatla milli unsurları taşımayı hedefleyen politikalar belirlenmiştir. Yedi yıl boyunca uygulanan iktisat politikaları belirlenmiştir.

1926 yılında Kabotaj hakkı yabancı sermayeye yasaklanmıştır. Tarım kesimiyle ilgili olarak yarı feodal bir ortaçağ vergisi olan Aşar vergisi 1925’te kaldırılmıştır. 1927’de Teşvik’i Sanayi Kanunu’nun ilanı ile sınaî yatırım ve işletmelere geniş ayrıcalık ve teşvikler verilmiştir. Dönemin iktisat politikaları 1929 Büyük Buhranı’nın yaşanmasıyla ciddi anlamda olumsuz etkilenmiştir. Aslında Büyük Buhran yaşanmasa da Türkiye ekonomisi Osmanlı borçlarının ilk taksitini ödemeye başlamıştır.1929 yılının etkileri iktisat politikalarını yeni bir sürece sürüklemiştir.

KAMBİYO MEVZUATI


Dış ticarette 3 tane mevzuat vardır.
1-Dış ticaret mevzuatı
2-Gümrük mevzuatı
3-Kambiyo mevzuatı

Kambiyo: Bir ülkenin parasının başka bir ülke parası üzerinden değişim değerini ifade eder.Sadece parayı değil yabancı para cinsinden düzenlenmiş poliçe,çek,bono ve senetleri kapsamaktadır.
1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma kanunuyla kambiyo mevzuatı kabul edilmiştir.

-*-*Kambiyo Mevzuatının İçeriği-*-*
*Türk Lirası
*Türk Lirası ile ödemeyi sağlayan belgeler
*Efektif banknot ( kağıt para )
*Döviz içeriği ( demir ve kağıt para )
*Kıymetli madenler ve kıymetli taşlar

-**- 1991 yılında IMF tarafından Türk Lirası konvertibl tescil edilmiştir.-**-
A- Türk Parasına ve Dövize İlişkin Hükümler
1-Türk Parasına İlişkin Hükümler
2-Dövize İlişkin Hükümler
B-Kıymetli Maden ve Kıymetli Taşlara İlişkin Hükümler
C-İhracata İlişkin Hükümler
Türk parasının kıymetini koruma kanununun çerçevesinde ihracatı yapılan malların bedelleri döviz tevdiat hesabına aktarılarak yabancı paraya dönüştürülür. Ve karşılığında döviz alım belgesi ( DAP ) alınır.
-- İhracat Bedelleri Tahsil Yolları --
a- Bankalar aracılığıyla havale şeklinde
b-Efektif olarak
c-Çek olarak
d-Kredi kartı ile
-**- Peşin döviz karşılığında ihracat 18 ay içerisinde gerçekleştirilmelidir. -**-
D- İthalata İlişkin Hükümler
İthalat bedelleri uluslararası anlaşmalar çerçevesinde konvertibl döviz ile yapılır.
-- İthalat bedelleri şu yöntemlerle ödenir. --
a- Banka kaynaklarıyla
b- İthalatçılara ait DTH'tan
c- Kredi kartından
d- Mahsuplaşma ile ( hesaplaşma )

1923-1938 Para POLİTİKASI


Para politikası tedbirlerinin ekonomik istikrar ile olan ilişkileri konusunda ülkemizdeki uygulamalardan alınacak önemli dersler vardır. Özellikle 1923-1938 yıllarını kapsayan Atatürk dönemi para politikası uygulaması, asker kişiliği ve kimliği olan ulu önderin ekonomi alanında da ortaya koyduğu dehasını ifade etmek açısından önemlidir. Çünkü, günümüzde bir çok bürokrat ve siyasinin yapamadığını Atatürk tek başına ve hem de yıkılan bir imparatorluğun kalıntıları üzerindeki yeni Türk Cumhuriyetinin on beş yılında gerçekleştirmiştir.

Atatürk'ün ortaya koyduğu Karma Ekonomi Modeli'nin temek özellikleri makro büyüklükler açısından incelenecek olursa ; eke alınan konulardan bir tanesi ; enflasyonu önleyen güçlü bir Türk Lirası , iyi işleyen bir bankacılık sistemi organizasyonu sonucu ve sonuçta kaynak ve harcamaları birbirine eşit bir para politikasıdır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, Türkiye'de 1923-1938 yıllarını kapsayan Atatürk dönemi para politikasıdır.

İthalat Bedelinin Faktöring Yöntemi ile Ödenmesi


-Türkiye de yerleşik faktör kuruluşu yurt dışındaki satıcı ile faktöring sözleşmesi imzalar.
-Sözleşme kapsamında faktör kuruluşu ithalat bedelini ihracatçı firma adına yurt dışına transfer eder.
-Gümrük idaresine bankaca verilen yazı üzerine faktör kuruluşu yerine ithalatçı firma adı yazılır.
-Transferi yapan bankaca işlem peşin ödeme şekli esaslarına göre gerçekleştirilir ve gümrük yazısı üzerinde belirtilir.
-İthalat sırasında ithalatçı firma tarafından hazırlanan GB üzerine transferi yapan banka ismi aracı olarak kaydedilir.
-Mal bedeli ithalden önce satıcıya ödendiği için KKDF ödenmeden mal gümrükten çekilir.

Gümrük Nedir ?



Bir ülkeye giren ve kanunların tanıdığı istisnalar dışında kalan mal ve eşyadan

sınırlarda, istasyonlarda, hava ve deniz limanlarında alınan vergi ve resimlerdir

GÜMRÜĞÜN AMAÇLARI NELERDİR?

•Devlet Hazinesine Gelir Sağlamak
•Yerli Sanayiyi dış rekabetten korumak
•Ülkeye giren malları
• Ülkeden çıkan malları kontrol altında tutmaktır.
Neler Gümrük Denetimine tabidir?

Türkiye Cumhuriyeti Toprakları, Karasuları, İç suları Hava sahasını kapsayan yerler Gümrük bölgesine giren insan, Gümrük bölgesine giren eşya Gümrük Bölgesine giren taşıtlar gümrük denetimine tabidir.
Gümrük denetimi nasIl tamamlanır?

Gümrük mevzuatına ve gereken hallerde gümrük gözetimi altındaki eşyaya uygulanacak hükümlere uyulmasını sağlamak üzere

Eşyanın muayenesini, Belgelerin varlığının, Belgelerin gerçekliliğinin kanıtlanmasını, Fatura hesaplarının, Diğer yazılı belgelerin tetkikini, Nakil araçlarının kontrolünü, bagajların ve kişilerin yanlarında yada üstlerinde taşıdıkları eşyanın kontrolünü yapmak sureti ile tamamlanır.

Uluslararası Pazara Giriş Kararı


     Dış pazarların geniş, çok çeşitli ve çok boyutlu olmaları, rekabetçi olunabildiği ölçüde yurt içi pazardaki ile karşılaştırılamayacak derecede büyük satış ve kar imkânı sağlar ve bu dış pazarlara çekici güç etkisi yapar. Büyüme amacı ile değil de, işletmenin sadece varlığını sürdürebilmesi için dışa açılmasının şart olduğu durumlar da olabilir. Ülkede hükümetin koyduğu sınırlamalar işletmeleri dış pazarlara itebilir.

      İhracata ve diğer dış açılma şekillerine verilen teşvikler de dış pazarlara açılarak büyümeyi çekici yapar. İşletmelerin uluslararası pazarlara girmelerini olumlu etkileyen diğer bir faktör de, bu pazarlarda görülen küreselleşme olgusudur. İletişim ve ulaşım teknolojilerinde kaydedilen hızlı gelişmeler, özellikle genç kuşak insanlarda zevklerin ve tercihlerin gitgide birbirlerine benzemesi sonucunu doğurmaktadır. Pazarların küreselleşmesi de, pazar bölümlendirme, yerel markalar ve küçük ölçekli üretim yerine, standardizasyona, standart mal ve markaların küresel düzeyde büyük ölçekli olarak daha düşük maliyetlerle üretimine yol açmaktadır.

DOLAŞIM BELGELERİ

Dolaşım Belgeleri kaç tanedir arasındaki fark nedir?

İki tane dolaşım belgesi vardır.
* A.TR Belgesi
* EUR.1 Belgesi

FARKLAR:
- A.TR Belgesinde menşe yoktur. EUR Belgesinde menşe vardır.
-A.TR Belgesi Avrupa Birliği ülkelerine EUR.1 de ise EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Topluluğu) ülkelerine gider.

İHRACATTA RİSKLERİ ORTADAN KALDIRMAK

İHRACATTA RİSKLERİ ORTADAN KALDIRABİLMEK İÇİN;

•ALICI HAKKINDA ARAŞTIRMA YAPILMALIDIR...
•İYİ BİR SÖZLEŞME YAPILMALIDIR: Alıcının vermiş olduğu siparişi mutlaka yazılı olarak almak, sözleşme yapmak, peşin ödemeli çalışmak ya da kısmi avans almak, akreditifli ödeme ile çalışmak, alıcı hakkında bankalar kanalı ile araştırma yaptırmak ya da banka teminatı almak alıcı riskini azaltabilir.
•İHRACAT KREDİ SİGORTASI YAPILMALIDIR: Ülke riskini azaltmak için Eximbank ihracat kredi sigortası yaptırmak bu riski azaltabilir.
•TAŞIMA SİGORTASI YAPILMALIDIR: Malların yolda zarar görmesini önlemek için sigorta mutlaka yapılmalıdır.
•GEREKİYORSA GÖZETİM ŞİRKETİYLE İHRACAT YOLUNA GİDİLEBİLİR.
•TÜREV ÜRÜNLERİNDEN FAYDALANILMALIDIR

Bankalarda Risk Yonetım Sureci


        Risk yönetimi neden önce bankalarda başlamıştır? Çünkü, bankacılık risk yönetme sanatıdır. İşletmeler, kar elde etmek için gerçekleştirdikleri faaliyetler sırasında genellikle dolaylı olarak ve çoğu zaman da farkında olmadan risk alırlarken, bankalar bilerek ve isteyerek risk alırlar. Kredi verirken bankaların kar elde etmek için sattığı şey, aslında para değil, güvendir. Bir tarafta mevduat müşterisine verilen güvence, diğer tarafta kredi müşterisinin krediyi geri ödememe ihtimali ile karşılık bulabilmekte ve bankalar aldıkları kredi riskinden zarar edebilmektedirler.

      Müşterinin mevduatını alıp kredi olarak verirken bu hizmetten güven müessesesi sıfatıyla para kazanan bankaların krediyi geri alamama riski her zaman mevcuttur. İşte bu riskin gerçekleşmesi ve bankanın bu işlemden zarar etmesi durumunda zararın mevduat müşterisine yansımıyor olması, yani bankanın bu riski karşılamaya yetecek sermayeye sahip olması gerekir. Bankalarda risk yönetiminin önemi burada ortaya çıkmaktadır. En basit ifadesi ile risk yönetimi, kredinin geri ödenmeme ihtimalinin ve geri ödememe durumunda olası kayıp tutarının istatistiksel olarak hesaplanması, kredinin ancak bu kaybı karşılamaya yetecek kadar sermaye mevcutsa verilmesini sağlayacak bir yöntemler ve işlemler topluluğudur.

       Risk yönetimi öncelikle bankalarda başlamış olmakla beraber, bankaların ardından gerek Avrupa ve gerekse Amerika’da birçok şirketin risk yönetimi metodolojilerini uyguladıkları görülmektedir. Türkiye’de de işi sadece risk yönetimi ile uğraşmak olan bölümlere sahip bazı büyük şirketler mevcuttur.

3 Ekim 2013 Perşembe

Faiz Riskinin Nedenleri



1. Yeniden Fiyatlandırma Riski: Finansal aracılar gibi bankalar da faiz riskiyle birçok şekilde karşılaşmaktadır. Faiz riskinin en çok tartışılan şekli, vadelerden (sabit orandan) ve bankanın varlıklarının, yükümlülüklerinin ve bilanço dışı (OBS) pozisyonlarının yeniden fiyatlandırılmasından (dalgalı orandan) kaynaklanan risk şeklidir. Yeniden fiyatlandırmanın yol açtığı faiz oranlarındaki değişme bankanın gelirlerinde ve temel ekonomik değeri üzerinde büyük önem taşımaktadır. Örneğin, uzun dönemli sabit orandan bir krediyi kısa dönemli bir mevduatla fonlayan bankanın, faiz oranları yükseldiği taktirde hem pozisyondan kaynaklanan gelecekteki gelirinde hem de kendi değerinde azalmalar olacaktır. Bu düşüşlerin nedeni, kredilerin vadesi boyunca, nakit çıkışlarının sabit oluşudur. Oysa, fonlamada ödenen faiz değişkendir ve kısa dönemli mevduatın vadesi dolduktan sonra da yükselir.

2. Gelir Eğrisi Riski: Fiyatlandırmalardaki uyumsuzluklar, bankanın gelir eğrisinin eğiminin ve şeklinin değişmesine yol açar. Bu risk, gelir eğrisindeki beklenmeyen değişmelerin bankanın gelirlerinde ya da temel ekonomik değerinde ters yönde etkiler oluşturmasıyla ortaya çıkar. Örneğin, 10 yıllık vadesi olan ve 5 yıllık devlet kağıtlarıyla hedge edilen devlet tahvillerinin temel ekonomik değeri, pozisyon, eğri üzerinde birbirine paralel hareketlerle hedge edilse de, gelir eğrisi dikleştikçe, hızla düşer.

3. Temel Risk: Diğer bir önemli faiz riski de, benzer fiyatlandırma şekilleriyle farklı araçlara uygulanan oranlar üzerinden kazanılan ya da geri ödemeler arasındaki negatif korelasyondan kaynaklanan risktir. Faiz oranları değiştiğinde, bu farklılıklar benzer vadeleri olan varlıklar, yükümlülükler ve bilanço dışı pozisyonlar arasında yer alan nakit akışlarında ve kazançlarda beklenmedik değişmelere hız kazandırabilir.

4. Opsiyon Riski: Opsiyon, sahibine herhangi bir tarihten itibaren belli süre içinde, belirli bir faiz üzerinden borçlanma ya da borç verme hakkıdır. Döviz opsiyonlarında olduğu gibi, burada da opsiyonu edinen opsiyon satıcısına bir prim ödenmektedir. Faiz oranları da borsa dışında ve içinde işlem gören opsiyonlar olarak ayrılabilirler. Yani borsa ve tezgahüstü piyasalar (OTC) olarak iki farklı piyasada alınıp satılırlar. Sabit faiz düzeninin, yerini değişken faize bırakmasıyla faiz riski ortaya çıkmıştır. Faiz opsiyonları, bu riski ortadan kaldırmak için geliştirilmiş türev ürünlerdendir. Özellikle bankalararası rekabette önemli bir avantaj oluşturduğundan, bankaların sıklıkla baş vurduğu bir opsiyon türüdür. Faiz opsiyonları ile ileriye yönelik faiz riski ortadan kaldırılarak, kar potansiyeli korunabilmektedir. Faiz opsiyonları riskten korunma yanında spekülasyon amacıyla da kullanılabilir.

DIŞ TİCARETTE KULLANILAN BELGELER



*GÜMRÜK BEYANNAMESİ: Türkiye'den yurt dışına olan ihraç konusu malların yetkili gümrük idaresine beyaneme ile bildirilmesi zorunluğu vardır.Bu zorunluluk gümrük beyannamesi ile gümrüğe gelen malların kontrolunü sağlayan belgedir.

*NAVLUN FATURASI: ihracatçının navlun bedelini ödediğine dair ithalatçıya düzenleyerek gönderdiği faturaya denir.

*MENŞE ŞAHADETNAMESİ: menşe:bir eşyanın ekonomik milliyetidir. eşyanın tercihi olmayan menşe statüsünü kanıtlamaya yarayan bir belgedir.

*SAĞLIK SERTİFİKASI: gıda maddeleri ,canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin (et,süt,deri,bal vb)ihracatında bir ürünlerin hastalıksız veya sağlıklı olduğunu gösteren tarım il müdürlüğü tarafından tanzim edilir.

*TİCARİ FATURA:satıcı tarafından düzenlenen ürünün türünü ,miktarını ,fiyatını ve teslim şeklini gösteren kıymetli evrak niteliği taşıyan ve alıcıya teslim edilen bir belgedir.

DIŞ TİCARETTE PAZARA GİRİŞ YÖNTEMLERİ NEDİR?


Pazara nasıl girileceginin belirlenmesi en önemli kararlar arasindadir.Giriş şekli seçilirken ihracatçı ihraç pazarında talep edilen hizmet düzeyinin tarifeler ve nakliyenin marka bilincinin ve rekabet avantajının iç pazardakilere benzeyip benzemediğini göz önünde bulundurmalıdır.

PAZARA GİRİŞ ŞEKLİNİ ETKİLEYEN UNSURLAR :

-işletmelerin amaç ve hedefleri
-girilecek ülkedeki siyasi ekonomik ve yasal çevre
-kaynaklar
-pazar potansiyeli
-rekabet çevresi
-ürün karakteristligi
-yönetimin odaklandigi konular

Şirket Birleşmelerinin Türleri



a) Yatay birleşmeler : Aynı amaç ve konu çerçevesinde faaliyette bulunan şirketler arasında çoğu kez pazar payını arttırarak rakiplerini güçsüzleştirmek ya da yeni sinerjiler yaratmak amacıyla gerçekleştirilir.

b) Dikey birleşmeler : Bir ürünün üretiminden dağıtım ya da doğrudan satışına kadar geçirdiği değişik aşamalarda farklı faaliyetlerde bulunan şirketlerin birleşmesine denir.

c) Karma birleşmeler: Değişik alanlara kısa zamanda girmenin yoludur.Birbiri ile organik bir ilişki içinde olmayan farklı faaliyet alanlarındaki şirketlerin birleşmesi ile ortaya çıkar ki burada amaç, daha çok işletme riskini azaltmaktadır.

A.TR Dolaşım Belgesi



Türkiye-Avrupa Topluluğu gümrük birliği uyarınca, işlenmiş tarım ürünleri de dâhil olmak üzere sanayi ürünlerinde serbest dolaşıma ilişkin hükümlerin uygulanması için gerekli koşulların yerine getirilmiş olması halinde, ihracatçının veya gümrük beyannamesini imzalamakla yetkili kanuni temsilcisinin talebi üzerine gümrük idareleri ya da bu idarelerce yetki verilmiş kuruluşlarca düzenlenen belgelerdir.

A.TR Dolaşım Belgesi ilişkili olduğu eşyanın gümrük birliğinde serbest dolaşımda olduğunu göstermektedir. Bu itibarla gümrük birliği kapsamındaki bir ülkeden gelen ancak A.TR Dolaşım Belgesi bulunmayan bir eşyaya üçüncü ülkelere uygulanan vergi oranları uygulanmaktadır

Fiili İhracat


İhracat rejimi hükümlerine göre ihraç eşyasının Türkiye Gümrük Bölgesini terk ettiği tarihe verilen isimdir.Rejimin izahında fiili ihracata ilişkin olarak şu açıklamalar getirilmiştir :Eşyanın Türkiye Gümrük bölgesine terk ettiği tarih ;

a)Kara ve demiryoluyla çıkışlarda gümrük idaresince çıkış işlemleri tamamlanıp kara sınırından yabancı bir ülkeye çıktığı veya serbest bölgeye fiilen girdiği

b)Deniz ve havayoluyla çıkışlarda eşyanın yüklendiği deniz veya hava taşıtının hareket ettiği tarih olarak kabul edilir.

1950-1960 Demokrat Parti Dönemini


Türkiye ekonomisi açısından önemli bir döneminde ifade eden 50 li yıllar,politik gelişmelerden yanı sıra ,ekonomik değişimlerin de yaşandığı bir dönemdir.

Demokrat Parti iktidara geldiğinde Türkiye II.Dünya Savaşı boyunca sürdürmek zorunda olduğu silahlı tarafsızlık politikası nedeniyle yoksul düşmüş, ekonomik göstergeler itibariyle olumsuz bir görüntü arz etmektedir.Yoksul halk kitleleri ve tek parti döneminin verdiği bezginlik ile DP iktidara geldiğine tüm ülkede büyük bir umut ve beklenti hakimdir.

Eşyanın Gümrük Kıymeti


 Eşyanın gümrük işlemlerinde kullanılmak üzere tespit edilen değeri,eşyanın gümrük kıymetini ifade eder.Serbest dolaşımdaki bir eşyanın kıymeti ile aynı eşyanın gümrük kıymeti farklıdır.Ancak serbest dolaşımdaki eşyanın kıymeti gümrük idaresini ilgilendirmezken, hem ihraç edilecek eşyanın, hem de ithal edilecek eşyanın kıymeti gümrük idaresini yakından ilgilendirir.

Gümrük idaresi eşyanın kıymetinin gerçek veya gerçeğe yakın bir değer olmasını bekler ve her aşamada bunu kontrolünü yapar.Özellikle ithal eşyasının gümrük kıymetinin doğru beyan edilmesine gümrük idaresi çok dikkat eder. Çünkü ithalat esnasında alınan gümrük vergisi,katma değer vergisi,özel tüketim vergisi gibi vergiler eşyanın gümrük kıymeti üzerinden hesaplanmaktadır.ithal eşyanın gümrük kıymetinin tespiti,Cenevre kıymet sözleşmesinde belirtilen yöntemler kullanılarak yapılmaktadır.

Osmanlı'da İktisadi Görüşün İlkeleri Nelerdir



1.İaşe ( Provizyonizm) İlkesi: İktisadi faaliyetin amacı, vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Üretilen mal ve hizmetlerin, mümkün olduğu kadar bol, kaliteli ve ucuz olması, yani piyasada mal arzının mümkün olan en yüksek düzeyde olması temel hedeftir.

2.Gelenekçilik ( Tradisyonalizm) İlkesi: Osmanlının iktisadi görüşlerini belirleyen ikinci ve önemli unsur gelenekçilik ilkesidir. Gelenekçilik. '' sosyal ve iktisadi ilişkilerde yavaş yavaş oluşan dengelri, eğilimleri mümkün olduğu ölçüde muhafaza etme ve değişme eğilimlerini engelleme ve herhangi bir değişme çıktığı takdirde, tekrar eski dengeye ortadan kaldırma iradesinin hakim olmasıdır.Gelenekçilik ilkesininde arkasında iaşe ilkesinin yattığı görülür. Var olan üretim sisteminde bir denge vardır. Dengenin bozulması halinde bunalma düşme tehlikesi mevcuttur. Böyle bir durum endüstri öncesi toplumların temel kaybılardır. Bu nedenle uzun deneyim ve uyarlamalarla oluşan üretim ve istihdam yapısının değişmeden kalmasına özen gösterilmiştir.

3.Maliyecilik İlkesi: Osmanlı Devleti'nin iktisadi yaşamda düzenlemeleri yönlendiren üçüncü unsur Maliyecilik ilkesidir. Maliyecilik hazineye ait gelirleri mümkün olduğu kadar arttırmak, harcamaları ise kısmaktır. Bu dengenin bozulması ekonomideki dengelerin bozulması olacağından, devlet bu dengenin devamı için azami hassasiyet göstermektir. Osmanlı Devleti bu dengelerin bozulmaması için büyük bir hassasiyet sarf etmiş azami çaba sarf etmiştir.

DASK NEDİR?


Doğal Afet Sigortaları, ülkemizde 17 Ağustos 1999 Marmara Depremiyle gündeme gelen, zorunlu deprem sigortasının genel adıdır.

Doğal Afet Sigortaları Kurumu olan DASK, kâr amacı gütmeyen, işlerini sigorta tekniğine uygun olarak yöneten bir kurumdur, 7 kişilik bir heyet tarafından yönetilir ve Hazine Müsteşarlığı’nca denetlenir.
DASK’ın Amacı Nedir?

DASK’ın amaçları şöyle sıralanabilir:

1) Bütün konutları depreme karşı, güvence altına almak,
2) Mali hasarların yükünü reasüre ederek, paylaşmak,
3) Devletin, deprem kaynaklı giderlerini azaltmak ve gelecekte oluşabilecek hasarlar için fon oluşturmak.
4) Ülkemizde sağlıklı yapılaşmaya katkı sağlamak.
5) Toplum genelinde, sigorta bilincinin gelişmesine katkı sağlamak.

Bu amaçlar hem devletin hem de yaşayanların ortak çıkarları ile örtüşmesi bakımından da ayrıca önemlidir.

Sermaye Piyasası Nedir?



Sermaye piyasası hisse senedi gibi ortaklık sağlayan ya da tahvil, finansman bonosu gibi alacaklılık sağlayan yatırım araçları vasıtasıyla, tasarrufçulardan girişimcilere kaynak aktarılan piyasalardır.Yatırımcılar, yatırımlarını belli bir getiri beklentisi ile yatırım araçlarında değerlendirirler. Girişimciler ise, sermaye piyasasında ihraç ettikleri hisse senetleri veya borçlanma senetleri aracılığı ile yatırımcıların tasarruflarını reel yatırımlara dönüştürürler.

Banka ve aracı kurumları kapsayan aracı kuruluşlar, yatırımcıların talepleri ve beklentileri doğrultusunda sermaye piyasası alım-satım işlemlerini ve şirketlerin hisse senedi veya borçlanma senedi halka arzlarını gerçekleştirirler. Yatırımcılarla girişimcilerin piyasa aracılığıyla buluşması ekonomik büyümeye katkıda bulunmaktadır.

Sigortada Risk Kavramı



Risk,tarafların iradeleri dışında oluşan, maddi veya manevi zarara uğrama tehlikesi yaratma, belirsiz ve gelecekte ortaya çıkabilecek olayları belirlemektedir.

Riziko kavramı ise, ortaya çıkabilecek zararın olası nedeni, yani tehlike anlamında kullanılmaktadır. Sigortacının teminat altına alacağı rizikoları değerlendirmesi açısından önem taşıyan iki riziko kavramı vardır;

-Fiziksel riziko, tehlikenin gerçekleşme olasılığı üzerinde etkin olan noktaları ifade eder.

-Moral riziko, sigortalının tutum ve alışkanlıkları ile ilgilidir ve sigortalının en iyi niyetine bağlıdır.

Riskin, gerçekleşme ihtimali olan fakat ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen ve gerçekleştiği zaman maddi veya manevi anlamda bir kayba neden olan olayları içermesi gerekmektedir.

TEMEL BANKACILIK GELİR KAVRAMLARI


FAİZ:ekonomik olarak bir mal olan paranın zaman değerine denir.

ADAT:faiz hesaplarında kullanılan ve faize esas olacak para miktarı ile gün sayısının çarpılması ile elde edilen sayıyı.

KOMİSYON:bankalar tarafından herhangi bir kaynak maliyetine gerektirmeden gayri nakit işlemler ve risk doğurmayan hizmetler karşılığında alınan bedeldir.

MASRAF:bankaların yaptıkları hizmetler nedeni ile ettikleri gelirler.

KESİNTİ:devlet adına kaynakta KKDF BSMV ve spotaj gibi yükümlülükler nedeni ile brüt faiz üzerine yapılan eklenti veya faiz üzerinden indirimler.

KKDF: kaynak kullanım fonudur.kar üzerinden hesaplanarak resmi kuruma ödenmek üzere banka tarafından müşterilerine tahsil edilmektedir.

BSMV: banka sigorta muameleleri vergisidir.kar üzerinden hesaplanarak resmi kurumlara ödemek üzere banka tarafından müşterilerinden tahsil edilmektedir.

STOPAJ:vergilerin gelir elde ettiği anda devlet adına kaynağında kesilmesi yöntemidir.

29 Eylül 2013 Pazar

RİSK YÖNETİMİ



Fiyatlardaki değişkenlik mali piyasalar ve pazardaki çalkantının damgasını vurduğu bugünkü piyasa koşullarında, işletmelerin karşılaştığı riskler her zamankinden daha önemlidir ve risk yönetimi için yöneticilerin verdiği kararlar şirketin ekonomik performansında önemli etkiler yaratabilir.

Riskin ya da gelecekteki ekonomik sonucun kesinlikten uzak olması (beklenenin altında olduğu gibi üzerinde de gerçekleşebilmesi) bir işletmenin yaşamındaki, şirket stratejisi ile ilgili seçimlerden yatırımlara, finansmanlara, tedarik sistemlerine kadar, temel unsurları doğrudan etkiler.
İşlerinin barındırdığı risklerin yönetiminde ve risk yönetiminin getireceği değeri elde etmekte, şirketlere yardımcı olmak amacıyla Risk Yönetimi Çalışma Grubu benzersiz bir değer önerisi ile müşterilerimizin karşısına çıkar: servis alanı ve sektörel bazda derin bilgi ve deneyim ile hem finans hem de üretim ve dağıtım olmak üzere iki farklı sektörde uzmanlardan kurulu dünya çapında bir network.

Bankacılık Riski

Bankacılık riski’nde risk yönetimi aracılığıyla değer oluşturulması detaylı bir şekilde belirlenmiş bir yol haritasını takip eder: risk stratejisinin ve temel kavramların (örneğin, risklerin nicelleştirme modelleri ve iş modeli) belirlenmesi, uygulama metotlarının (teşvik sistemleri, raporlama, veriler, bilgilendirme sistemleri) geliştirilmesi ve son olarak şirket süreçlerinin uygulanması.

TUĞÇE KOÇAK

DIŞ TİCARET YAPMA NEDENLERİ



1)Ülkelerin kaynak donanımlarının farklılığı:Mukayeseli avantajlar

2)Ülkelerin bazı malların üretiminde uzmanlaşmaları:Kalite ve fiyat

3)İç ve dış fiyatlar arasındaki farklılık:Ölçek ekonomileri

4)İhtiyaç fazlası ürünlerin değerlendirilmesi

5)Yatırım mallarının temininde kolaylık
6)Sermaye birikiminin sağlanması


7)Farklılaştırılmış mallar ve talepler

8)Yeni iş sahalarının açılması

9)Teşvikler ve yardımlar

BAHAR ÖZGEN

E-Ticaretin Yönetime Etkileri



Elektronik ticaret ve özellikle de İnternet, firmaların iş yapma şeklini de değiştirmektedir;

Elektronikleşme: Bilgilerin elektronik ortamda tutulması ile, herhangi birisi, herhangi bir zamanda herhangi bir yerden ihtiyaç duyduğu bilgiye bir başkasına gerek kalmadan ulaşabilmektedir. Fiyat listeleri, sipariş formları, tanıtım filmleri, vb. materyaller firmanın servis bilgisayarından intranet aracılığı ile güncel olarak erişilebilmektedir.

Hareketlilik: İnternet teknolojisi, kişilere bulundukları yerden bağımsız olarak bilgiye erişim imkanı sunmaktadır. Müşterilerine destek vermek için seyahat eden çalışanlarının, ihtiyaç duyduğu bilgiye herhangi bir zamanda herhangi bir yerden güncel olarak ulaşabilmesi, firmanın müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap vermedeki performansını artırmaktadır.

Çabukluk: İş adamları, güncel bilgilere gece veya gündüz istedikleri zaman ulaşabilmektedir. İş ortağının veya firmasının web sitesine ulaşarak son fiyat listesine, üretim rakamlarına, malların çıkış tarihine kolaylıkla erişebilmektedir.

Çalışma Grupları: İnternet, verinin paylaşımına ve çalışanların işbirliği yapmasına da altyapı sunmaktadır. Firmalar, haber grupları, konuşma odaları, vb. araçlar ile değişik coğrafi yerlerdeki çalışanlarını biraraya getirerek çalışma grupları oluşturabilmekte, müşterilerinin önerilerini değerlendirebilmektedir.

BURAK SEVİNÇ

Uluslararası Pazarlama Stratejisi Geliştirmenin Adımları Nelerdir?



Başlıca Pazarlarda Yer Almak
Yalnızca kendi bölgesinde uluslararası ticaret yapıyor olmak, uluslararası bir şirket olmak anlamına gelmemektedir. Örneğin yalnızca Türk Cumhuriyetleri'nde faaliyet gösteren bir Türk şirketinin başarılı bir uluslararası şirket olabilmesi için ABD, Avrupa, Uzakdoğu gibi pazarlarda da faaliyet gösterebiliyor olması gerekir.

Ana Üründe Standardizasyon
Başarılı uluslararası markalara bakıldığında, en az bir temel ürünün, dünyanın her yanında aynı kalitede pazarlandığı görülür. Onlar, yerel ihtiyaçlara göre de farklı ürün ve markalar yaratabilir. Ancak temelde değişmeyen, ana markayı taşıyan üründür. Örneğin gıda sektöründeki uluslararası bir firmanın, dünyanın her yerinde aynı lezzette ve kalitede ürünlerine ulaşılabilir. Bu firma ana ürünü ya da ürünleri dışında, bardak, tişört gibi farklı ürünleri de pazarlayarak gelir sağlayabilir ve markanın tanınırlığını artırabilir.

Değeri Yüksek Faaliyetlerin Az Sayıda Ülkede Yoğunlaştırılması
Üretim süreçlerinde yapılan bazı yatırımlar, yüksek maliyetleri beraberinde getirir. Günümüz dünyasında, maddi değeri yüksek faaliyetlerin, her ülkede değil, birkaç uygun ülkede yürütülmesi, önemli stratejilerden biri olarak kabul edilmektedir. Örneğin, faaliyet gösterilen her ülkede fabrika kurmak yerine, bölgelere fabrika kurmak, doğru bir strateji olarak kabul edilir. Büyük uluslararası şirketler, Avrupa, Afrika, Ortadoğu, Uzakdoğu gibi gruplandırmalar yaparak, ana üretim merkezlerini her bölgede bir ülkeye taşımaktadır.

Bütünleşik Pazarlama Uygulanması
Başarılı uluslararası markaların ortak bir noktası, dünyanın her yerinde uygulayabildikleri temel bir pazarlama sistemlerinin olmasıdır. Dağıtımdan iletişime, üretimden paketlemeye kadar, standartları belirleyen bir ana şablon bulunur ve bu şablon, faaliyet gösterilen her noktada uygulanır. Aynı yöntem, iletişimde de kullanılır. Farklı kültürlere göre, farklı reklam filmleri çekilebilir, farklı iletişim araçları kullanılabilir, ancak ana mesaj her zaman aynıdır.

Rekabet Stratejilerinin Ülkeler Arasında Bütünleştirilmesi
Uluslararası şirketlerin rekabet stratejileri, ülkeden ülkeye taktiksel farklılıklar gösterse de, yaklaşım olarak bütünlük gösterir.

MERVE KILINÇ

İHRACATIN FAYDALARI


- Firmaya düzenli para akışı, yeterli işletme sermayesi sağlar.
- İş süreçlerini kolaylaştırır.
- İşi büyütmenin en iyi yoludur.
- Karlılık artar.
- Daha çok kişiye iş sağlanır.
- Devalüasyona karşı korur.
- Diğer kültürlerle ilişki nedeniyle kişisel tatmin, frimaya daha da gelişme motivasyonu sağlar.
- Dünya nüfusunu düşünülür ise çok sayıda müşteriye ulaşılır.
- Makro ekonomik krizlere karşı daha dayanıklı olunur.
- Marka diğer ülkelere tanıtılır.
- Mevsimsel satışlardaki dalgalanmalar dengelenir.
- Pazar çeşitlendirmesiyle risk dağıtılır.
- Rakiplerin küçülttüğü iç pazara bağımlı kalınmaz.Tüm pazarlarda rekabet edebilirliliğiniz artar.
- Satışlar artar.
- Teknoloji ve inovasyon / yenilik kapasitesini sürekli artırma imkanı sağlar.
- Uluslararası iş dünyasının bir parçası olmayı sağlar.
- Üretim kapasitesini tam kullanarak birim maliyetlerini düşürür.
- Ürünlerin yaşam süresi uzar.

HÜSEYİN ÇELİK

Kambiyo İşlemlerinin Özellikleri


Kambiyo işlemleri gerçekleştirilirken aşağıdaki özellikler dikkate alınmalıdır,
- İşlemler yabancı para birimi üzerinden (sabit kurla) tek numaralı hesaplara kaydedilir.
- İşlem (efektif vaziyeti ve döviz vaziyeti hesapları dışındaki), iki yabancı paralı hesabı ilgilendiriyorsa sadece bu yabancı paralı hesaplar arasında kaydedilir.
- İşlem, bankanın yabancı para pozisyonunda (durumunda) azaltma yaratıyorsa efektif vaziyeti veya döviz vaziyeti hesaplarından biri, yabancı paralı diğer hesaplara karşılık, borçlanır. Tersi durumda da alacaklanır.
- Efektif Vaziyeti borçlandığı zaman, işlemin yabancı paralı tutarının karşılığı Türk parası üzerinden, Efektif Alım Satım Hesabı alacaklanır. Aynı ilişki Döviz Vaziyeti ile Döviz Alım Satım hesapları arasında da geçerlidir.
- Yabancı para alım satımın yarattığı kâr veya zarar Efektif Alım Satım ve Döviz Alım Satım Hesapları üzerinden ve ticari işletmelerinde emtia satış kârının “tek hesaplı” uygulamada belirlendiği şekilde hesaplanır.
- Efektif ve döviz satışında satılan efektif ve döviz satış bedeli üzerinden % 0,1 Komisyon ve Komisyon üzerinden de % 5 Bankacılık ve Sigorta Muameleleri Vergisi tahakkuk ettirilir.

İZMİR İKTİSAT KONGRESİ



İzmir İktisat Kongresi(17 Şubat 1923)

Lozan Barış görüşmelerinin 4 Şubat 1923’te anlaşma sağlanmadan kesildiği sırada Türkiye’de ekonomik alanda faaliyet gösteren her meslek grubundan temsilciler Yeni Türk Devletinin ekonomik durumunu görüşmek üzere İzmir’de bir araya gelmişlerdir. Çiftçi sanayici tüccar ve işçi kesimlerinden toplam 1135 kişinin katıldığı bu kongredeki görüşmelerin sonunda Misak-ı İktisadi(Ekonomik Yemin) kabul edilmiştir.

Misak-ı İktisadinin önemli kararları şunlardır:

• Yerli malı kullanılması sağlanmalıdır
• Teknik eğitim geliştirilmelidir.
• Ham maddesi yurt içinde olan sanayi dalları kurulmalıdır
• Küçük imalattan büyük işletmelere geçilmelidir
• Özel teşebbüse kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalıdır
• Demiryolu inşaatı programa bağlanmalıdır
• Yabancıların kurduğu tekellerden kaçınılmalıdır
• İşçilerin durumu düzeltilmelidir.

ORÇUN ŞİMŞEK

İHRACAT NASIL YAPILIR ? ( ÖRNEK )


1- Emre Bey öncelikle ihraç edeceği eşyaya göre İhracatçı Birliğine üye olur.

2- Vana üreten ve ihracat yapmak isteyen Emre Bey, vana ithal etmek isteyen firmalarla görüşür. Firmalarla görüşmenin en kolay yolu internet üzerinden bilgi toplamak, ihracat ile ilgili kuruluşlardan destek almak ve fuarlara katılım sağlamaktır.

3- Firmalar vana için Emre Bey'den fiyat teklifi alır. Verilen fiyat teklifi ve diğer koşullar alıcı firmanın istediği gibi ise karşılıklı anlaşılır.

4- Emre Bey bir gümrük müşaviri ile irtibata geçip, ihracat için gerekli belgeleri hazırlar.

5- Gümrük müşaviri ihracatın yapılacağı ülkeye göre A.TR Dolaşım Belgesi, EUR.1 Dolaşım Sertifikası ya da Menşe Şahadetnamesini ve İhracatçı Birliği masraflarını ihracatçı adına öder.

6- Bu arada Emre Bey ihraç edeceği vananın paket listesini, sigorta işlemlerini ve faturasını düzenler.

7- Hazırladığı tüm belgeleri gümrük müşavirine teslim eder. Emre Bey ya da gümrük müşaviri nakliyeciler ile görüşür.

8- Gümrük müşaviri ilgili gümrük müdürlüğüne gidip beyannameyi tescil ettirir.

9- Teslim şekline göre vana, ithalatçıya teslim edilir.

10- Ödeme şekli mal mukabili ise; ithalatçı, vana kendisine teslim edildiğinde ödemeyi yapar. Akreditifli ödeme de tercih edilebilir. Peşin ödemelerde ise, öncelikle Emre Bey'in hesabına ödeme yapılır, daha sonra hesabında parayı gören Emre Bey ihracatı gerçekleştirir.

NAZLI PARİMLİ

SİGORTACILIĞI DÜZENLEYEN KURUMLAR



1)SGK
2)EGM
3)DASK
4)TRAMER
5)BES

EGM
Sigortalı kişilerin sigorta durumlarını ödemelerini takip eder.Emekliliği gelen kişilere veya dul ve yetim aylığı alacak kişilerin başvurularını takip eder.Ayrıca sigortacılık piyasasını düzenleyip takip eder. e-beas sınavlarını düzenleyen kurumdur.
e-beas=Elektronik ortamda gerçekleştirilen bireysel emeklilik aracıları sınavıdır.

RAZİYE TUĞLU

İZMİR İKTİSAT KONGRESİ (17 ŞUBAT 1923)



Lozan Barış görüşmelerinin 4 Şubat 1923’te anlaşma sağlanmadan kesildiği sırada Türkiye’de ekonomik alanda faaliyet gösteren her meslek grubundan temsilciler Yeni Türk Devletinin ekonomik durumunu görüşmek üzere İzmir’de bir araya gelmişlerdir. Çiftçi sanayici tüccar ve işçi kesimlerinden toplam 1135 kişinin katıldığı bu kongredeki görüşmelerin sonunda Misak-ı İktisadi(Ekonomik Yemin) kabul edilmiştir.

İzmir İktisat Kongresinin açılışında bir konuşma yapan Mustafa Kemal Paşa şunları söylemiştir:”Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun ekonomik zaferlerle taçlandırılamazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz az zamanda söner”

Misak-ı İktisadinin önemli kararları şunlardır:
• Yerli malı kullanılması sağlanmalıdır
• Teknik eğitim geliştirilmelidir.
• Ham maddesi yurt içinde olan sanayi dalları kurulmalıdır
• Küçük imalattan büyük işletmelere geçilmelidir
• Özel teşebbüse kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalıdır
• Demiryolu inşaatı programa bağlanmalıdır
• Yabancıların kurduğu tekellerden kaçınılmalıdır
• İşçilerin durumu düzeltilmelidir

TUĞÇE KOÇAK

FİNANSAL SİSTEM



Kimi kişi ve kurumların gelirleri tüketimleri üzerinde gerçekleşirken, kimilerinin gelirleri tüketimlerini karşılayamamaktadır. Tüketim fazlası olanların tasarruflarını, tüketim açığı olanların kullanımına sundukları piyasalara "Finansal Piyasalar" denir. Bu piyasalarda fonların el değiştirmesi, fon talep edenlerin fon arz edenlere bir belge vermesiyle sonuçlanır. Dolayısıyla finansal piyasalar, "Finansal Varlık" olarak tanımlanan kıymetli evrak niteliğindeki bu belgelerin alınıp satıldığı piyasalar olmaktadır. Bir ekonomide fonları talep edenlerle fonları arz edenler, fon akımını düzenleyen kurumlar, akımı sağlayan araç ve gereçlerle bunları düzenleyen hukuki ve idari kurallar "Finansal Sistem"i oluşturur. Finansal sistem yazılı veya gelenek haline gelmiş kurallar doğrultusunda işler. Görüldüğü üzere finansal sistemi oluşturan unsurlar beş grupta toplanabilir. Bunlar:
 1. Fon arz edenler ( Tasarruf sahipleri),
 2. Fon talep edenler( Yatırımcılar),
 3. Yatırım ve finansman araçları.

MUSTAFA İNCİ

SİGORTACILIK KAVRAMLARI



Sigorta ferlerin hayatta bazı şartlar altında karşılaşacakları , zarar ve masraflara sebep olan olayların ekonomik sonuçlarından kendilerini korumak için önceden tedbir alma ihtiyaçlarından doğmuştur.
Sigorta : Aynı ve benzer rizikolara maruz bulunan kişiler topluluğunda rizikonun gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkacak ihtiyacın belli bir para (prim) karşılığında giderilmesine yönelik bağımsız bir hukuki talep hakkına sahip olunmasıdır.

Sigortanın yararları :
1-Güvenlik sağlar
2-Milli kaynakları korur ve güçlendirir,
3-Kredi teminine kolaylık sağlar,
4-Kapital birikimini sağlar,
5-Tasarruf vasıtasıdır.

Sigortacı : Muhtemel risklere karşı sigorta olmak isteyen kişi ve kuruluşlara teminat veren kuruluş şekli kanunlarla belirlenmiş şirketlerdir. Bu şirketler Anonim Şirket veya karşılıklı sigortalarda Kooperatif Şirket şeklinde kurulur.
Poliçe : sigortacı ile sigortalı arasında sigorta sözleşmesinin yapılmış olduğunu ve sözleşmenin şartlarının gösteren belgedir.

Sigortanın Temel Prensipleri

1-Sigortalanabilir Menfaat : Sigorta ancak sigortalanabilir bir menfaatin mevcudiyeti halinde çıkar.
2-Azami Hüsnüniyet : Tarafların hileli şekilde değil de iyi niyetle hareket etmeleridir.
3-Tazminat Kaidesi : Can sigortaları hariç bütün mal ve mesuliyet sigortaları tazminat esaslı mukavelelerdir.
4-Sigortacının Kanuni Halefiyeti : Sigortacı , sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin gerçekleşen zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa , bu hak tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.
5-Yakın Sebep : Sigortalının , sigortacısından tazminat talebinde bulunabilmesi için meydana gelen hasarın poliçede teminat altına alınan tehlikeden ileri gelmiş olması gerekmektedir.

PINAR GÖKTAŞ

Finansal Sistem ve Finansal Piyasaların Rolü



Finansal piyasalar, fon talep edenler ile fon arz edenlerin bir araya geldiği piyasalar olarak adlandırılmakla birlikte, bu tanım yetersiz kalmaktadır. Zira tanımdan finansal piyasaların sadece fon arz edenlerle fon talep edenlerden oluştuğu sonucu çıkmaktadır. Oysa finansal piyasalar, fon akımlarını düzenleyen kurumlar, akımı sağlayan araç ve gereçler ile bunları düzenleyen hukuki ve idari kurallardan oluşmaktadır. Buna göre finansal piyasalar beş ana unsurdan oluşmaktadır:

Finansal piyasaların unsurları

- Fon arz edenler (Tasarruf sahipleri)
- Fon talep edenler (Yatırımcılar)
- Yatırım ve finansman araçları
- Finansal aracı kurumlar
- Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar

YELİZ TAŞPINAR

22 Eylül 2013 Pazar

RİSK TANIMI ve RİSK DEĞERLENDİRMESİ



İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin temel direğini “Risk Değerlendirmesi” oluşturmaktadır. Risk Değerlendirme kavramı yeni olmakla birlikte içeriği ve kullanılan yöntemler yeni değildir.
Tanımlar:
Tehlike – Mal, can ve çevre için potansiyel bir tehlike oluşturan malzeme, durum veya aktivitenin karakteristiği
Risk – İdrak edilmekte olan spesifik bir tehlikenin gerçekleşme olasılığı ve tehlikenin sonuçlarını kapsayan bir kavram.
Risk değerlendirme – Tehlike potansiyeli bulunan maddelerle ilgili her türlü bilimsel bilgi ve malumatın düzenlenmesi ve analiz edilmesine yönelik sistematik bir yaklaşımdır. Daha basit ifadesiyle, problem formulasyonu, tehlike değerlendirmesi, tehlikeli maddeye maruz kalma etkilerinin analizi ve risk tanımlaması gibi ana kavramlardan oluşan risk analizidir.
Risk Yönetimi – İnsan hayatı ve çevre güvenliği ile ilgili risklerin değerlendirilmesi ve kontrol edilmesine yönelik olarak, politikalar, tecrübeler ve kaynakların sistematik olarak uygulanmasıdır.
Risk Kontrol Noktası – Riski azaltmak üzere belirli aksiyonların alınabileceği, verilen bir proseste bir nokta (örneğin, bir boşaltma operasyonunda belirli bir adım) veya daha geniş kapsamlı ifadesiyle, bütün bir yönetim sisteminde bir nokta (örneğin eğitim).

Risk Yonetimi Nedir?

Risk yönetimi ise ürünün düsünce asamasindan baslayarak müsteriye bir ürün olarak sunulabilmesine kadar
tüm asamalari kapsayan bir süreçtir. Risk yönetimi hizli kararlar ve faaliyetlerle sürekli olarak risklerin
belirlendigi, hangi risklerin öncelikle çözümlenmesi gerektiginin degerlendirildigi, risklerle basa çikmak için
stratejiler ve planlarin gelistirilerek uygulandigi bir sistematiktir. Belirsizlikleri ve belirsizligin yaratacagi
olumsuz etkileri daha kabul edilebilir düzeye indirgemeyi hedefleyen bir disiplindir. Risklerin probleme ya da
tehlikeye dönüsmeden belirlenmesini ve en aza indirgenmesi, faaliyetlerinin planlanmasi ve yürütülmesini
kapsar. Risk yönetiminin temel hedefi, karar verme mekanizmalari için riskleri görünür ve ölçülebilir hale
getirmek, subjektifligi azaltmaktir.

REYHAN UĞUR

DIŞ TİCARET TÜRLERİ



- - - İthalat - - -

Başka ülkelerde üretilmiş malların, ülkedeki alıcılar tarafından satın alınmasıdır. Dış alım da denilmektedir. İhracatın karşıtıdır ve onunla birlikte bir ülkenin dış ticaret dengesini oluşturur. İthalat, özel ya da tüzel kişilerce kamu iktisadi
kuruluşları ya da devlet tarafından doğrudan yapılabilir. İthalat çeşitleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.

- - - İhracat - - -

Bir malın yabancı ülkelere döviz karşılığı yapılan satışına ihracat denir. Ürünün ihracata yönelik biçimde kaliteli ve uluslararası standartlara ve piyasa şartlarına uygun biçimde üretilmesinden, yurt dışında pazarlanması, reklam ve tanıtımının
yapılması, dış satımının gerçekleştirilmesi, en uygun ambalaj ve nakliye biçiminin seçilmesi, ihracatçının ülkesindeki dış ticaret mevzuatını bilerek zamanında gerekli işlemleri tamamlaması ve ürünün istenilen yere zamanında teslimine kadar uzanan çeşitli aşamalardan geçerek gerçekleşir.

- - - Transit Ticaret - - -

Transit ticaret, yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmadan ya da
antrepodan satın alınan malın, ülkemiz üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmaya ya da antrepoda satılmasıdır.

Transit ticaret talepleri, "Transit Ticaret Formu" düzenlenmek suretiyle bankalara
yapılır. Transit ticarete konu olan mallarla ilgili olarak, ithalata ve ihracata ilişkin vergi, resim, harç ve fon tahsil edilmez. Gümrük İdarelerince verilebilecek izne istinaden malların Türk gümrük hattını aşarak işçilik görmek üzere fiktif depo veya antrepolara alınması "fiili ithal" hükmünde değildir. Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış mallar ile Müsteşarlığın madde politikası itibariyle transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği mallar transit ticarete konu olamaz. İthalat ve ihracat yapılması yasaklanmış ülkelerle transit ticaret yapılamaz.