12 Aralık 2013 Perşembe

NASIL SİGORTA ACENTESİ OLURSUNUZ?

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre İstanbul’da yaklaşık 5 bin, tüm Türkiye’de ise 16 bin acente faaliyet gösteriyor. Bir acentede ortalama 3 kişinin çalıştığı göz önüne alınırsa sigortacılık sektörünün acentelik tarafında çalışanların sayısı 50 bine ulaşıyor. Buna bankalardaki sigorta personeli ve brokerler de ilave edildiğinde acentelik mesleğiyle ilgili çalışan sayısının 70 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Sigortacılıkta yaratılan prim üretiminin yüzde 70’i acenteler kanalıyla yapılıyor. Bir yanda sigortacılık sektörünün yıllık yüzde 20’lik büyüme potansiyeli acente sayısında artışı teşvik ederken, diğer yanda internet üzerinden satışın yasallaşması acenteler üzerinde baskı yaratıyor. Ancak “Teknoloji çağımızın yadsınamaz gerçeğidir” diyen Sigorta Acenteleri Birliği Başkanı Ayşe Kılıç’a göre, internet üzerinden satışı yüz yüze ve çapraz satışa dönüştürecek şekilde altyapısını oluşturabilen acenteler için bu gelişim olumlu sonuçlar verecek. Yani hemen her sektörde olduğu gibi altyapıyı teknolojiye uyumlu hale getiren acentelerin önü açık olacak. Peki her yıl ortalama yüzlerce kişinin başvurduğu bu mesleği yapabilmek için ne gerekiyor?

Acente açma prosedürleri

Sigortacılık alanında acente olarak faaliyet göstermek için öncelikle en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya en az iki yıllık aktüerya, pazarlama, risk yönetimi ve sigortacılıkla ilgili yüksek okullardan mezun olmak gerekiyor. Bu kriteri karşılayan kişilerin sigorta acentesi olabilmesi için acentelik geçmişi olması bir avantaj. Ancak lisans mezunları için bu gerekli değil. Nitekim ilk defa acenteliğe başlayanlara profesyonel bir acentenin şubesi ya da talisi olarak başlamak öneriliyor. Zaman içinde oluşan portföy neticesinde herhangi bir sigorta şirketine başvurarak acentelik alınabiliyor.
Öte yandan acente adayının ticari sicilinin temiz, Türkiye’de yerleşik ve 25 bin TL gibi bir malvarlığı olması gerekiyor.
Diğer kriterlere gelince... Sigorta acenteliği yapacak gerçek veya tüzel kişilerin Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen uygunluk belgesi alması gerekiyor. Uygunluk belgesi almak için başvurular, TOBB tarafından görevlendirilen odalara yapılıyor. İstenen belgeleri tamamlayan acentelerin talepleri TOBB tarafından müsteşarlığa iletiliyor. Müsteşarlıkça yapılacak değerlendirmede durumu uygun görülenler levhaya kaydedilmek üzere TOBB’a bildiriliyor. Bu bildirim, acenteler açısından uygunluk belgesi niteliği taşıyor. Uygunluk belgesi alan ve TOBB internet sitesinde liste halinde duyurulan acentelerin, levhaya kayıt olmak ve ruhsat almak için en geç altı ay içinde TOBB’a başvuruda bulunmaları gerekiyor. Sigorta acenteleri, levhaya kayıttan sonraki 6 ay içerisinde en az bir sigorta şirketiyle acentelik sözleşmesi yaparak başvuru yapılan odaya iletmek zorunda.
Acentelik koşullarını sağlayan gerçek ya da tüzel kişiler belirli bir teminat karşılığında şirketlerle sözleşme yapabiliyor ve ürettiği poliçe üzerinden komisyon alıyor. Komisyon oranları ürünlere ve şirketlere göre değişiyor. Halen ortalama bir acentenin çalıştığı sigorta şirketinden aldığı komisyon oranı yüzde 40’a kadar çıkabiliyor.

Kuruluş maliyeti ne kadar?

Bir acentenin kuruluş maliyetinin en önemli kalemini levhaya kayıt oluşturuyor. 2012 yılı ilk 6 ayı için levhaya kayıt için belirlenen ruhsat bedeli 7 bin 500 TL. Ayrıca bir ofisin kirası, döşenmesi ve personel maliyetini de hesaba katmak gerekiyor.
Ayşe Kılıç, sigorta acenteliğinin ek iş olarak yapılamayacağını yani ofis içinde başka meslekler/işler icra edilmesinin yasak olduğunu vurguluyor. Ayrıca müstakil bir ofise sahip olmak da zorunlu. Bunun için acenteler bir taahhütname vermek zorundalar.
Sigorta acentelerinin denetiminden sorumlu kurumlar, Hazine Müsteşarlığı Sigorta Müdürlüğü ve Sigorta Acenteleri İcra Komitesi, TOBB ve acentesi olunan şirket. Bu kurumlar aracılığıyla acentenin faaliyetleri denetleniyor.
Kendi işini yapmak isteyenler için ideal
Halen Türkiye’de faaliyet gösteren 16 binden fazla acentenin profiline ilişkin sağlıklı bir araştırma bulunmuyor. Ancak Sigortacılık Eğitim Merkezi (SEGEM) tarafından sigorta acentelerine verilen eğitimlerde yapılan anketlerden sağlıklı çıkarımlar yapmak mümkün. SEGEM verilerine göre acente ve teknik personelinin yüzde 6’sı ilköğretim, yüzde 45’i lise, yüzde 15’i ön lisans, yüzde 32’si lisans, yüzde 2’si de yüksek lisans mezunu.
Sigorta Acenteleri Birliği verilerine göre lise mezunlarının da önemli bir pay aldığı acentelerin yetki sahiplerinin büyük kısmının orta yaşlarda olduğu, yüzde 40’ının kadın olduğu ve acentelerin yanında ortalama 3 kişi çalıştığı biliniyor.
Sigorta acenteleri arasındaki başarı örneklerine bakıldığında SAB Başkanı Ayşe Kılıç’a göre her şeyden önce kendi işini yapmak isteyen, insan ilişkilerinde başarılı, teknolojiyi kullanmasını bilen sorumluluk sahibi kişilerin bu alanda başarılı olma şansı yüksek. Yani sohbet etmeyi seviyor ve ikna kabiliyetiniz yüksekse sigorta acenteliğinde başarı şansınız daha yüksek olabilir.
Kılıç, “Bugün sigorta acentesi ağı tüm Türkiye geneline yayılmış durumda. Eğitimli acente sayısındaki artış, halen Türkiye genelinde sayıları 100’ün üzerinde olan iki yıllık sigortacılık meslek yüksek okulları ile lisans eğitimi veren 7 üniversiteden mezun gençlere kariyer imkanı sağlamak suretiyle gerçekleşecektir” diyor. Ardından da bu alanda Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) ve sigorta şirketlerinin vereceği desteğin önemli olduğunu vurguluyor.

Kimler sigorta acentesi olabilir?

Acentelik faaliyetinde bulunacak gerçek ve tüzel kişilerin (ortakları dahil) aşağıdaki kriterleri karşılaması gerekiyor:
- Türkiye’de yerleşik olmak,
- Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak,
- Belirli suçlardan hüküm giymemiş veya ceza almamış olmak,
- Önceki ticari faaliyetlerinde iflas etmemiş ve konkordato ilan etmemiş olmak,
- Teknik personel vasıflarına sahip olmak,
- Asgari malvarlığı/sermaye şartına sahip olmak (25 bin TL),
- Mesleki sorumluluk sigortasını, beher tazminat talebi için teminatı en az 10.000 TL ve bir yıl boyunca tüm tazminat talepleri için teminatı en az 100.000 TL olmak üzere yaptırmak,
* Fiziksel, teknik ve idari altyapı ile insan kaynakları bakımından yeterli olmak...
Sözleşme yapma veya prim tahsil etme yetkilerine sahip gerçek kişi acenteler ile tüzel kişiliği haiz acentelerin yöneticilerinin ise en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya en az iki yıllık aktüerya, pazarlama, risk yönetimi ve sigortacılıkla ilgili yüksek okullardan mezun olması ve iki yıllık mesleki deneyimi kazanmış olması gerekiyor.

“Adil rekabet düzenlemeleri yapılmalı”

Sigorta Acenteleri Birliği Başkanı Ayşe Kılıç, acenteleri sigorta sektörünün lokomotifi olarak görüyor. Tüketicinin doğru bilgilendirilmesini ve bilinçlenmesini sağlayarak sektöre güven yaratan acentelerin haksız rekabete maruz kalmalarının devamı halinde sektörün de güdük kalacağını düşünüyor.
Kılıç’a göre sigorta sektörünün gelişebilmesi için öncelikle acentelerin geliştirilmesinin ve güçlendirilmesinin yolu açılmalı. Bu konudaki yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.



11 Aralık 2013 Çarşamba

Anahtar Teslim Proje (Turnkey Project)


        Çok uluslu şirketler “anahtar teslim proje”ler ile de dış pazarlara
girebilirler. Çok uluslu şirket, dışarıda anahtar teslimi bir proje aldığı zaman;
tüm faaliyetlerin planlanması ve gerekli tüm hazırlıkların yapılmasından
sorumlu olur. Projeyi tamamlandığında; faaliyetin yönetimi ile ilgili
tüm isleri, yetki ve sorumlulukları, eğitmiş olduğu yerel personele
devreder. Bütün bunların karşılığında da oldukça yüksek bir ücret alır.

        Çok uluslu şirketler, çeşitli türlerde anahtar teslim projeler alırlar.
Örneğin;“Fiat”, anahtar teslim proje adı altında Sovyetler Birliği zamanında bu
ülkede otomobil fabrikası kurmuştur. Yine, Rusya’da ki “Kama River”
kamyon fabrikası, anahtar teslim proje olarak Amerikan çok uluslu şirketleri
tarafından yapılmıştır. Anahtar teslim projeler, rekabet ortamında
sabırla beklenen kârlılığı yüksek projelerdir. Projenin alınabilmesi için,
buna talip olan firmalar; en ileri teknolojiyi, uzmanlığı ve kaliteyi içeren
çekici bir paket teklif etmek zorundadırlar.
         Anahtar teslim projelerin çoğu; daha iyi finanse edilmiş paketler teklif
etme yeteneğine sahip oldukları için, genellikle Avrupa ve Japon firmaları
tarafından alınmaktadır. Düşük ücretlerle isçilik yaptırma yeteneğine sahip
Hindistan, Kore ve Türkiye gibi ülkelerin ise, ileri teknoloji gerektirmeyen
 projelerde avantaj sağladıkları görülmektedir.

Vesaik Mukabili Ödeme


Tahsil, ihracatçının sattığı malların bedelini ithalatçıdan alabilmek için bir bankanın hizmetlerinden yararlanması demektir. Vesaik mukabili ödeme şeklinde, ihracatçı malları yükledikten sonra, ülkesindeki bir banka veya ithalatçının ülkesinde bulunan temsilcisi aracılığıyla, sevk belgelerini ithalatçının ülkesindeki bankaya tahsil talimatı ekinde gönderir ve karşılığının ödenmesinden veya düzenlediği poliçenin ithalatçı tarafından kabulünden sonra ithalatçıya teslim edilmesini ister. İthalatçının bankası, ithalatçı ödemeyi yapmadan, poliçeli işlemlerde ise, poliçeyi kabul etmeden, malı gümrükten çekebilmesi için gerekli olan belgeleri (sevk belgesi, fatura vb) teslim etmez.

Tahsil işleminde bankalar ihracatçıya karşı herhangi bir ödeme taahhüdü altına girmezler.
Tahsil işlemleri Milletlerarası Ticaret Odası'nın 522 sayılı "Tahsiller için Yeknesak Kurallar" isimli broşürüne tabidir.

Mal veya hizmetinin karşılığını tahsil işlemi bazında tahsil etmeye karar veren bir ihracatçı , derecesi ne olursa olsun bir riske giriyor demektir. Çünkü malının sevkini veya hizmetin yapılmasını, parasının ödeneceğini güvence altına almadan önce gerçekleştirmektedir. Bu nedenle tahsil işleminde ihracatçının;

- ithalatçıya karşı güveninin tam olması,
- ithalatçının ödeme gücü hakkında kuşkusunun bulunmaması,
- malın ithal edildiği ülkedeki siyasi, ekonomik ve hukuki şartların dengeli olması
gerekmektedir.

TİCARİ İŞLETMEDE TESLİM / EX WORKS (EXW)


 İsmi Belirtilen İş yerinde Teslim "Ex works" satıcının malları işletmesinde (fabrika,depo v.s.) alıcı emrine hazır tutmakla teslim yükümlülüğünü yerine getirdiği anlamındadır. Satıcı, aksi kararlaştırılmadıkça malın alıcı tarafından sağlanan bir araca yüklenmesinden yada malların ihraç gümrüğünden geçirilmesinden sorumlu değildir. Alıcı bu noktadan itibaren varış yerine değin , malın taşınması ile ilgili tüm gider ve risklerin yükümlülüğünü taşır. Bu terim tüm satış şekilleri içinde satıcı için en az yükümlülüğü ihtiva eden bir satış şeklidir.

Bu teslim şeklinde sözleşmede belirtilen satış bedeline yalnızca ambalajlanmış mal bedeli dahildir. Yani teslim tarihinden itibaren her türlü nakliye, yükleme, boşaltma ve sigorta masrafları alıcı tarafından ödenmektedir.

"İşyerinde Teslim", malların satıcı tarafından satıcının kendi kuruluşunda (imalathane, fabrika, depo vb.) alıcı için hazır hale getirilmesiyle satıcının yükümlülüklerinin sona ermesini ifade eder. Daha açık olarak ifade edilirse, eğer aksine bir hüküm bulunmuyorsa, satıcı, malları alıcı tarafından sağlanan araca yüklemek ya da gümrük çıkış işlemlerini yerine getirmek zorunda değildir. Malların satıcının kuruluşundan alınarak istenilen yere götürülmesiyle ilgili bütün masraf ve riskler alıcıya aittir. Bu açıdan bu terim, satıcı açısından asgari yükümlülük içeren bir nitelik taşır. Aynı terim, alıcının gerekli gümrük çıkış işlemlerini doğrudan ya da dolaylı olarak gerçekleştirme olanağına sahip olmadığı durumlarda kullanılmamalıdır. Böyle durumlarda FCA terimine başvurulmalıdır.

AKREDİTİF AÇMA ŞEKİLLERİ


Dönülebilir Akreditif (Revocable Credit)
Bu şekilde açılan akreditif önceden uyarma veya ihbar yapılmaksızın amirin istediği an iptal veya tadil edilebilir. İhbar eden banka tarafından tediye anına kadar akreditif amir tarafından iptal edilebilir. bu tip akreditif alıcıya azami elastikiyet sağlar. Satıcıyı mal bedelini tahsil etmek problemi karşısında bırakır. Bu nedenle dönülebilir akreditif satıcının alıcıya tam olarak güvendiği hallerde çok az kullanılır.

Dönülemez Teyitsiz Akreditif (Irrevocable, Unconfirmed Credit)
Bu akreditif, akreditif vadesinden önce lehdarın rızası olmaksızın tadil veya iptal edilemez.
Akreditifin lehdarı, belirtilen koşullara uygun vesaiki ihbar eden bankaya ibraz ettiğinde vesaik bedelinin akreditifin ödeme metoduna göre kendisine ödeneceğine dair akreditifi açan bankanın kesin bir taahhüdüne sahiptir. Akreditif teyitsiz olduğundan ihbar eden bankanın ödemenin yapılmasına ilişkin hiçbir sorumluluğu yoktur.

Dönülemez Teyitli Akreditif (Irrevocable Confirmed Credit)
Satıcının ülkesindeki teyit bankasının akreditife, amir bankanın talebi üzerine onun ödeme taahhüdüne ilaveten kendi taahhüdünü eklediği akreditif şeklidir.
Satıcı böylece kendi rızası olmadan tadil ve iptal edilemeyecek akreditif için vade dahilinde şartlara uygun belgeleri ibraz ettiğinde ülkesindeki bankanın akreditifi teyit etmesi dolayısı ile vesaik bedelinin kendisine ödeneceği konusunda kesin güvence içindedir.
Bu akreditif teyit bankasının alacağı yüksek teyit komisyonu dolayısıyla dönülemez teyitsiz akreditife nazaran pahalı bir akreditif şeklidir.

Antrepo Tanımı ve Tipleri


Antrepo; gümrüklenmiş ticari niteliğe sahip eşyaların konulduğu, gümrük mevzuatı vesair yasal düzenlemelerin uygulandığı kapalı veya açık alanlardır. Ticari nitelikli bir eşyanın üzerinde hak sahiplerinin sahip olma (mülkiyet) ile kullanım (tasarruf) hakları gibi iki önemli hakkı bulunmaktadır.

Kişiler uluslararası ticarete konu olan malın gümrüklenmesi ile birlikte; eşyanın mülkiyet haklarını üzerlerinde tutarlarken, gümrük vergisi, resim ve harçlar gibi borçları nedeniyle kamu idaresine (gümrük idaresi) tasarruf haklarını belirli süreliğine terk etmektedirler. Eşyanın üzerindeki vergi resim ve harçlar gibi kamuya olan borçları ödendiği zaman kamu üzerindeki tasarruf hakkını mülkiyet hakkına sahip olan kişiye devretmektedir. Bu nedenle kişiler kamusal borçlarını ödemedikleri takdirde eşyalar borç ödenene kadar kamu idaresinin gözetiminde antrepo adı verilen yerlerde depolanmaktadır. Söz konusu bu sürece ise antrepo rejimi adı verilmektedir.

Antrepolar kullanım şekline göre özel ve genel antrepolar olarak iki bölüme ayrılmaktadır. Özel antrepolar sadece işletmecisine ait malların depolandığı alanlar olarak tanımlanırken, genel antrepolar kullanıcı ve işletmecinin ayrı olduğu isteyen ve antrepo ücretini ödeyen herkesin antrepo hizmetinden yararlanabildiği yerlerdir. Genel antrepolar A, B ve F tipi antrepolar olmak üzere kendi içerisinde üç bölüme ayrılmaktadır. Özel antrepolar ise; C, D ve E tipi antrepolar olarak yine üç bölümden oluşmaktadır

PLANLI DÖNEMDE BANKACILIK SEKTÖRÜ

Planlı dönemde bankacılık sektörü önemli ölçüde devlet kontrolü ve etkisi altında kalmıştır. Mevduat ve banka kredilerine uygulanacak faiz oranları, banka komisyon oranları ve kredi limitleri, izlenen ithal ikameci politika doğrultusunda belirlenmiş; bankaların temel işlevi kalkınma planlarında yer alan yatırımların finansmanlarının sağlanması olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde:

- Yeni banka kurulması sınırlandırılmış,
- Banka sayısı 60′dan 44′e inmiş,
- Şube bankacılığı gelişmeye başlamış,
- Kalkınma ve yatırım bankacılığı teşvik edilmiş ve desteklenmiş,
- Özel ticaret bankalarının büyük bölümü holding bankası haline gelmiş,
- Türk Bankacılığı az sayıda büyük bankanın sisteme hakim olduğu oligopolistik yapıya dönüşmüştür.

Bu dönemde kurulan bankalar:

1962 – TC Turizm Bankası
1963 – Sınai Yatırım ve Kredi Bankası
1964 – Devlet Yatırım Bankası
1964 – Amerikan-Türk Dış Ticaret Bankası
1968 – Türkiye Maden Bankası
1976 – Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası
1977 – Arap -Türk Bankası

Uluslararası Hukuka Göre Eşyanın Kıymeti


Uluslararsı anlaşma hukumlerıne göre ithal eşyanın gümrük kıymeti eşyanın satış bedelidir. Ancak bir ithal eşyanın kıymetının satış bedeli yöntemıne göre belırlenebılmesi için alıcı ile satıcı arasında bır ılışkı olmamalı veya bır ilişki olsa bile bu ilişkinin fiyatı olumsuz yönde etkilemıyor olması gerekır. İthal eşyanın kıymetının satış bedeli yöntemıne göre belırlenmesınde aşagıdakı unsurlardan birisi söz konusu ise ilgili uluslararası sözleşmenın sekızıncı maddesı hukumlerıne göre bu unsurların eşyanın kıymetıne dahıl edılmesı gerekmektedır:
1) Satın alma komisyonları dışındaki komisyonlar ve tellaliye
2) Gümrük işlemleri esnasında söz konusu eşya ile tek eşya muamelesi gören kapların maliyetleri
3) İşçilik ve malzeme giderleri dahil ambalaj bedeli
4) İthal eşyanın üretiminde ve ihraç amacıyla satışında kullanılmak üzere alıcı tarafından doğrudan veya dolaylı olarak bedelsiz veya düşük bedelle sağlanan gerçekte ödenen veya ödenecek fıyata dahıl edılmemiş olan aşağıda sayılan mal ve hizmetlerin kıymetınden verilecek uygun mıktardakı pay:
* İthal eşyasına katılan malzeme aksam aksam parça ve benzerleri
* İthal eşyanın üretimi sırasında kullanılan araç gereç kalıp ve benzeri aletler
* İthal eşyanın üretimi sırasında tüketilen maddeler
5)Kıymeti belırlenecek eşyanın satış koşulu olarak alıcının doğrudan veya dolaylı olarak ödemesı gereken gerçekte ödenen veya ödenecek fıyata dahıl edılmemiş olan royaltı ve lisans ücretleri
6) İthal eşyanın tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması veya kullanımı sonucu doğan hasılanın doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmı.

1978 ve 1980 EKONOMİK KRİZLERİ

1978 Krizi

1978 yılına kadar gelen hükümetler,özellikle AP iktidarları daima günü kurtarmaya yönelik ekonomik kararlar alıyorlardı.İçerdeki refahı artırmak,ithalat yapmak ve borçları ödemek için borçlar alınmıştı.

Bu borçlar abartılı alındığı gibi gereken yerlerde de kullanılmıyordu.Halk tüketime teşvik ediliyordu.İthalat artmıştı.Düşük gelirli vatandaş lüks mallar talep ediyordu.

Otomobil fabrikalarının önünde kuyruklar oluşmuştu.İçeride montaj fabrikaları(yedek parça)
olmayan makinalar ve farklı markalarda traktörler ithal ediliyordu.

Dönemin hükümetleri düşük faizli kredileri hiç ödenmeyecekmiş gibi alıp kullandılar. Önemli miktarlarını da har vurup harman savurdular.

Yurtdışına indirimli kürk satışlarına geziler, otomobil fabrikaları önünde uzayan kuyruklar, onlarca değişik marka traktör ithalatı, gelişigüzel devlet sübvansiyonları bu borçlarla karşılandı.

1970 yılında 1.8 milyar dolar olan borcumuz, 1977 yılında 10 milyar dolara çıktı. 1978 yılında kısa vadeli borçların toplam borç içindeki payı yüzde 52′ye ulaştı. 1978′de kriz patladı.

1970 yılında 1.8 milyar dolar olan dış borç 1977 yılında 10 milyar dolarlara dayandı.Bu borçların çoğu da kısa vadeli borçlardı.Sonunda kriz patlak verdi.

Ardından iktidara gelen Ecevit hükümeti,4.planı hazırlama çabasına girdi.Ancak daha önce 1 yıllık geçiş planı hazırladı.

Fakat planı uygulayamadan 14 Ekim 1979 seçimlerinde başarısız olduğu için istifa etti.

Yerine gelen Demirel hükümeti’de ülkedeki karışıklıklar nedeniyle önemli kararlar alamadı.

1980 Krizi

Yukarıdaki faktörlerin devamı olarak OPEC ülkelerinin petrol fiyatlarını %150 artırması ekonomiyi tümden yıktı.

OPEC üyeleri petrol fiyatını 1979 ve 1980′de ikinci kez yüzde 150 oranında artırdı. Bu şok Türkiye’de işsizliği yüzde 20′lere fırlattı.

Enflasyon yüzde 63.9′a yükseldi. Pek çok temel tüketim maddesi karaborsaya düştü. Benzin, tüp, ampul bulunamıyordu.

Hükümet ekonomiyi yeniden işler hale getirmek için ünlü “24 Ocak kararları”nı yürürlüğe koydu ve TL yüzde 48,6 oranında devalüe edildi.

Issizlik %20 oraninda artti.Enflasyon %63’lere geldi.

Tüketim malları karaborsaya düştü,ülkede siyasi sorunlara kıtlıkta eklendi.

Hükümet bu durumdan kurtulmak için,Demirel ve Özal’ın hazırladığı 24 Ocak kararlarını uygulamaya koydu.

Enflasyonu kontrol altina almak, dış kaynak açığını kapatmak, kıtlıkları önlemek ve ekonomiyi yeniden işler hale getirmek için 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Tedbirleri uygulamaya konulmuştur.

Istikrar programiyla, Türk lirasi yüzde 32,7 oraninda devalüe edilmis, dogrudan ve dolayli ihracati tesvik edici uygulamalar baslatilmis, fiyatlarin idari kararlarla tespiti ilkesi terkedilmistir.

Daraltılan temel mal ve hizmet kapsamı dışında kalan mal ve hizmet fiyatlarının serbestçe tespiti olanağı getirilmiş,açık finansman yoluyla kamuya kaynak sağlanması yolu önemli ölçüde daraltilmıştır.

Sabit kurdan kontrollü dalgalı kur politikasına geçilmiş ve yabancı sermaye girişi özendirilmiştir.

Toplam talebin kontrolü yanında arz koşullarını geliştirmeye yönelik yapısal uyum kararlarının uygulanması, idari organizasyona ilişkin düzenlemelerle de desteklenmiştir.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) görevleri ve yetkileri nelerdir?


1) Kredi kuruluşları, nezdindeki tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarını sigorta etmek,
2) Sigortaya tâbi olacak tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının kapsamı ve tutarını, Merkez Bankası, Kurul ve Hazine Müsteşarlığının olumlu görüşünü almak suretiyle belirlemek,
3) Risk esaslı sigorta priminin tarifesini, tahsil zamanını, şeklini ve diğer hususları BDDK’nın görüşünü almak suretiyle belirlemek,
4) Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları nezdinde bulunan ve doğruluğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanan mevduat ve katılım fonunun sigorta kapsamındaki kısmını doğrudan veya ilan edeceği başka bir banka aracılığı ile kaynaklarından ödemek,
5) Denetlemeler sonucunda; kredi kuruluşunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin BDDK tarafından Fona devrini müteakip, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla, kısmen veya tamamen devir, satış veya birleştirilmesi işlemlerini gerçekleştirmek,
6) Denetlemeler sonucunda; BDDK tarafından bankanın faaliyet izninin kaldırılmasını müteakip, bankanın yönetim ve denetimini devralarak iflas ve tasfiye işlemlerini gerçekleştirmek,
7) Fonun menfaatlerini koruyucu anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri zamanında almak, ayrıca Fona ilişkin her türlü uyuşmazlığın adli ve idari merciler ile icra dairelerinde takibi, savunulması ve çözümlenmesi amacıyla gerekli işlemleri yapmak,
8) Finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz gelişmelerin BDDK'nın koordinasyonunda, diğer kamu kurumları ile birlikte tespitine yönelik çalışmaları yapmak ve bu çerçevede Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen olağanüstü tedbirleri derhal uygulamaktır.

ACENTECİLİK FAALİYETLERİNDE BULUNACAK GERÇEK KİŞİLERDE ARANAN NİTELİKLER


1.Türkiye'de yerleşik olması
2.Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması
3.Belirtilen haklardan hüküm giymemiş ceza almamış olması
4.İflas etmemiş olması ve konkordata ilan etmemiş olması
5.Teknik personel özelliklerini taşıması
6.Asgari malvarlığı şartını yerine getirmiş olması
7.Fiziksel,teknik,ve idari altyapı ile insan kaynakları bakımından yeterli olması

Mevduat Dışı Kaynaklar



Bankaların kullanabileceği bir diğer yabancı kaynak, bankaların borçlanarak fon elde etmeleridir. Bankalar bunu dört farklı biçimde yapabilmektedir. Öncelikle, tahvil ve bono ihracı yoluyla banka borçlanabilir; ancak, ülkemizde uzun yıllar yaşanan yüksek enflasyon nedeni ile Türk bankacılık sisteminin bu yöntemle sağladığı fonların toplam kaynaklar içindeki payı %0′a yakındır.

Bankalar açısından borçlanarak kaynak sağlamanın bir diğer yolu, merkez bankasından borçlanmaktır. Reeskont kredisi olarak adlandırılan bu fon kaynağının Türk bankacılık sisteminin toplam kaynakları içindeki payı oldukça düşüktür. TC Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen para politikası araçlarının kullanımına ilişkin değişiklikler sonucu, bankaların toplam kaynakları içerisinde TC Merkez Bankasından kullanılan kaynakların oranı yaklaşık %0′a gerilemiştir.

Bankaların kaynak sağlamada kullanabilecekleri bir diğer yol, sistemdeki diğer bankalardan borçlanmaktır. Bankalar arası (interbank) piyasalar aracılığı ile sağlanan bu kaynaklar genellikle kısa vadeli kaynaklardır. Aslında, bu kaynaktan sağlanan fonları, açılacak krediler için kaynak oluşturmaktan çok, bankaların rezerv açıklarını ve acil nakit ihtiyaçlarını karşılamada kullanılan kaynaklar olarak değerlendirmek gerekir. Nitekim Türk bankacılık sisteminde toplam kaynakların yaklaşık %7′si bu sayede sağlanmaktadır.

AŞKIN SİGORTA ve EKSİK SİGORTA

Sigorta Bedeli

Poliçede yazılı olan meblağ olup, hasar halinde sigortacının ödeyeceği en yüksek miktar budur.

Sigorta Değeri

Teminat altına alınan nesnenin piyasa rayicidir. İdeal olan, sigorta bedelinin sigorta değerine eşit olması, yani poliçenin piyasa rayiç değeri ile düzenlenmesidir. Böylece sigortalı, hasar halinde tazminatını eksiksiz alabilecektir. Ancak bu eşitlik olmaması halinde tazminat ödemelerinde önemli problemler ortaya çıkacaktır.

Sigorta Bedeli = Sigorta Değeri . İDEAL DURUM

Sigorta Bedeli > Sigorta Değeri . AŞKIN SİGORTA

Sigorta Bedeli < Sigorta Değeri . EKSİK SİGORTA

Aşkın Sigorta

Poliçede yazılı bedel, sigorta edilen malın değerinden daha fazla olduğunda Aşkın Sigorta sözkonusu olup, malın tümü hasarlansa dahi ödenecek tazminat rayiç değerle sınırlı olacağından, sigortalı boş yere fazla prim ödemiş olduğunu anlayacaktır.

Eksik Sigorta

Poliçede yazılı bedel, sigorta edilen malın değerinden az olduğunda Eksik Sigorta sözkonusu olup, ödenecek hasar poliçe üzerinde yazılı bedelle sınırlı olacaktır. Kısmi hasar durumunda ise, "yazılması gereken / yazılı bedel" oranında hasardan kesinti yapılacaktır. (Proporsiyon)

Sigortalının hasarını eksik olarak alması, sistemi aşkın sigortanın sonuçlarından çok daha kötü etkilemekte, sigortalıların yaşadıkları hayal kırıklıkları konusunda henüz poliçe yapılması safhasında, acentenin doğru ve yönlendirici bilgileri iletmesinin önemini bir kez daha gündeme getirmektedir.

Birden Çok Sigorta

1 – Müşterek Sigorta

Aynı menfaatin, aynı zamanda, aynı rizikolara karşı, aynı süreler için, birden fazla sigortacıya sigorta ettirilmesi haline müşterek sigorta denir. Sigortacılardan her biri, sigorta bedelinin tamamına nazaran sigorta ettiği bedel nispetinde sorumlu olur.

2 – çifte Sigorta

Değerinin tamamı sigorta ettirilmiş bulunan bir mal üzerindeki menfaatin sonradan, aynı kimse tarafından, aynı rizikolara karşı sigorta ettirilemez ; sigorta ettirilirse ancak aşağıdaki hallerde ve şartlarla geçerli sayılır.

a) Sonraki ve önceki sigortacılar uygun görüp, rıza gösterirlerse;

b) Sigorta ettiren kimse önceki sigortadan doğan haklarını ikinci sigortacıya devir ederse veya o haklardan feragat etmiş ise; Bu takdirde devir veya feragatın ikinci sigorta poliçesine yazılması lazımdır ; yazılmazsa ikinci sigorta sözleşmesi hükümsüz sayılır;

c) Sonraki sigortacının ancak önceki sigortacının ödenmediği tazminattan dolayı mesuliyeti şart kılınmış ise; bu halde önceden yapılmış olan sigortanın ikinci sigorta poliçesine yazılması lazımdır; yazılmazsa ikinci sigorta sözleşmesi hükümsüz sayılır.

3 – Kısmi Sigorta

Sigorta olunan menfaatin değerinin tamamının önceki sözleşme ile temin edilmemişse bu menfaat, geri kalan değerine kadar, bir veya birkaç defa daha sigorta ettirilebilir. Bu takdirde o menfaati sonradan sigorta eden sigortacılar değer bünyesinden dolayı sözleşmelerin tarihleri sırasıyla mesul olurlar. Aynı günde yapılmış olan mukaveleler aynı günde yapılmış sayılır.

Kısmi sigortada, sigorta bedelinin sigorta değerini aşması halinde sigorta değerini aşan kısım tarih sırası dikkate alınarak, sonraki sigortacılar tarafından yapılan sigortalar geçersiz hale gelir.

1 Aralık 2013 Pazar

Sigorta Aracılık Hizmetleri


2004 yılında kurularak faaliyete geçen vdf Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş, vdf Grup şirketleri ve müşterilerinin sigorta ihtiyaçlarını mevcut ve yeni ürünlerle karşılamak amacı ile faaliyete başlamıştır.

Bu doğrultuda çalışmalarını sürdüren vdf Sigorta, zamanla faaliyet alanını genişletmiş ve 2005 yılından itibaren çıkardığı FullPlan, FullLife ve FullKoruma gibi yenilikçi ürünlerle Doğuş Otomotiv bayileri ve anlaşmalı olduğu diğer bayiler ile müşterilerine hizmet vermeye devam etmektedir. Bu doğrultuda 2006 Ekim ayından itibaren de Doğuş Oto Pazarlama ve Tic. AŞ’nin Türkiye’de faaliyet gösterdiği tüm bölgelerde, Doğuş Oto müşterilerine ve 2009 yılı başından itibaren de Jaguar Türkiye Distribütörü Ortaklar Otomotiv müşterilerine sigortacılık hizmeti vermeye başlamıştır.

BANKALARIN KARŞILAŞTIĞI RİSKLER


*Kredi riski: Bankanın müşteriye kredi verirken verilen kredinin geri dönüp dönmemesi riskidir.
*ülke riski: Bankanın bulunduğu ülkeden kaynaklı zarar etme riskidir.
*Transfer riski
*Likidite riski: Bankaların nakit para sıkıntısından dolayı doğabilecek zarar riskidir.
*Piyasa riski: Finansal araç, hisse senedi, diğer menkul kıymetlerdeki dalgalanmalardan doğabilecek zarar riskidir.
*Operasyonel risk: Banka personeli. Banka içi veya banka dışı müdahelelerden doğabilecek risktir.

SİGORTA VE REASÜRANS ŞİRKETKERİNİN ORGANİZASYON YAPISI



Genel Müdürlük

Genel Müdür Yardımcılıkları

Hasar Müdürlüğü

Hukuk ve Rücu İşlemleri Müdürlüğü

Oto Sigortaları Müdürlüğü

Sağlık Sigortaları Müdürlüğü

Bölge Müdürlüğü

Organizasyon Müdürlüğü

BANKA BİLANÇO VE GELİR TABLOSU


Ticari bir işletme olarak bankaların belirli bir dönem içerisinde nasıl çalıştıklarını ve amaçlarına dönük olarak nasıl performans sergilediklerini değerlendirebilmenin yolu bankalara ait finansal tabloları incelemektir.Bunlar içerisinde en önemlileri bilanço ve gelir tablosudur.

Banka Bilançosu;işletmenin belli bir tarihteki mali durumunu yani varlık ve kaynak dağılımını gösteren tablodur.Çift taraflı kayıt sisteminin bir gereği olarak,bilanço bilinen bir temel özdeşliğe dayanır.

Banka Gelir Tablosu;işletmenin belirli bir faaliyet dönemi sonundaki faaliyet sonuçlarını göstermek ve işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği tüm gelirleri ile bu gelirlerin elde edilmesi sırasında katlandığı tüm maliyet giderleri ile net karını gösteren tablodur.

Sanayileşme Planı


CHP daha savaş resmen bitmeden savaş sonrası uygulayacağı ekonomik programı planlarken 1946 yılında hayata geçirmek üzere İvedili Sanayi planı hazırlamıştır. İvedili Sanayi planı 1930 lardan beri hazırlanan planların en gelişmişi ve yapısal olarak onların uzantısıydı. Planın amacı tarımdaki gelişme biçimini hedef alarak sanayileşmeyi gerçekleştirmektir.

Uygulanamamış 2. sanayi planı ile büyük paralellikler gösteren bu planda bölgesel amaçlar ve enerji kaynaklarına yakınlık göz önüne alınarak yeni endüstri kompleksleri öngörülüyor. Tarımda çeşitliliğe gidilerek sanayinin ihtiyacı olan ham maddelerin üretilmesi planlanıyordu.

Tamamen devletçi anlayışla hazırlanan ve yeni oluşturulan dünya üzerine ters düşen bu plan hayata geçmemiştir. ayrıca bu planın hayata geçirilmesi için dış kaynak talebi Amerikalılar tarafından reddedilmiştir.

Gümrük Müşaviri olmak için aranan şartlar nelerdir ?



a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,

b) Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak,

c) Kamu haklarından mahrum bulunmamak,

d) Taksirli suçlar hariç olmak üzere; affa uğramış olsalar dahi, ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis ya da kaçakçılık. Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, yalan yere şahadet, suç tasnii, iftira gibi yüz kızartıcı suçlar ile resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçları nedeniyle hüküm giymiş bulunmamak,

e) Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılmış olmamak,

f) Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi, siyasal bilgiler ve endüstri mühendisliği dallarında eğitim veren fakülte ve yüksek okullardan veya denkliği Yüksek Öğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı yüksek öğretim kurumlardan en az lisans seviyesinde mezun olmak,

g) Üç yıl süre ile gümrük müşavir yardımcılığı yapmak,

h) Yapılan sınavda başarılı olmak.

1980 DÖNEMİNDE TÜRK SANAYİ SEKTÖRÜNÜN TEMEL ÖZELLİKLERİ



Ölçek ekonomilerinden yararlanamayan küçük ölçekli üretim birimleri kurulmuştur.

Rekabet koşullarından uzak,uzmanlaşmamış üretim yapısı oluşmuştur.

Rekabet eksikliğinin yanı sıra,geri teknoloji kullanımı neticesinde kalitesiz üretim yapılmıştır.

İthal ikameci uygulamaların uzantısı ve iç pazarın yetersizliği nedeniyle tekelci-oligopolcü pazar yapısı oluşmuştur.

Yerleşim yeri seçimi nedeniyle alt yapı yetersizlikleri ortaya çıkmaktadır

BENZER EŞYANIN SATIŞ BEDELİ YÖNTEMİ


Satış bedeli yöntemine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymeti Türkiye’ye ihraç amacıyla satılarak kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen aynı eşyanın satış bedelidir. (Aynı veya yakın bir tarih deyimi; ithal edilen eşya ya da aynı veya benzer eşyaya ait birim fiyatın belirlenmesine imkan verecek ileri ve geriye doğru tespiti mümkün olan ilk tarihi ifade eder.)

Bu yönteme göre gümrük kıymeti belirlenirken, kıymeti belirlenecek eşya ile aynı ticari düzey ve yaklaşık aynı miktarda satılan aynı eşyanın satış bedeli kullanılır. Böyle bir satışın bulunmaması durumunda, farklı ticari düzey ve/veya farklı miktarlardaki aynı eşyanın satış bedeli, bu ticari düzey ve/veya miktar farkları göz önüne alınarak yapılacak düzeltmeden sonra kullanılır. Kıymet artış veya azalışına da yol açsa, düzeltmenin yapılabilmesi için makul olduğunun ve doğruluğunun kesin delillerle ispatı gerekir.

İthal eşyası ile söz konusu aynı eşya arasında, ithal eşyasının giriş liman ve mahalline kadar nakliyesi ile ilgili olarak yapılan nakliye ve sigorta giderlerinin satış bedeline dahil edildiği durumlarda, mesafe ve nakliyatın türünden doğan ciddi farklılıklar göz önüne alınarak satış bedelinde düzeltme yapılır.
Bu yöntemin uygulanması sırasında aynı eşyaya ilişkin birden fazla satış bedeli tespit edilirse, ithal eşyasının gümrük kıymetini belirlemek üzere bunlardan en düşük olanı kullanılır.

Teslim Şekilleri


1.Ticari İşletmede Teslim

2.Taşıyıcıya Teslim

3.Gemi Yanında Teslim

4.Gemiye yüklenerek teslim

5.Mal Bedeli veya Navlun

6.Mal Bedeli,Sigorta ve Navlun

7.Taşıma ücreti ödenmiş olarak teslim

8.Taşıma Ücreti ve Sigorta Ödenmiş Olarak Teslim

9.Terminalde Teslim

10.Belirtilen Noktada Teslim

11.Gümrük Resmi Ödenmiş Olarak Teslim

GEMİYE YÜKLENEREK TESLİM (FOB )


 Bu terim ile satıcının teslim yükümlülüğü belirlenen yükleme limanında mallar gemi küpeştesini açtığı andan itibaren yerine getirilmiş olur. Mallarla ilgili tüm gider yitik veya hasar rizikoları bu noktadan itibaren alıcı tarafından üstlenilir. Eğer gemi küpeştesi pratikte birşey ifade etmiyorsa (örneğin roll-on/roll-off veya konteyner taşımacılığında olduğu gibi) FCA teriminin kulanılması daha doğru olur.

"Gemi Bordasında Teslim" terimi, belirtilen yükleme limanında malların küpeşteyi (ship's rail) aşmasıyla satıcının malları teslim ettiği anlamına gelir. Bu durum, bu noktadan itibaren alıcının mallara ilişkin bütün masrafları, ziya ve hasarları üstlendiğini ifade eder. FOB terimi, satıcının malları ihracat için gümrüklemesini gerektirir. Bu terim, sadece deniz veya içsu taşımacılığında kullanılabilir. Eğer taraflar, malların gemi küpeştesini aşarak teslim edilmeleri niyetinde değillerse, FCA terimi kullanılmalıdır.

Mal Mukabili Ödeme Tarafları



İhracatçı( Drawer ,Exporter ,Principal):ihracatçı ihraç konusu malları ithalatçıya iletilmek üzere taşıyıcısına teslim eder.

Muhabir Banka: ihracatçının seçtiği bir bankadır. İhracatçının belgelerini ithalatçının ülkesindeki bankaya göndermektedir.

İthalatçı ( Dravee,Importer ): İthalatçı mallarını gümrükten çektikten sonra malların bedelinin transferi için amir bankaya müracaat ederek bedelini öder.

Tahsil Eden ( Amir Banka ): Amir banka tarafından tahsil edilen mal bedeli Türk Parası transfer belgesi veya Döviz Satış Belgesi düzenlenerek muhabir bankaya transfer edilir.

1958 İSTİKRAR TEDBİRLERİ

1958 de istikrar tedbirleri : büyük bir ekonomik buhran içine sürüklenen ülkeler iç ve dış istikrarı sağlamak için üzerinde uluslararası anlaşma sağlanan bir İktisadi İstikrar Önlemleri Paketi hazırlayarak uygulamaya koyarlar. Bu toplantılara, söz konusu ülkenin kredi sağlayacağı Batılı ülkelerle birlikte Uluslararası Para Fonu gibi mali kurumlar da katılırlar. Önlemler paketi uygun bulununca, bunun uygulanması karşılığında, söz konusu ülkeye yeni dış krediler verilir.

4 Ağustos 1958 İktisadi İstikrar Kararları Türkiye için bu şekilde hazırlanmış bir önlemler paketi idi. Karşılığında da özellikle ABD’den önemli ölçüde dış kredi sağlanmıştır.

* tl’nin değeri düşürülecek (1$ = 9 tl oldu)

* para arzı kontrol altına alınacak

* ithalat rejimi yeniden düzenlenecek

* kit fiyatları arttırılacak

* harcamalar azaltılacak

* yatırımlarda verimli ve kısa vadeli projelere öncelik verilecek.

Franchising almanın avantajları


Franchising ile risk üstlenmemiş hazır bir sisteme yerleşmiş olursunuz. Zaten tanınmış ve kendini ispatlamış bir marka ile işe başlamak hem reklam avantajı sağlar hem de müşteriniz hazır olur. Personeliniz eğitimli, sisteminiz oturmuş olacaktır. Tanınmış bir marka olduğundan kendini ispatlama, kendi standartlarını oluşturma gibi bir uğraşı gerekmez, hızlı bir şekilde pazara girmiş olursunuz.

Franchising almanın dezavantajları;
Franchising alındığında franchising veren şirketin belli standart ve kurallarına uymak zorunda kalındığından girişimci ve yaratıcı ruhu fazla olan kişilerde belli bir süre sonra tatminsizlik yaratabilir. Çünkü bu durum kendi iş modelini yaratma ve yeniliklere karar verme imkanını ortadan kaldırır.

Franchising ile kurduğunuz işletmenin çok yakınında aynı firmanın bir başka şubesinin açılması durumunda kazancınız düşecek, müşteriniz bölünecektir. Bu durum aslında uzun vadede franchising veren şirket için de dezavantajlı olmakla beraber benzer durumlara rastlanabilmektedir.