Dünya ölçeğinde elde edilen birçok ürünün birden fazla
üretim aşamasından geçmesi ve bu süreçlerin değişik ülkelerde gerçekleşmesi,
menşe kurallarını önemli bir dış ticaret politikası aracı haline getirmiştir.
Dolayısıyla bir ürünün menşeinin belirlenmesi, günümüzde daha karmaşık süreçlerin
ortaya konulmasını gerektirmektedir.
Eşyanın menşei kavramı; başta ithalata ilişkin gümrük
vergilerinin hesaplanması olmak üzere, kota ve anti-damping benzeri araçların
uygulanmasının takibi vasıtasıyla dış ticaretin kontrolü amacıyla da kullanılmaktadır.
Bu bağlamda, “menşe”, “bir eşyanın ekonomik uyruğu” olarak
tanımlanabilir. Yani, farklı ülkelerden gelen ürünlerin uygulamada farklı muameleye
tabi olması, menşe kurallarına ihtiyacın doğmasına neden olmuştur. Oysa
eskiden, menşe yalnızca istatistiki veri açısından önem taşımaktaydı.
Eşyanın Menşeine İlişkin Kurallar
Bir ülkenin üçüncü ülkelere karşı uyguladığı menşe kuralları
tercihli yada tercihsiz menşe ilkesine dayanabilir. Zira, bir eşyanın
menşeinin belirlenmesinde kullanılan iki temel ölçüt bulunmaktadır. Bunlardan
birincisi, ürünün tamamen bir ülkede elde edilen ürün olup olmadığının
belirlenmesidir. Eğer ürün “tamamen bir ülkede elde edilen” ürün tanımını
karşılıyor ise o ülke menşeli olarak kabul edileceği açıktır. Eğer ürün tamamen
bir ülkede elde edilen ürün değil ise bu
durumda yapılan işlem ve işçilik değerlendirilerek menşe statüsü belirlenir.
Yani, bu durumda “esaslı dönüşüm ölçütü gereği” eşyanın menşei belirlenir.
Tercihsiz Menşe
Tercihsiz menşe kuralları, “En çok kayrılan ülke” kuralı
uyarınca Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ülkelere tavizli vergi
uygulanabilmesi için esas alınan menşe kuralları olup, bu bağlamda, tespit
edilen kurallara uyan ve DTÖ üyesi bir ülkeden gelen eşya için, ülke ayrımı
yapılmaksızın tavizli vergi oranı uygulanmasıdır.
Tercihli Menşe
Tercihli menşe kuralları ise, “En çok kayrılan ülke”
kuralından bir sapma olarak, bazı ülke veya ülke gruplarına tanınan özel
uygulamalara imkân veren ve esasları özel anlaşmalarla belirlenen kurallardır.
Aralarında ikili veya çoklu tercihli düzenleme bulunan
ülkeler, ürettikleri ürünleri birbirlerinden ithal ederlerken, bu ürünleri
üçüncü ülke ürünlerinden, özel menşe kuralları ile ayırt ederler. Yani tavizli
vergi uygulaması talep eden ithalatçının ithal etmek istediği eşyanın, tercihli
menşe kuralları tabir edilen bu özel kuralları karşılaması gerekir. Dünyada pek
çok uygulaması bulunan tercihli kurallara, ticaret politikası aracı olarak
başvurulduğu da olmaktadır.
Bu bağlamda, her tercihli rejimin kendine özgü “menşeli
ürün” tanımı olabilmekle birlikte hepsinin uygulaması, belli temel
koşullara bağlıdır. Dolayısıyla, bu koşulları sağlayan ithalatçının, tercihli
rejim uygulaması ile kanuni vergi yerine düşük vergiden faydalanması sağlanır.
YAZAR: BİRSEN ALAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder