3 Ekim 2013 Perşembe
Faiz Riskinin Nedenleri
1. Yeniden Fiyatlandırma Riski: Finansal aracılar gibi bankalar da faiz riskiyle birçok şekilde karşılaşmaktadır. Faiz riskinin en çok tartışılan şekli, vadelerden (sabit orandan) ve bankanın varlıklarının, yükümlülüklerinin ve bilanço dışı (OBS) pozisyonlarının yeniden fiyatlandırılmasından (dalgalı orandan) kaynaklanan risk şeklidir. Yeniden fiyatlandırmanın yol açtığı faiz oranlarındaki değişme bankanın gelirlerinde ve temel ekonomik değeri üzerinde büyük önem taşımaktadır. Örneğin, uzun dönemli sabit orandan bir krediyi kısa dönemli bir mevduatla fonlayan bankanın, faiz oranları yükseldiği taktirde hem pozisyondan kaynaklanan gelecekteki gelirinde hem de kendi değerinde azalmalar olacaktır. Bu düşüşlerin nedeni, kredilerin vadesi boyunca, nakit çıkışlarının sabit oluşudur. Oysa, fonlamada ödenen faiz değişkendir ve kısa dönemli mevduatın vadesi dolduktan sonra da yükselir.
2. Gelir Eğrisi Riski: Fiyatlandırmalardaki uyumsuzluklar, bankanın gelir eğrisinin eğiminin ve şeklinin değişmesine yol açar. Bu risk, gelir eğrisindeki beklenmeyen değişmelerin bankanın gelirlerinde ya da temel ekonomik değerinde ters yönde etkiler oluşturmasıyla ortaya çıkar. Örneğin, 10 yıllık vadesi olan ve 5 yıllık devlet kağıtlarıyla hedge edilen devlet tahvillerinin temel ekonomik değeri, pozisyon, eğri üzerinde birbirine paralel hareketlerle hedge edilse de, gelir eğrisi dikleştikçe, hızla düşer.
3. Temel Risk: Diğer bir önemli faiz riski de, benzer fiyatlandırma şekilleriyle farklı araçlara uygulanan oranlar üzerinden kazanılan ya da geri ödemeler arasındaki negatif korelasyondan kaynaklanan risktir. Faiz oranları değiştiğinde, bu farklılıklar benzer vadeleri olan varlıklar, yükümlülükler ve bilanço dışı pozisyonlar arasında yer alan nakit akışlarında ve kazançlarda beklenmedik değişmelere hız kazandırabilir.
4. Opsiyon Riski: Opsiyon, sahibine herhangi bir tarihten itibaren belli süre içinde, belirli bir faiz üzerinden borçlanma ya da borç verme hakkıdır. Döviz opsiyonlarında olduğu gibi, burada da opsiyonu edinen opsiyon satıcısına bir prim ödenmektedir. Faiz oranları da borsa dışında ve içinde işlem gören opsiyonlar olarak ayrılabilirler. Yani borsa ve tezgahüstü piyasalar (OTC) olarak iki farklı piyasada alınıp satılırlar. Sabit faiz düzeninin, yerini değişken faize bırakmasıyla faiz riski ortaya çıkmıştır. Faiz opsiyonları, bu riski ortadan kaldırmak için geliştirilmiş türev ürünlerdendir. Özellikle bankalararası rekabette önemli bir avantaj oluşturduğundan, bankaların sıklıkla baş vurduğu bir opsiyon türüdür. Faiz opsiyonları ile ileriye yönelik faiz riski ortadan kaldırılarak, kar potansiyeli korunabilmektedir. Faiz opsiyonları riskten korunma yanında spekülasyon amacıyla da kullanılabilir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Kurumsal Risk Yönetimi Unsurlar nelerdir?
YanıtlaSilİç Ortam
İç ortam bir kurumun rengidir. Risklerin kurumda çalışan kişiler
tarafından nasıl görüntülenmesi ve yönlendirilmesi gerektiğine dair bir temel
oluşturur. İç ortam kurum ile ilgili risk yönetimi felsefesi, risk kapasitesi,
dürüstlük etik değerler ve faaliyet gösterilen çevre gibi kavramları içerir.
Yetki dağılımı, yönetim biçimi, tanımlanmış rol ve sorumluluklar gibi
yönetimle ilgili unsurlar da yine iç ortam içinde yer alır. COSO strateji,
faaliyet, raporlama ve uyumla ilgili hedefleri içeren bir planlama süreci
anlatır. Kurumsal risk yönetimi programının nasıl tasarlanacağı ve ne kadar
etkili yerleştirilebileceği bu iç ortama bağlıdır. 30
Hedef Belirleme
Yönetim faaliyette bulunurken, ulaşmak istediklerini elde etmesini
etkileyecek riskleri tanımlamadan önce, etkilenecek hedefler var olmalıdır.
Kurumsal risk yönetimi kurumun vizyonu ve misyonu ile uyumlu olan ve bu
iki unsuru destekleyen strateji ve hedeflerin belirlenmesine yardımcı olmak
üzere tasarlanmış bir süreçtir. Ayrıca bu strateji yürütülürken karşılaşılacak
risklerin kurumun risk kapasitesi sınırları içinde olmasını sağlayan bir
süreçtir. Hedef belirleme sürecinin bu iki parametre (misyona ve vizyona
uyumlu olma ile hedeflerin onlara ulaşılmak için karşılaşılacak risklerin risk
kapasitesi içinde kalmasını sağlayacak seviyede koyulması) dikkate alınarak
yürütülmesi gerekir. Sonuç olarak hedef belirleme süreci, yönetimin risk
stratejisini de göz önünde bulundurarak hedefleri belirlemesidir. Risk
yönetimi için hedef belirlemenin iki önemli işlevi vardır:
1) İşletmenin risk kapasitesini biçimlendirir. Risk kapasitesi kavramı,
gerçekleşirse kabul edilebilir ve mazur görülebilir olarak düşünülen
riske maruz kalma seviyesini kapsar. Bu bakımdan kapasite, riski
sınırlamanın maliyetini (finansal veya başka türlü) riske maruz kalma
gerçekleşirse, maruz kalmanın maliyetiyle kıyaslamakla ve kabul
edilebilir bir denge bulmakla ilgilidir. Fırsatları dikkate alırken bu
kavram, kişinin fırsatın yararlarını elde etmek için fiili olarak ne kadar
risk yüklenmeye hazırlıklı olduğunun dikkate alınmasını kapsar. Her
durumda risk kapasitesi en iyi, kurumun her düzeyine, düşündükleri
ister tehdit ve kontrolün maliyeti, ister fırsat ve onu elde etmeye
çalışmanın maliyeti olsun, alabilecekleri risklerin limitleri konusunda
rehberlik yapan, yönetim tarafından uygun bir şekilde yetki verilmiş bir
dizi sınır olarak ifade edilir. 31
2) Risk toleransı risk kapasitesi ile uyumlaştırılır. Risk toleransı
kurumun risk ile ilgili olan daha dar kapsamlı sınırıdır. Hedefler
etrafındaki değişimlere göre kurumun ne kadar risk üstlenmeyi
kabullenebileceği ile ilgilidir. Toleranslılık ters bir etki sırasında
kaybedilen veya israf olan kaynaklardan, kontrolün maliyeti ve riske
maruz kalma dengesinden; kazanılacak potansiyel yarar veya
dayanılması gereken kayıp dengesinden yola çıkılarak belirlenir.
Etkilerin yeni, gözlenemeyen ve gecikmeli olduğu bilinmeyen
alanlardaki risk toleransı düşük iken, kişilerin kontrolü daha fazla
ellerinde tuttukları alanlarda risk toleransı yüksektir
Konu: Bankacılık ve Risk yönetimi Bankalarda Risk Çeşitleri?
YanıtlaSilBankalarda Risk Yönetim Süreci
Yukarıda bankaların karşılaştıkları risk çeşitlerine ve bu risklerin nasıl yönetildiğine kısaca değinilmiştir. Yapılan açıklamalar dikkate alındığında risk yönetim sürecinin evreleri şöyle tanımlanabilir.
Riskin tanımlanması ve ölçülmesi
Risk toleransının ( kabul edilebilir kayıp tutarının) belirlenmesi
Riskin gerçekleşmesi durumunda bankanın faaliyetlerine devam edebilmesine yetecek sermayeye sahip olduğunun garanti edilmesi
Risk – getiri optimizasyonunun ( üstlenilen riski karşılayabilecek en uygun getirinin) sağlanması ve sermayenin etkin kullanımının temin edilmesi
Riskin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkacak zararın dolayısıyla ihtiyaç duyulacak sermayenin hesaplanma yöntemi risk yönetimi açısından büyük önem taşımaktadır. Bankaların mümkün olan en az sermayeye sahip olma arzusu ile, düzenleyici otoritenin bankaların mümkün olduğunca fazla sermayeye sahip olmalarını temin etme isteği karşı karşıya gelmekte ve Uluslar arası Takas Bank’ ın ( Bank of International Settlement- BIS) bir alt komitesi olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Komitesi ( Basel Komite) arada mutabakat sağlayan merci olarak karşımıza çıkmaktadır.
Konu: Bankalarda Aktif - Pasif Yönetimi Bilançoda risklerin tanımlanması Aktif kaynaklı- pasif kaynaklı riskler
YanıtlaSilRisk Türleri İtibarıyla Uygulanan Risk Yönetim Politikaları
2010 yılında Yönetim Kurulunca onaylanmış olan risk yönetimi politikaları, yasal mevzuat ve uluslararası uygulamalar paralelinde risk yönetimi çalışmalarına devam edilmiştir. Gerek BDDK’nın Basel II taslak düzenlemeleri gerekse Basel Komitenin sermaye yeterliliği düzenlemeleri (Basel III) yakından takip edilmiş, söz konusu düzenlemelerin Bankamız sermaye yeterlilik rasyosuna muhtemel etkileri konusunda çalışmalar yapılmıştır.
Ayrıca, ekonomik gelişmeler ile beklentilerin sermaye yeterliliği standart rasyosuna etkileri konusunda senaryo analizi çalışmalarına bu dönemde de devam edilmiştir. Gap/durasyon analizleri ile standart faiz oranı şoku analizleri yoluyla, yapısal faiz oranı riski de yakından takip edilmektedir. Denetim Komitesi’nin ve Banka üst yönetiminin bilgisine sunulan söz konusu çalışmalar, Aktif Pasif Yönetimi Komitesi toplantılarında da gündeme getirilmektedir.
Kredi Risk Yönetimi Politika Dokümanı, Operasyonel Risk Politikası ve Uygulama Esasları Dokümanı ile Operasyonel Risk Çerçevesi gözden geçirilerek güncellenmiştir.
Operasyonel risk yönetimi kapsamında, gelişmiş ölçüm yaklaşımlarının uygulanmasına da imkân verecek olan, operasyonel risk kayıp ve potansiyel risk verileri toplanmaktadır. Halihazırda 8 yıllık operasyonel risk verisi toplanmıştır. Operasyonel kayıp verileri analiz edilerek risk faktörlerinin tespitine çalışılmış ve tespitler Bankamız yönetim kademelerinin dikkatine sunulmuştur. Operasyonel Risk Veri Tabanının teknik altyapısının iyileştirilmesi ve web tabanlı bir yapıya kavuşturulması çalışmaları tamamlanmış ve ilgili birimlerin veri girişine açılmıştır.
Risk Yönetimi Başkanlığı’nca iş süreçlerinin analiz edilerek, etkin olmayan, yetersiz kontrollerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması suretiyle operasyonel risklerin kontrol altına alınmasını sağlamak amacıyla Genel Müdürlük birimlerini kapsayan “Etki Analizi” çalışmaları devam etmektedir.
Operasyonel risk yönetimi kapsamında benimsenen yaklaşım, ileriye dönük bir kontrol kültürü yaratarak, tüm çalışanların kendi işleriyle ilgili riskleri belirlemelerini ve değerlendirmelerini, riske ilişkin hususları yöneticilerin dikkatine sunmalarını ve kontrolü artırabilmek için gerekli adımları atmalarını desteklemektir. Bu kapsamda yapılan “Etki Analizleri”ne ait çalışmalar, çalışanların kendi kendilerini değerlendirmelerini sağlama yöntemi kullanılarak, çalışma grubu toplantıları ile gerçekleştirilmektedir.
Etki analizi aşamalarına ilave olarak, bilgi sistemleri risk yönetimi kapsamında, iş süreçlerinde yer alan bilgi sistemlerine ait, kurtarma zamanı (RTO) ve kurtarma noktası (RPO) hedefleri ile alternatif sistemlerin belirlenmesi, ortaya çıkabilecek risklerin etkilerini incelemeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Konu: Bankalarda aktif - Pasif Yönetimi Bilançoda risklerin tanımlanması Aktif kaynaklı - pasif kaynaklı riskler
YanıtlaSilRisk yönetimi, iç denetim ve kontrol faaliyetleri, Yönetim Kurulu’na doğrudan bağlı bir organizasyon ile yürütülüyor.
Risk Yönetimi ve İç Denetim Organizasyonu
Garanti Bankası’nda risk yönetimi, iç denetim ve kontrol faaliyetleri, yasal mevzuat ile de uyumlu olarak icracı fonksiyonlardan bağımsız bir biçimde Yönetim Kurulu’na doğrudan bağlı bir organizasyon ile yürütülüyor.
Yönetim Kurulu, risk yönetimi, iç denetim ve kontrol sisteminin yerleştirilmesi, faaliyetlerinin etkin bir biçimde yürütülmesinin sağlanması, Garanti Bankası’nın sermayesiyle uyumlu risk alma düzeyine uygun biçimde risk yönetimi ve iç denetim strateji ve politikalarının oluşturulmasıyla bunların uygulanmasının sağlanması ve sürdürülmesinden sorumlu nihai merci olarak faaliyet gösteriyor.
Denetim Komitesi, faaliyetlerini, kurumsal yönetim ilkelerine verilen önem gereğince, Yönetim Kurulu’nun denetim ve gözetim sorumluluğunun yerine getirilmesini teminen sürdürüyor. Denetim Komitesi, iç kontrol, iç denetim, risk yönetimi, güvenli operasyon ve uyum sistemleri kapsamında oluşturulan birimlerden ve bağımsız denetçiden görevlerinin ifasıyla ilgili olarak bilgi alıyor, Garanti Bankası’nın taşıdığı risklerin tespiti, kontrol edilmesi ve izlenmesiyle ilgili yöntemlerin varlığı ve yeterliliğini değerlendiriyor, icra edilen faaliyetler ve sonuçlarını düzenli olarak Yönetim Kurulu ile paylaşıyor.
Denetim Komitesi, sorumlu birimlerin yürüttüğü faaliyetlerin sonuçlarına, ihtiyaç duyulan uygulamalara ve Garanti Bankası faaliyetlerinin güven içinde sürdürülmesi bakımından önemli gördüğü diğer hususlara ilişkin görüşlerini Yönetim Kurulu’na bildiriyor.
Konu: Kredi Riski: Yönetimi likidite riski: Yönetimi Vade Analizi
YanıtlaSilLikidite Riski Yönetim Prensipleri
Aşağıda yer alan rapor Uluslararası Finans Kurumu (Institute of International Finance-IIF) tarafından
yayımlanan “Principles of Liquidty Risk Management-March 2007” adlı yayının gerekli izinler alınarak
hazırlanan Türkçe çevirisidir.
I. Özet
2005 yılı sonlarında Uluslararası Finans Kurumu (IIF) Likidite Riski Özel Komitesi’ni
oluşturdu. Başkanlığını Merrill Lynch Başkan Yardımcısı ve İdari İşler Direktörü olan
Ahmass Fakahany’nin yaptığı ve Barclays İngiltere Ticari Bankacılık Başkanı Chris Grigg’in
başkan yardımcısı olduğu bu Özel Komitede, dünyanın en büyük global finans kuruluşlarından yaklaşık 40’ının temsilcileri yer almaktadır. Özel Komite’nin işlevi ve amacı, finans
kuruluşlarında likidite riskinin ölçülmesi, izlenmesi, yönetimi ve yönetişim konularında bir
perspektif geliştirmek ve Tavsiyelerde bulunmaktır. Özel Komite’nin bu konuda odaklanması
tam zamanında atılan bir adım olmuştur, çünkü endüstrinin ve düzenleyici organların ve yasa
yapıcıların daha çok ve daha ziyade başka konularla ilgilenmekte olduğu ve üstelik uluslararası pazarların likidite özelliklerinin önemli değişimler geçirmekte olduğu bir döneme denk
gelmiştir. Özel Komite, firmaların likidite riski yönetimine ilişkin yaklaşımlarının gelişmişlik
düzeyinin sürekli arttığını görmekten memnuniyet duymaktadır ve bu konuda özel bir kaygı
veya endişeye yol açabilecek herhangi bir yakın tehlike veya sebep görmemektedir. Tüm
bunlara rağmen, firmaların ve finans sisteminin artan globalleşme düzeyi; pazar hacmi ve
likiditesi sağlayan firmaların giderek artan sayısı; teminatlı finansmana ve fonlara duyulan
gereksinimin artması ve global likidite standartlarında uyumlulaştırmanın yapılmamış olması
gibi olgular bu konuya daha yakından bakmanın gerektiğini göstermiştir.
Bu rapor, üç geniş alan ve konuda özel sektör için likidite riskinin fonlanması, uygun
pratiklerin araştırılması ve bulunması ve bir dizi Tavsiyelerde bulunulması üzerinde odaklanmaktadır: likiditenin yönetimi için yönetişim ve örgütlenme yapısı; likiditeyi ölçmek, izlemek
ve kontrol altında tutmak için bir analitik çerçeve ve stres testi ve beklenmedik durum
planlaması. Raporun amacı, likidite riski yönetimine ilişkin beklentileri yükseltmektir. Temel
öncül önerme şudur: firmalar her firmanın kendi iş modeline ve piyasa konumuna uyarlanmış
risk yönetim çerçeveleri geliştirmeli ve denetleyici ve düzenleyici yaklaşımlar da bu risk
yönetim çerçevelerini tanımalı ve benimsemelidirler. Bu amaçla, bu raporda, Özel Komite’nin
politika pozisyonlarının değerlendirilmesinde ve firmaların piyasa konumlarının ve uygulamalarının değerlendirilmesinde yararlı olacağını umduğu Resmi Sektör için bazı Mülahazalar
da verilmektedir
Konu: Faiz Riski: Yönetimi GAP Analizi
YanıtlaSilA. Faiz Riskinin Nedenleri
1. Yeniden Fiyatlandırma Riski: Finansal aracılar gibi bankalar da faiz riskiyle birçok şekilde karşılaşmaktadır. Faiz riskinin en çok tartışılan şekli, vadelerden (sabit orandan) ve bankanın varlıklarının, yükümlülüklerinin ve bilanço dışı (OBS) pozisyonlarının yeniden fiyatlandırılmasından (dalgalı orandan) kaynaklanan risk şeklidir. Yeniden fiyatlandırmanın yol açtığı faiz oranlarındaki değişme bankanın gelirlerinde ve temel ekonomik değeri üzerinde büyük önem taşımaktadır. Örneğin, uzun dönemli sabit orandan bir krediyi kısa dönemli bir mevduatla fonlayan bankanın, faiz oranları yükseldiği taktirde hem pozisyondan kaynaklanan gelecekteki gelirinde hem de kendi değerinde azalmalar olacaktır. Bu düşüşlerin nedeni, kredilerin vadesi boyunca, nakit çıkışlarının sabit oluşudur. Oysa, fonlamada ödenen faiz değişkendir ve kısa dönemli mevduatın vadesi dolduktan sonra da yükselir.
2. Gelir Eğrisi Riski: Fiyatlandırmalardaki uyumsuzluklar, bankanın gelir eğrisinin eğiminin ve şeklinin değişmesine yol açar. Bu risk, gelir eğrisindeki beklenmeyen değişmelerin bankanın gelirlerinde ya da temel ekonomik değerinde ters yönde etkiler oluşturmasıyla ortaya çıkar. Örneğin, 10 yıllık vadesi olan ve 5 yıllık devlet kağıtlarıyla hedge edilen devlet tahvillerinin temel ekonomik değeri, pozisyon, eğri üzerinde birbirine paralel hareketlerle hedge edilse de, gelir eğrisi dikleştikçe, hızla düşer.
3. Temel Risk: Diğer bir önemli faiz riski de, benzer fiyatlandırma şekilleriyle farklı araçlara uygulanan oranlar üzerinden kazanılan ya da geri ödemeler arasındaki negatif korelasyondan kaynaklanan risktir. Faiz oranları değiştiğinde, bu farklılıklar benzer vadeleri olan varlıklar, yükümlülükler ve bilanço dışı pozisyonlar arasında yer alan nakit akışlarında ve kazançlarda beklenmedik değişmelere hız kazandırabilir.
4. Opsiyon Riski: Opsiyon, sahibine herhangi bir tarihten itibaren belli süre içinde, belirli bir faiz üzerinden borçlanma ya da borç verme hakkıdır. Döviz opsiyonlarında olduğu gibi, burada da opsiyonu edinen opsiyon satıcısına bir prim ödenmektedir. Faiz oranları da borsa dışında ve içinde işlem gören opsiyonlar olarak ayrılabilirler. Yani borsa ve tezgahüstü piyasalar (OTC) olarak iki farklı piyasada alınıp satılırlar. Sabit faiz düzeninin, yerini değişken faize bırakmasıyla faiz riski ortaya çıkmıştır. Faiz opsiyonları, bu riski ortadan kaldırmak için geliştirilmiş türev ürünlerdendir. Özellikle bankalararası rekabette önemli bir avantaj oluşturduğundan, bankaların sıklıkla baş vurduğu bir opsiyon türüdür. Faiz opsiyonları ile ileriye yönelik faiz riski ortadan kaldırılarak, kar potansiyeli korunabilmektedir. Faiz opsiyonları riskten korunma yanında spekülasyon amacıyla da kullanılabilir.
Konu: Faiz Riski: Yönetimi GAP Analizi
YanıtlaSilFaiz Riski Yönetim Prensipleri
1. Basle Bankacılık Komitesi, sürekli uğraşlarının bir parçası olan uluslararası banka denetçiliği yayınlarına atfen, faiz risk (faiz oranı riski) yönetimi üzerine bankalar ve diğer finansal piyasa katılımcılarının görüşleri için bu çalışmayı yayımlamıştır. Burada, diğer bir çok alanda da olduğu gibi kontrollerin kusursuz olarak gerçekleştirilmesinin büyük önemi vardır. Bankalar, faiz risk değişmelerini etkili bir şekilde tanımlayan, ölçen, gözlemleyen ve kontrol eden kapsamlı bir faiz risk yönetimine sahip olmalıdırlar ve bu, uygun yönetim kurulu ve üst yönetim idaresiyle sağlanabilmektedir. Bu çalışmada, komite tarafından yayımlanan ve üye ülkelerde edinilmiş tecrübelere ve prensiplere dayalı daha önemli çalışmaların her birinin tanımları yapılmıştır. Çalışma, bankaların faiz oranı risk yönetiminin değerlendirilmesi sırasında denetim yetkilileri tarafından kullanılması amacıyla bir çok prensibi belirlemek amacını taşımaktadır.
2. 1997 sonundan itibaren Basle Komite tarafından oluşturulan sermaye gereksinimleri konulu denetim çalışmaları, denetleyici bankaların ticari faaliyetlerinde faiz riski konusunu işlemektedir. Bu yazı, bankaların aldığı pozisyonların ticari hesapların bir parçası olup olmaması ya da bankaların ticari olmayan faaliyetlerini yansıtıp yansıtmaması durumundan bağımsız olarak, faiz risk yönetimi için daha genel uygulama prensiplerini göstermeyi amaçlamaktadır.
3. Bu prensiplerin geliştirilmesinde, aynı zamanda, Komite’nin 1993 Nisan ayında rehberlik amaçlı olarak yayımladığı bankacılık sektörünün görüşlerinin de dayanak olarak ele alındığı çalışma da kullanılmıştır. Buna ek olarak, bu yazı, türev ürünlere ilişkin faaliyetler için Komite tarafından yayınlanan rehberde yer alan bir çok prensibi de kapsamaktadır.
4. Her ne kadar bazı uygulamalar her bir banka tarafından garanti edilen faaliyetlerin yoğunluğu ve karmaşıklığıyla ilgili ölçülere dayansa da, bu prensiplerin, bir çok uluslararası banka tarafından güncel uygulamalarında temel olarak ele alınması amaçlanmıştır. Gözetim ve denetim otoritesi, bankaların faiz riskini kontrol ediş yöntemlerini izleyebilmek için, kendi denetim metotlarını yeniden değerlendirmek amacıyla bunları kullanmalıdırlar. Her bir denetçi tarafından seçilmiş yerinde ve uzaktan denetim teknikleri ve denetleme fonksiyonlarında kullanılan bağımsız denetçilerin düzeyiyle ilgili etkenlere dayanırken, Basle Komite’nin bütün üyeleri, burada öne sürülen prensiplerin, bankaların faiz risk yönetiminin yeterliliği ve etkinliğinin değerlendirilmesinde standartlar sağladığı konusunda hem fikirdirler.
Konu: Bankalarda Aktif- Pasif yönetimi Likidite Riski, Kredi riski Faiz Riski Operasyonel Risk
YanıtlaSilRisk Yönetimi ve İç Denetim Organizasyonu
Garanti Bankası’nda risk yönetimi, iç denetim ve kontrol faaliyetleri, yasal mevzuat ile de uyumlu olarak icracı fonksiyonlardan bağımsız bir biçimde Yönetim Kurulu’na doğrudan bağlı bir organizasyon ile yürütülüyor.
Yönetim Kurulu, risk yönetimi, iç denetim ve kontrol sisteminin yerleştirilmesi, faaliyetlerinin etkin bir biçimde yürütülmesinin sağlanması, Garanti Bankası’nın sermayesiyle uyumlu risk alma düzeyine uygun biçimde risk yönetimi ve iç denetim strateji ve politikalarının oluşturulmasıyla bunların uygulanmasının sağlanması ve sürdürülmesinden sorumlu nihai merci olarak faaliyet gösteriyor.
Denetim Komitesi, faaliyetlerini, kurumsal yönetim ilkelerine verilen önem gereğince, Yönetim Kurulu’nun denetim ve gözetim sorumluluğunun yerine getirilmesini teminen sürdürüyor. Denetim Komitesi, iç kontrol, iç denetim, risk yönetimi, güvenli operasyon ve uyum sistemleri kapsamında oluşturulan birimlerden ve bağımsız denetçiden görevlerinin ifasıyla ilgili olarak bilgi alıyor, Garanti Bankası’nın taşıdığı risklerin tespiti, kontrol edilmesi ve izlenmesiyle ilgili yöntemlerin varlığı ve yeterliliğini değerlendiriyor, icra edilen faaliyetler ve sonuçlarını düzenli olarak Yönetim Kurulu ile paylaşıyor.
Denetim Komitesi, sorumlu birimlerin yürüttüğü faaliyetlerin sonuçlarına, ihtiyaç duyulan uygulamalara ve Garanti Bankası faaliyetlerinin güven içinde sürdürülmesi bakımından önemli gördüğü diğer hususlara ilişkin görüşlerini Yönetim Kurulu’na bildiriyor.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBankalarda Aktif-pasif yönetiminin temel amacı,bankanın ulaşmaya çalıştığı kar doğrultusunda ve kabul edebileceği risk sınırları içerisinde, net faiz marjını maksimize etmektir. Bu yüzden aktif-pasif yönetimi sırasında getiriler ve maliyeler ,vaizler ve vadeler arasında dengeli bir ilişki kurulmaya çalışılır. Bunu yaparken bankalar ,aktifleri ve pasifleri ile ilgili çeşitli kararlar almak zorundadırlar.
YanıtlaSilAktifler ile ilgili olarak alınacak kararlar;
-Nakit değerler, krediler ve sabit kıymetler için ne kadar fon ayrılacak?
-Hangi kredi çeşitleri için ne kadar fon ayrılacak?
-Aktiflerin vade yapısı nasıldır ve değişken faizli kerdilerin miktarı nedir?
-Yatırımların vade yapısı ve miktarı nasıldır?
-Vergiden muaf ve vergiye tabi olan yatırımlar hangileridirve nekadardır?
-Uluslararası risk var mıdır?Ölçüsü nedir?
Pasiflerle ilgili olarak alınacak karalar;
-Mevduat ve diğer borçlanma yolu ile elde edilebilecdek fon miktarı ne kadardır?
-Bu fonmlar ne tür mevduat ve borçlarla elde edilecektir?
-Sermaye artırımı yoluna gidilebilir mi?
-Fonların vadesi ve döviz yapısı nasıldır?
Gerekli olan karalar alındıktan sonra ,kanunu ve mevzuatın gerektirdiği sınırlamalarla,ekonomik koşullar ve piyasadaki muhtemel rekabet gözönüne alınarak banka için en uygun aktif-pasif stratejisi belirlenmelidir.
Sözü edilen amaçlara ulaşmak için aktif-pasif yönetimi çerçevesinde uygulanan politikalar;
a)Net faiz gelirinin artırılması ve istikrarın korunması,
b)Faiz dışı gelirlerin kontrolü,
c)Kredilerin kalitesinim korunması,
d)likidite ihtiyacının karşılanması,
e)sermaye yeterliliğinin sağlanması,
f)Vergi yükünün azaltılması,
konularında odaklaşmalıdır.
pasıf yonetımının kapsam ve amacları hakkında verınız?
LİKİDİTE YETERLILIGI NEDIR?
YanıtlaSilLikidite ,bankanın minimum zarar ile ani mevduat çekmelerini,aynı zamanda da piyasanın kredi ihtiyacını normal bir şekilde karşılayabilmesidir. Banka bu tür fon ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve kanuni likidite zorunluluklarını da yerine getirebilmek için yeterli derecede likit değere sahip olmalıdır.
Likidite yeterliliği , bankaların kamuoyundaki güvenilirliklerini korumaları acısından da çok önemlidir. Gerektiğinden az likidite tutmanın maliyet, aktiflerin nakde çevrilirken kaybedilen değer,kısa vadeli borçlanmanın getireceği maliyet ve müşteri taleplerinin geri çevrilmesi halinde kaybedilecek güvendir .Buna karşılık , fazla likidite tutmanın maliyeti de yüksek yatırımlardan elde edilecek karların kaybıdır.
Kanuni karşılıklar likidite ihtiyacı arasında değildirler. Bankalar , kanuni karşılıkları ayırdıktan sonra , tahmin ettiği likidite ihtiyaçlarına göre nakit miktarı belirlerler. bunların kasalarında ,diğer bankalarda veya muhabir bankalarda tutarlar.
Likidite ihtiyacını belirlemeden önce bilanço kalemleri, kontrol edilebilirler ve kontrol edilemezler olarak ayrılır, kontrol edilebilirler için likidite sorunu yoktur. Fakat mevduat ve kredi talebindeki değişimler ,bankanın tam olarak kontrolünde değillerdir. Banka bu tür kalemlerin likidite ihtiyacını ne derecede etkileyeceğini iyi belirlemelidir.
KREDİ RİSKİNİN YÖNETİMİNE İLİŞKİN İLKELER NELERDIR?
YanıtlaSilİ. Giriş
Bankaların Kredi Riski Yönetimlerinin Değerlendirilmesine İlişkin Prensipler
II. Kredi Riski Konusunda Uygun Ortamın Oluşturulması
III. Güvenilir Kredi Verme İşlevinin Bulunması
IV. Kredilerin Uygun Yönetimi, Ölçümü ve İzlenmesi
V. Kredi Riskinin Uygun Kontrolünün Yapılması
VI. Gözetim ve Denetim Otoritelerinin Rolü
KONU: Riskin Tanımı. Risk ve belirsizlik Risk yönetimi nasıl gelişti?
YanıtlaSilSORU: Riskin Sınıflandırılması kaça ayrılır? Bunlar nelerdir?
CEVAP: • Ortalama Sonuç Olarak Risk: Sigorta uzmanları olayların riskini,
söz konusu olaylardan beklenen sonuç olarak ifade etmektedirler.
Faaliyetler için genellikle söz konusu sonuç “zarar” olmaktadır.
Ortalama sonuç kavramı potansiyel sonuçların nerelere kadar
uzanabileceği konusunda oldukça sınırlı bir bilgi vermektedir. Başka bir
ifade ile bu anlamda risk sadece beklenen sonuçların gerçekleşip
gerçekleşmemesi ile ilgilidir.
• Sonuçlar Arasındaki Farklılık Olarak Risk: Risk ile ilgili genel
tanımlama, riskin, olaylarla ilgili sonuçların istatistiksel değişimini veya
standart sapmasını ifade ettiğidir. Bu tanım çerçevesinde risk
yönetiminin amacı; beklentiler ile potansiyel sonuçlar arasındaki
farklılığı mümkün olduğu derecede aza indirgemektir.
• Kayıp Olarak Risk: Riskin en dar kapsamlı tanımlamalarından biri
riskin kayıp olarak kabul edilmesidir. Bu tanımlamaya göre risk;
müşterilerin neden olduğu zararlar, yolsuzluk veya doğal sebeplerden
veya insan hatalarından meydana gelen problemler gibi büyük olumsuz
etkiye sahip olayların meydana gelmesidir.
• Potansiyel Kazanç Faktörü Olarak Risk: Genellikle üzerinde
çok fazla durulmayan bir nokta, riskin kazanç sağlamak için bir araç
olarak kullanılıyor olmasıdır. İş dünyası risk alma işidir. “Risk” ve
“Kazanç” birbirlerini tamamlayan kavramlardır. İş dünyasında başarının
anlamı; doğru zamanda doğru risklerin alınması ve bu risklerin kazanca
dönüştürülmesidir. Risklerin sadece kayıp olarak görülmesi kazanç
haline dönüşebilecek risklerin zamanında ve doğru olarak tespit
edilmesini zorlaştırmaktadır.
• İlgili Oldukları Alanlara Göre Risk: Riskleri çok genel olarak
dahi belli bir sınıflandırmaya tabii tuttuğumuzda birbirinden farklı
onlarca riski ortaya koymak mümkündür. Bunlar piyasa riskleri, kredi
riskleri, faaliyet riskleri, yasal riskler, bilgi riski, çevresel riskler, ülke 19
riski, temel iş ile ilgili riskler, fiyat riskleri, doğal riskler, finansal
raporlama riskleri, kontrol riski v.b. olarak sınıflanabilir. Hepsi
birbirinden farklı olan bu riskler farklı risk tanımlamalarına sahiptir,
çünkü beklenen sonuç her bir faaliyet için farklıdır.
• Kurum ile İlgili Taraflar Açısından: Farklı menfaat grupları,
kurum ile ilgili riskleri tanımlama, anlama ve yorumlama açısından farklı
bakış açılarına sahip olabilmektedir. Üst yöneticiler, orta sınıf
yöneticiler, yönetim kurulları, büyük hissedarlar, küçük yatırımcılar,
kredi sağlayan kuruluşlar, yatırımcı danışmanlık ve aracılık kuruluşları
gibi kurum ile ilgili farklı hedefleri, planları ve beklentileri olan gruplar
riskleri de farklı şekilde tanımlamaktadırlar.
Tüm bunlar dikkate alındığında risklerle baş edebilmek, geleceğin
belirsiz olaylarını her açıdan analiz edip fırsatlarla riskleri birbirinden
ayırabilmek, fırsatları kurum stratejisi içine katıp innovasyon ve teknolojik
atılımlar yapabilmek için bunları kullanmak, risklerin ayrıntılı
değerlendirmesini yapıp bunlar karşısında takınılacak tavrı belirleyebilmek
için kurumların yapması gereken şey bu riskleri yönetebilmektir.
SORU: Risk sonucun tahmin edilemez olmasıdır ve iyi bir risk yönetimi kuruma ne katkı sağlar?
YanıtlaSilCEVAP:
• Kurumun istediği sonucu elde etmesine artan güven
• Tehditleri kabul edilebilir seviyede sınırlamak
• Fırsatlardan yararlanma konusunda elde edilen gerekli bilgiye
dayanarak kararlar almak
• Paydaşların kurumun yönetimine ve hüküm verme yeteneklerine
olan güvenlerinin artması
Risk yönetimi, iyi yönetimin ve karar almanın ayrılmaz bir unsurudur.
Tüm kurumlar fark etseler de etmeseler de risk yönetimi yaparlar. Kimi
kurumlar risk yönetimini daha ciddiye alır ve sistematik bir biçimde uygular.
Bazıları ise bir sistem olarak algılamamakla birlikte günlük kararları alırken
ve kurumu yönetirken riskleri de yönetirler.
SORU: Potansiyel olarak risk yaratabilecek bazı dış faktörler nelerdir?
YanıtlaSilCEVAP:
Politika: Ulusal hükümet ve diğer devlet organlarının etkileri bu kategori
içindedir.
Ekonomi: Uluslar arası ve ulusal piyasalarda olanlar, küreselleşmenin etkileri
kurum için potansiyel ekonomik dış risk alanlarıdır.
Sosyal: Büyük demografik ve sosyal eğilimler, vatandaşların meşguliyet
düzeyi kurumun faaliyetlerini etkiler.
Teknoloji: Yeni teknolojiler, eğer kurum ayak uyduramayacaksa büyük risk
yaratır.
Faiz risk yönetim ürünleri nelerdır?
YanıtlaSilKısa vadeli ve uzun vadeli faiz futures kontratları,
Gelecek faiz anlaşmaları,
Faiz swapları,
Bono futures kontratları,
Kısa vadeli ve uzun vadeli faiz opsiyonları,
Faiz tavan ve taban anlaşmaları,
Faiz swap opsiyonu.
SORU: Risk Nedir? Risk Çeşitleri Hakkında Bilgi veriniz?
YanıtlaSilCEVAP:
Risk Nedir? Risk temel olarak yatırılan paranın kaybedilme tehlikesidir. Bu ileride olacak olayların belirsizliğinden kaynaklanmaktadır. Ana paranın geri ödenmeme riskinden başka, faiz riski, döviz riski v.b gibi yatırım aracının fiyatını ve dolayısıyla getirisini etkileyen riskler de vardır. Bir yatırımın riski ne kadar yüksekse, o yatırım için vaadedilen getiri de o kadar yüksek olacaktır. Yüksek riskli bir yatırımda eğer işler iyi gider ve vaadedilen getiri alınabilirse yatırımdan yüksek gelir elde edilmiş olacaktır. Ancak bu durumda doğal olarak, beklenen yüksek getiriyi elde edememe– hatta yatırılan paranın da kaybedilmesi - tehlikesi de daha büyüktür.
Yatırılan paranın kaybedilme tehlikesinin düşük olduğu yatırımlardan beklenecek getiri ise nispeten düşük olmaktadır. Buna göre, yatırım yapılırken herkesin ne kadar riske katlanabileceğini çok iyi tartması gerekir. Vaadedilen getiri yükseldikçe beraberinde riskin de arttığı unutulmamalıdır. Bu mali piyasaların temel kuralıdır.
Risk Çeşitleri Nelerdir?
Borçlanma araçlarında risk iki türlüdür. Birincisi faiz oranı riski olup, piyasa faiz oranlarının değişmesiyle ilgilidir. Piyasa faiz oranlarının yükselmesi borçlanma aracının değerinin düşmesine yol açmaktadır.
İkinci risk türü ise anaparanın ödenmemesiyle ilgilidir. Örneğin tavili ihraç eden şirketin ödeme güçlüğü içine düşmesi durumunda ortaya çıkan risk bu türdendir.
Hisse senedi gibi ortaklık hakkı sağlayan araçların riski ise şirketin gelecekte beklenen temettüyü ödeyememesinden veya satış anında senedin yeterli talep görmemesinden kaynaklanır. Şirketin iflası halinde ise ortaklar (hisse senedi sahipleri) şirketin tüm alacaklılarına ödemeler yapıldıktan sonra kalan tasfiye bakiyesine payları oranında katılırlar.
Riski iki ana grupta toplamak mümkündür;
Genel olarak bütün mali araçları etkileyen faktörlerden kaynaklanan risk
Bir mali aracın kendisine has özelliklerden kaynaklanan riskler (iş riski, finansal risk, likitide riski)
“Bir mali aracın riski” denildiğinde bu iki tür riskin toplamı anlaşılır.
Makroekonomik koşullar, milli gelir artış hızı, faiz oranı ve enflasyon oranı riski etkileyen unsurlardandır. Örneğin ekonominin genelinde bir durgunluk, bütün mali araçlar üzerinde etkili olabilecek bir unsur iken, iklim koşulları daha çok tarım işletmelerinin hisse senedi fiyatlarını etkiliyen bir risk unsurudur. İklim koşullarından kaynaklanan riskten tarım işletmelerinin hisse senetlerini almayarak kaçınmak mümkün iken, ekonomik durgunluktan kaynaklanan riskten kaçınmak genelde mümkün değildir.
Peki bundan kurtuluş yok mu? Acaba bu kuralı nasıl lehimize işletebiliriz? Günümüzde çeşitli matematiksel ve istatistiki teknikler kullanılarak yapılan ve ayrı bir uzmanlık alanı haline gelmiş bu çözüm yoluna “riskin dağıtılması” yani çeşitlendirme ve portföy yönetimi denir. Portföy bir menkul kıymet yatırımcısının sahip olduğı menkul kıymetlerin tümüdür.
1.1. RİSK VE BELİRSİZLİK NEDEN BİLİNMELİ ?
YanıtlaSilHerkes “RisKi neden bilmeli ve hesaplamak için zaman harcamalıyız? Hesaplarsak durum değişmeyecek Ki!” diyebilir. Evet, risKi tanımak ve ölçmek mevcut durumu değiştirmez fakat bizim yatırım ile ilgili alacağımız kararları etKiler.
Bir yatırımın risKi hesaplandıktan sonra yatırımın başarısız olabilme risKi ortadan kalkmaz. Fakat yöneticiler risKi tanıyıp ve bildikleri halde yatırım konusunda daha bilinçli kararlar vereceklerdir. Risk mevcut durumu bulanık hale getirip yöneticileri yanlış kararlar vermeye sürükleyen bir tuzaktır. RisKi tanıyarak ve hesaplayarak bu bulanıklığı ve belirsizliği ortadan kaldırabiliriz. Bunun daha net anlaşılması için küçük bir örnek verebiliriz.
Tehlikeli bir patikada yürümekte olan bir dağcı olduğunu düşünelim. Dağcının görüş alanını daraltan çok yoğun bir sis kütlesi de var. Tabi Ki dağcı görüşünü Engelleyen bu sis kütlesinin olmamasını tercih eder. Sisin olmaması durumu değiştirir mi ? Hayır, patika tehlikeli olmaya devam edecektir fakat sisin Yokluğu patikanın gerçek görüntüsünü dağcının gözleri önüne sererek, dağcının artık bilinçli bir şeKilde hareket Etmesini sağlayacaktır. Yöneticiler de yatırım alternatiflerini Risk ve belirsizliğin oluşturduğu “sisi” kaldırarak bakarak daha bilinçli ve tutarlı hareket edecekleri şüphesizdir.
RisKin sadece olumsuz taraflarına bakılmamalı. RisKin pozitif yanları da var. Risk olmadan daha yüksek karlar elde Etme olanağı olamaz. Örneğin, pazara Yeni Bir ürün sunmak isteyen bir firma bu Yeni Bir üretim hattı kurma konusunda yatırım yapmayı düşünmektedir. Ürün pazarda tutulabilir (firma büyük bir kazanç elde edecektir) veya tutulmayabilir (firma büyük bir kayıp kaydeder.) Kısacası yatırım Riskli bir yatırımdır. Firma yatırım yapmaktan vazgeçerek risKi Yok edebilir. Yatırım yapılmazsa kaybEtme olasılığı sıfır olur. Fakat firma bu hareketle kar Etme ve gelişme olanağını da Yok etmiş olur.
Peter F. Drucker’ın Risk yöneticilerine vermiş olduğu bir konferansta 18., 19. ve 20. Yüzyıllarında Batı ekonomisinin ilerlemesinde teşebbüs, girişim ve çabuk ve doğru karar verme yeteneği kadar Risk yönetimi ve sigortacılığın da önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı. Drucker’a göre belirsizliği yönEtme ve önlem alma çalışmaları gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler arasındaKi ana farktır. Drucker’in sözlerinden şu sonucu çıkartabiliriz.
v İlerleme için girişim gereKir. Girişim de risKi göze alarak ve tanıyarak başarılı olur.
Doğa afetleri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde olurlar (Japonya’da deprem, Bangladeş’te sel) fakat geleceğin belirsizliklerine karşı önlem almak sonuçların vahimliğini Yok eder veya azaltır. Sigortacılık kavramı Risk kavramı ile bağlantılıdır
. OPERASYONEL RİSKE NEDEN OLAN FAKTÖRLER NELERDIR
YanıtlaSilGenel olarak kredi ve piyasa riski dışında kalan tüm riskler olarak tanımlanan
operasyonel risk, bankaların faaliyetleri sonucu maruz kaldıkları bir risk türüdür.
Uluslararası Netleştirmeler Bankası bünyesinde faaliyette bulunan Basel Komite,
operasyonel riski, “yetersiz veya başarısız dahili süreçler, insanlar ve sistemlerden
veya harici olaylardan kaynaklanan kayıp riski” olarak tanımlamıştır. (Bu tanım,
hukuki riski de içerir, fakat stratejik riski, isim ve ün riskini içermez.) (Teker, 2006) Bu
kapsamda operasyonel riske neden olan faktörler; insan, sistem, süreç ve dışsal
faktörler olmak üzere dört ana başlık altında incelenmiştir.
1) INSAN
2)SISTEM
3)SÜREC
4)DIŞSAL FAKTORLER
1) bankaların karşı karşıya geldiği baslıca riskler nelerdir?
YanıtlaSil- Bankalar topladıkları fonları kredi olarak kullandırırken çeşitli risklerle karı karsıyadır. Bunlar:
*Kredi riski. Bunun anlamaı verilen kredinin geri alınıp alınamayacağıdır. Yani kredi verilen firmaların durumu önem kazanır.
*Piyasa riski. Kredi verilen firmanın durumu iyi olabilir ama piyasaların kötü gitmesi sonucu o firmada tehlikeye girebilir.
*Operasyonel risk: Bir bankanın kredi dışındaki operasyonlarından kaynaklanan bütün diğer riskler bu kategoriye girmektedir.
2) Risk yönetimi neden önce bankalarda başlamıştır?
YanıtlaSil*Çünkü, bankacılık risk yönetme sanatıdır. İşletmeler, kar elde etmek için gerçekleştirdikleri faaliyetler sırasında genellikle dolaylı olarak ve çoğu zaman da farkında olmadan risk alırlarken, bankalar bilerek ve isteyerek risk alırlar. Kredi verirken bankaların kar elde etmek için sattığı şey, aslında para değil, güvendir. Bir tarafta mevduat müşterisine verilen güvence, diğer tarafta kredi müşterisinin krediyi geri ödememe ihtimali ile karşılık bulabilmekte ve bankalar aldıkları kredi riskinden zarar edebilmektedirler. Müşterinin mevduatını alıp kredi olarak verirken bu hizmetten güven müessesesi sıfatıyla para kazanan bankaların krediyi geri alamama riski her zaman mevcuttur. İşte bu riskin gerçekleşmesi ve bankanın bu işlemden zarar etmesi durumunda zararın mevduat müşterisine yansımıyor olması, yani bankanın bu riski karşılamaya yetecek sermayeye sahip olması gerekir. Bankalarda risk yönetiminin önemi burada ortaya çıkmaktadır. En basit ifadesi ile risk yönetimi, kredinin geri ödenmeme ihtimalinin ve geri ödememe durumunda olası kayıp tutarının istatistiksel olarak hesaplanması, kredinin ancak bu kaybı karşılamaya yetecek kadar sermaye mevcutsa verilmesini sağlayacak bir yöntemler ve işlemler topluluğudur. Risk yönetimi öncelikle bankalarda başlamış olmakla beraber, bankaların ardından gerek Avrupa ve gerekse Amerika’da birçok şirketin risk yönetimi metodolojilerini uyguladıkları görülmektedir. Türkiye’de de işi sadece risk yönetimi ile uğraşmak olan bölümlere sahip bazı büyük şirketler mevcuttur.
Temel bankacılık Riskleri nelerdir?
YanıtlaSil*Kredi Riski
Kredi riski, bankaların taşıdığı en önemli risklerden birisidir. Verilen kredinin kısmen veya tamamen geri alınamaması ihtimalinin yarattığı durumdur. Vadeli satış yapan şirketlerin aldıkları risk de aynı kapsamda değerlendirilebilir ve aynı metodolojiler kullanılarak yönetilebilir. Uygulanan metodoloji bir takım istatistiksel metotlar kullanılarak, kredi verilen müşterinin krediyi geri ödememe ihtimalinin hesaplanması, bu ihtimalin gerçekleşmesi durumunda ne kadar kayıpla karşılaşacağının belirlenmesidir. Kredinin geri ödenmeme ihtimali müşterinin kredibilitesi (ratingi) ile ilgili bir kavramken, karşılaşılacak kayıp kredi i.in alınan teminatlardan ne kadar ödeme elde edilebileceğinin istatistiksel hesaplamalarını da içermektedir.
*Piyasa Riski
Fiyat riski olarak da adlandırılan piyasa riski, bankanın elinde bulundurduğu her türlü bono, tahvil, hisse senedi, döviz vb. kıymetlerin fiyatlarında meydana gelebilecek beklenmeyen değişiklikler nedeniyle zarar etme ihtimalidir. Bankalar faizlerde de kurlarda bekledikleri değişikliklere göre pozisyon alarak, eski deyimiyle plasman yaparak, bu pozisyonlardan kar elde etmek isterler. Ancak piyasanın, beklentilerin tersine hareket etmesi durumunda zarar temek kaçınılmazdır. Bu riskin yönetilmesinde aşağıdaki soruların cevapları aranarak olası kayıp tutarı istatistiksel olarak hesaplanır. Piyasaların beklenenin, öngörülenin tersine gitme ihtimali nedir? Ters giden piyasada mevcut pozisyonların zararlarını giderme (hedge etme), ya da likidite etme süresi nedir? Bu sürede ne kadar para kaybedilir? Bu kaybı karşılayacak sermaye mevcut mudur? Pozisyondan beklenen getiri, riske atılan sermayeye değecek büyüklükte midir? Hesaplanan olası kayıp tutarının, bankanın risk alma iştahı ve dolayısıyla bu tür faaliyetler için ayırmaya hazır olduğu sermaye tutarı sınırları içinde kalması sağlanarak risk yönetilir.
*Faiz Riski
Faiz riski, bankaların aktifleri ile pasiflerinin yeniden fiyatlama vadelerindeki uyumsuzluk nedeniyle zarar etme ihtimali olarak tanımlanabilir. Örneğin uzun vadeli konut kredilerinin kısa vadeli mevduatla fonlanıyor olması bu riski ortaya çıkarır. Türkiye’de ortalama mevduat vadesi 1 ay civarında iken, bankalar bu mevduatları toplayarak 10-15 yıllık konut kredisi vermektedirler. Mevduata ödenen faiz her ay değişirken, konut kredisinin faizi kredinin ömrü boyunca sabit kalmaktadır. Faizlerin yükseldiği ortamlarda bankalar mevduata daha yüksek faiz ödemeye başlarlar ve bu durumun devam etmesi halinde mevcut konut kredilerinden zarar ederler. Faizlerin düştüğü durumlarda ise mevduata daha az faiz ödendiği için bankanın karının artması beklenir. Bu beklenti faizlerdeki küçük düşüşler için doğru olmakla beraber, daha yüksek faiz düşüşlerinde bu defa konut kredisi müşterisi başka bir bankadan daha ucuz faizle kredi bulabilmekte ve mevcut kredisini kapatabilmektedir.
4) Risk nedir? Risk yönetimi ve bankalarda riski acıklayınız.
YanıtlaSilRisk, gerçekle şen sonuçların beklenenden farklılaşması nedeniyle zarara uğrama ihtimali ve risk yönetimi üstlenilen riskler ile beklenen getiri arasında dengenin sağlanması faaliyetleridir. Geleneksel toplumda kayıp, tehlike ve zarar kavramlarını çağrıştıran riskin içeriği modern toplumda fırsat ve gelir üretme potansiyelini de içerecek şekilde zenginleşmiştir. Risk bireyler, işletmeler ve bankalar için farklı anlamlar içermekte ve farklı teknikler kullanılarak yönetilmektedir.
Risk matrisi( risk yönetimi),bir bankanın önemli ve öncelikli faaliyetlerini, bu faaliyetlere ilişkin risklerin türü ve seviyesini, risk yönetim sistemlerinin etkinliğiyle azaltılan risk düzeyini yalın, objektif ve anlaşılır bir şekilde ölçmektedir.
Risk yönetimi, işletme yönetimine 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren girmiş 1980’lerden sonra etkinliği artarak temel işletme fonksiyonlarından biri olmuştur.
Birey, işletme ve bankaların maruz kaldı ğı riskler, çe itli teknikler kullanılarak yönetilmektedir. Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, risk konusunda yapılan bilimsel çalı şmaların artı şı, istatistik ve matematik bilimlerinin yönetim alanlarında kullanımının artmasıyla risk matrisi gibi kantitatif teknikler risk yönetiminde daha fazla kullanılmaya ba şlanmıştır. Matris, en az iki değişken arasındaki ilişkilerin analiz edilerek problemlerin çözümünde kullanılan matematiksel bir modeldir
5)Bankacılık Sektöründe İtibar Riskinin Önemini acıklayınız.
YanıtlaSilİtibar riski, bir kurumun faaliyetlerindeki başarısızlıklar ya da mevcut yasal düzenlemelere uygun davranılmaması sonucunda o kuruma duyulan güvenin azalması veya kurumun itibarının zedelenmesi ile ortaya
çıkabilecek kaybı ifade eder. Bu, kuruluşun yeni ilişkiler yaratmasını veya eski ilişkilerini devam ettirmesini etkiler. Bu risk, kuruluşun yasal işlem yapmasına, mali kayıplara veya müşteri sayısının düşmesine yol açar.
İtibar riski tüm kuruluşlar için geçerlidir.
İtibar Riskinin Bankacılık Sektörü Açısından Etkileri
Sağlam bir saygınlığı korumak her türlü kuruluş için önemli iken, finansal kurumlar için özellikle önemlidir.
Bir finansal kurumun itibarını korumanın yönetim kurullarının bugün karşı karşıya olduğu en önemli risklerden birisi olduğu öne sürülebilir. Bankacılık sektöründe, saygın bir finans kurumu kısa bir süre içinde kendi markasına önemli ölçüde zarar
verebilir hatta yok edebilir, bu gibi çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Örneğin, uyumsuzluk ve yasaları ihlal,sivil para cezaları ve yerel veya ulusal medyada yayınlanan ve sonuçta kurumun imajına zarar verecek resmi yürütme eylemleri, ihracına neden olabilir.Üçüncü kişi ve kurumlar tarafından yetkili derecelendirme kuruluşunun derecelendirmelerine gösterilen itimat ve gizli bilgilerin kötüye kullanımını engelleyen kalite güvencesi sistemlerinin olması derecelendirme kuruluşlarının itibarı için önem taşımaktadır. Krizler, küçük kuruluşları ortadan kaldırabilmekte, ekonomik yönden güçlü kuruluşları ise zarara
uğratabilmektedir. Aynı zamanda yok olmayan kuruluşlarda ciddi olarak itibar kaybına uğrayabilmektedir.
Bir kurumun en değerli varlığı olarak nitelendirilen itibar, kurumun sosyal paydaşlar(müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler, ortaklar vs.) nezdinde nasıl algılandığını ifade eden değerler bütünü olarak tanımlanabilmektedir.
1) Türk Bankacılık Siteminde Faaliyet Gösteren Bankalar Nelerdir?
YanıtlaSil- Kamusal Sermayeli Bankalar
-Özel Sermayeli Bankalar
-Yabancı Sermayeli Bankalar
-Kalkınma ve Yatırım Bankaları
-T. M. S. F. Devredilen Bankalar
2) Kurumsal çevredeki teşvikler Türk bankacılık sisteminin kurumsal, mali
YanıtlaSilve operasyonel anlamda önemli ölçüde etkilemiştir. Bu çerçevedeki gelişmeler nelerdir?
- Özellikle bankacılıkta uluslararası standartlara uyumlu yasal altyapının
oluşturulması, sistemdeki bankaları dışa açarak birleşmeleri kolaylaştırmıştır.
- Kurumsal yeniden yapılanmayla birlikte yönetim, yönetim kurulu,
hissedarlar ve diğer pay sahipleri arasındaki ilişkiler düzenlenerek, yapı ve
uygulamalar konusunda açıklık sağlanmıştır.
- Reform sürecindeki olumlu gelişmeler gerek kurumsal, gerekse yasal alt
yapıyla birlikte bankaların mali sistem içersindeki payını artırmış ve bankaların
daha rekabetçi bir ortamda çalışmasına olanak sağlamıştır. Bu bağlamda bankalar
için rekabet serbest piyasa ekonomisi içersinde sürdürdükleri faaliyetlerde kendi
menfaatlerinin yanında, toplumun menfaatlerinin de gözetilerek yaptıkları ya da
yapacak oldukları faaliyetlerin tümünü kapsar hale dönüşmüştür.
-. Bu bağlamda faaliyetler,
yüksek standartta mali sağlamlık, müşteriye hizmet, çalışanların profesyonelliği,
iş ahlakı, kurum üyeliği ve kârlılığa bağlı kalarak; doğru, dengeli ve örnek bir
biçimde hissedarların, müşterilerin, çalışanların ve toplumun çıkarlarına hizmet etmek şeklinde gerçekleşmektedir.
6) Bankanın Risklilik düzeyinin degerlendirilmesi hakkında bilgi veriniz.
YanıtlaSilBankaların risklilik düzeyinin değerlendirilmesinde Risk Değerlendirme Matrisi (Risk
Matrisi) ve Risk Değerlendirme Raporları kullanılır.
Risk Matrisi, bankaların işlevsel faaliyetlerinin, bu faaliyetlerle bütünleşik risklerinin
türünün, seviyesinin ve gelişim yönü ile bu faaliyet alanlarındaki risk yönetim sistemlerinin
yeterliliğiyle birlikte her bir faaliyet bazında ve bankanın tamamı için net
seviyesinin ve gelişim yönünün tespiti için kullanılan bir analiz yöntemidir. Risk Matrisi, bankanın her bir faaliyet bazında risk profilini, risk yönetim sistemlerinin etkinliğini, Net Riskin seviyesini ve bankanın risk profilindeki değişimleri gösteren esnek ve dinamik bir analiz aracıdır.
Risk Değerlendirme Raporu, bir bankanın halihazırdaki mali durumunu, mevcut ve gelecekteki risk profilinin değerlendirilmesini, diğer bir ifadeyle, taşınılan risklerin seviyesinin, gelişim. yönünün, iç kontrol ve risk yönetim sistemlerinin mevcut durumunun, gelişim yönünün
ve gelecekte olması beklenilen durumunun analiz edilmesini, buna ilaveten, risk ortamındaki
önemli değişme ve gelişmelerle banka için önem arz eden hususları ve geçmiş iç denetim bulguları konusunda özet bilgileri içeren bir raporu ifade eder.
Bu açıklamada yer alan “risk yönetim sistemleri” ibaresi bankadaki yönetim kurulu ve üst
düzey yönetimin risk yönetimi konusundaki gözetimini; risk yönetimi konusunda belirlenen
politikalar, bunlara bağlı uygulama usulleri ile risk limitlerinin belirlenmesi ve uygulanması mekanizmasını; risk yönetimi ve risk izleme faaliyetleri ile yönetim bilgi sistemlerini ve iç kontrol işlevini ifade eder.
3) Türkiye’deki bankacılık sisteminde geçerli olan denetim ve yönetim yapısına ilişkin başlıca bazı prensipler nelerdir?
YanıtlaSil- Kurumsal değerler ve etik ilkelerle uyumlu olma,
- Faaliyetlerin ve sonuçların değerlendirilebildiği kurumsal stratejilerin tespiti,
- Yetki ve sorumlulukların şeffaf olarak belirlendiği hiyerarşik şirket yönetim yapısı,
-Yönetim kurulu, tepe yönetimi ve denetçiler arasında işbirliği ve koordinasyon oluşturulması
- Yöneticilerin, alt personel ile ilişkilerinde mali ve idari teşviklere yer verilmesi,
- Kurum içi-dışı bilgi akışında yeterlilik,
-Kurumun ilişkide olduğu kuruluşlar, ortaklar ve yönetim arasındaki ilişkilerine oluşabilecek risklerin dikkate alınması.
4) Basel Komitesi tarafından, bankalarda etkin kurumsal yönetimin
YanıtlaSilsağlanması için altı temel unsurun oluşturulması gerektiği ifade edilmiştir. Bunlar nelerdir?
-Kurumsal değerlerin ve stratejik amaçların oluşturulması,
- Yetki ve sorumlulukların açıkça belirlenmesi ve uygulanması,
- Üst düzey yönetim tarafından uygun gözetimin
- İç denetim çalışmalarından etkin olarak yararlanılması,
- Ücret politikaları adil ve liyakate uygun
- Kurumsal yönetimin şeffaf olarak sürdürülmesi
SORU:1 GAP analizinin faiz oranı riski ölçümünde kullanılmasının sebebini açıklayınız?
YanıtlaSilCEVAP:Bankanın aktif ve pasif kalemleri arasında oluşan vade uyumsuzluğunun bir faiz geliri ya da faiz gideri yaratacak olmasıdır.Değişen faiz oranlarına karşı faiz gelirlerinin duyarlılığının temel göstergelerini oluşturmak için kullanılır.GAP belli bir zaman aralığında faize duyarlı aktiflerle pasifler arasındaki farktır
SORU 2:GAP analizi nedir açıklayınız?
YanıtlaSilCEVAP:Yeniden fiyatlandırma diğer adıyla Açık (GAP) modeli, Amerika’da küçük mevduat kurumlarının kullandığı basit bir metottur. Bu model esas olarak finansal kurumların belirli bir zamanda faize duyarlı varlıklarından kazanmış olduğu faiz gelirleri ve faize duyarlı borçlarına ödediği faiz giderleri arasındaki farkın bulunmasından ibarettir.
Yeniden fiyatlandırma yaklaşımı kapsamında, banka belirlenen vadelerde
bilançosundaki borçlarının ve varlıklarının duyarlılıklarının oranını hesaplayarak rapor eder. Duyarlılık, faiz oranından etkilenen borçları ve varlıkları güncel piyasa faiz oranına göre yeniden fiyatlandırmayı gerektirmektedir. Yeniden fiyatlandırma, borç ve varlıkların elden çıkarılması sonucu veya değişken oranlı varlık ve borçlardan kaynaklanabilir.
SORU:3 GAP analizinin amacı nedir?
YanıtlaSilCEVAP:Faize hassas aktif ve pasiflerin faiz oranındaki değişimden ne ölçüde etkilendiği değerlendirilir.Gap analizi faiz oranı riskini ölçmek ve gözlemlemek amacıyla kullanılan en eski yöntemlerden birisidir.
SORU 4 :GAP analizinin nasıl yapıldığı hakkında bilgi veriniz?
YanıtlaSilCEVAP:Gap analizi önceden belirlenmiş bir zaman aralığı içerisinde bilançoda yer alan yeniden fiyatlanabilir aktifler ile yeniden fiyatlanabilir pasifleri karşılaştırmaktadır.Söz konusu iki miktar arasındaki fark Gap veya boşluk olarak tanımlanır. Eğer bilançoda yer alan yeniden fiyatlanabilir varlık miktarı yeniden fiyatlanabilir yükümlülük miktarını aşıyorsa bilançoda pozitif Gap oluşmuş demektir. Aynı şekilde yeniden fiyatlanabilir yükümlülükler yeniden fiyatlanabilir varlıklardan fazla ise negatif Gap’ten söz edilir.Gap analizi cari gelirlerde oluşan faiz riskini ölçmektedir.